Irak’ın Zorunlu Tarafsızlığı... İran ve ABD’nin Zıt Baskılarına Dayanabilecek mi?

Irak, İran ve ABD arasındaki gerilimde tarafsız kalmaya çalışıyor. Ancak İran’ın silahlı gruplar üzerindeki etkisi ve ABD’nin ekonomik baskıları bu dengeyi tehdit ediyor. Bağdat’ın tarafsızlığı, geçici ve kırılgan bir strateji; uzun vadede sürdürülebilmesi zor görünüyor.

19 Temmuz 2025 - 09:10
19 Temmuz 2025 - 09:10
 0
Irak’ın Zorunlu Tarafsızlığı... İran ve ABD’nin Zıt Baskılarına Dayanabilecek mi?

İki ateş arasında kalan Bağdat, yıllardır yaşadığı en gergin anlardan birini yaşıyor. İran ile İsrail arasındaki gerilimin artması ve ABD’nin Tahran’a yönelik tehditlerinin yükselmesiyle birlikte Irak, hükümetinin tırmanışın başından beri benimsediği tarafsızlık politikasını ciddi bir sınavla karşı karşıya buluyor.

Bağdat, eksenler arası fırtınaya kapılmaktan kaçınmaya özen göstererek, gergin bir denge üzerinde temkinli adımlarla ilerlemeye çalışıyor. Tarihî müttefik Tahran’ı kızdırmamakla, küresel güçleri ve Washington’u da tedirgin etmemek arasında denge kurmaya çabalıyor.

Bu bağlamda Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Temmuz ayında gazeteci Gassan Şerbel ile yaptığı röportajda, "Hava sahamızın ihlal edilmesini ve bu sahaların İran ya da başka bir ülkeye saldırı amacıyla kullanılmasını reddediyoruz," diyerek, Bağdat’ın kaderini tamamen kendi belirleme konusundaki ısrarını ve ülkesinin bölgesel ya da uluslararası hesaplaşmaların arenası olmasına karşı durduğunu vurguladı.

Sudani’nin kullandığı dikkatli dil, Bağdat’ın taraflardan hiçbirini kışkırtmak istemediğini gösteriyor. Açıklamasında sadece İran’ı değil, “veya başka bir ülkeyi” ifadesiyle her iki tarafla da belirli bir mesafeyi koruma niyetini yansıtıyor.

İran Nüfuzu ve Silahlı Gruplar

Sudani, daha önce yaptığı açıklamalarda da “barış, savaş ve dış ilişkiler kararlarının yalnızca devlete ait olduğunu” ve “Irak’ın bir çatışma sahası olmayacağını, silahların yalnızca devletin elinde bulunacağını” ifade etmişti.

Irak hükümeti, İran-İsrail gerilimi sırasında tarafsız bir duruş sergilemeye çalışsa da, birçok silahlı grubun tutumu “silahlı direniş projesinden” “siyasi oyunda kalma projesine” geçiş olarak yorumlandı. Ancak bazı gruplar hâlâ İran’ın “Velayet-i Fakih” doktrinini benimsemekte ve Tahran’ın talimatlarını harfiyen takip etmekte kararlı.

Bu açıklamaların yansıttığı ihtiyat stratejisi, Bağdat’ın resmî tarafsızlığını kanıtlamaya ve güvenlik ile egemenlik kararlarını tamamen kontrol altına almaya yönelik çabalarını gösteriyor.

Bu sırada İran’ın Irak’taki büyükelçiliği, Irak’ın resmî tavrının perde arkasında etkili olmayı sürdürüyor. Gelen bilgilere göre Tahran, Sudani’nin bazı açıklamalarından memnuniyetsizliğini dile getirerek onun üzerindeki baskıyı artırdı. İran, bu ifadeleri ABD-İsrail eksenine yakınlaşma olarak değerlendiriyor.

Yine de bu baskılar, doğrudan bir eleştiri değil. Çünkü Tahran, Sudani’nin açıklamalarının kendi çıkarlarına hizmet ettiğinin farkında; bu tür ifadeler, İran’a bağlı grupların hedef alınmasını engellemeye yönelik bir güvence oluşturuyor. İran biliyor ki, Irak’taki vekil gruplarının doğrudan saldırıya uğraması ya da sıcak çatışmalara sürüklenmesi, son yirmi yılda zorluklarla inşa edilen nüfuzunun aşınmasına yol açabilir. Ayrıca, bu durum uluslararası tepkiye neden olarak, Tahran ile Sudani hükümeti arasında kurulmuş olan örtük uzlaşıları da tehlikeye atabilir.

Ekonomik Can Simidi Olarak Irak

The Economist dergisi 13 Temmuz'da yayımladığı analizde, yaptırımlar altındaki İran için Irak’ın birincil ekonomik damar olduğunu belirtti. Tahran, petrolünü Irak limanlarından “Irak petrolü” adı altında ihraç ederek milyarlarca dolarlık gelir elde ediyor.

Aynı dergi, Ekim 2024’te yayımladığı bir başka raporda, İran’ın savaşlarını finanse etmek için Irak üzerinden işleyen gizli bir petrol ağı kullandığını yazmıştı.

Bu sebeple İran, Irak’ı doğrudan savaşın içine çekmek istemese de, Bağdat hükümetinden kendisine destek verildiğini gösteren bir duruş sergilemesini arzuluyor.

Bu doğrultuda, Temmuz ayının ilk haftasında üst düzey bir İran güvenlik heyetinin, bazı silahlı grup liderleri ve Iraklı üst düzey yetkililerle bir araya geldiği bildiriliyor. Heyet, açık bir mesaj iletti: “Irak’taki kazanımlarımızı korumak istiyoruz; şu an tırmanışa ihtiyacımız yok.”

Bu mesaj, Kudüs Gücü komutanı İsmail Kaani’nin, Tahran ile Tel Aviv arasındaki savaşın ardından silahlı gruplarla yaptığı toplantının devamı niteliğindeydi. Kaani, liderlerden sükûnet çağrısı yaparak gelişmeleri beklemelerini istemişti.

Buna rağmen İran, vekil gruplarının daha sert söylemler geliştirmesini ve sembolik tehditlerle kamuoyuna hâlâ kontrolü elinde tuttuğunu göstermesini bekliyor. Çünkü bu gruplar, yalnızca İran’ın ajandasını uygulamak için değil, aynı zamanda pazarlıklarda koz olarak da kullanılıyor. Ancak bazı büyük grupların İran ile daha mesafeli ve soğuk tavır sergilemesi Tahran’ı şaşırttı. Bu gruplar, siyaset içinde yer alan, parlamento kanatları olan ve ekonomik çıkarlarını korumak isteyen oluşumlar.

ABD’nin Etkisi ve Mali Baskılar

Bağdat’ın silahlı grupları yatıştırma çabaları, sadece Irak’ın askeri çatışmalara sahne olmasından değil, ekonomik yaptırımlardan da duyduğu endişeden kaynaklanıyor. ABD Hazine Bakanlığı ve Amerikan Merkez Bankası, Irak’ın parasal rezervlerini kontrol ediyor ve bu rezervler üzerindeki olası bir baskı, Bağdat için ciddi sonuçlar doğurabilir.

Washington, son zamanlarda Bağdat’a açık mesajlar iletti. ABD'nin Bağdat Maslahatgüzarı Stephen Fagin aracılığıyla iletilen bu mesajlarda, bazı silahlı grupların hareketlerinin endişe verici olduğu, bu durumun devam etmesi hâlinde Irak’ın hem askeri hem mali açıdan hedef alınabileceği uyarısında bulunuldu.

Bu nedenle Irak hükümeti, tüm güvenlik ve siyasi toplantılarını mali meseleler etrafında şekillendirmeye başladı. Sudani, bazı gruplarla ekonomik ödünler karşılığında geçici anlaşmalara varmayı başarsa da, bu tür anlaşmaların kalıcılığı ve kapsayıcılığı belirsiz. Taraflar arasında hâlâ derin bir güvensizlik var.

Silahlı gruplar, hükümetin her an tavır değiştirebileceğinden, silahlarının ellerinden alınabileceğinden korkuyor. Hükümet ise, bazı grupların tarafsızlığın kalıcı olamayacağına inandığını ve bölgesel çatışmalara katılmanın kaçınılmaz olduğunu düşünüyor.

Tarafsızlık Ne Kadar Sürdürülebilir?

Sudani hükümeti, güvenlik koordinasyonu, siyasi baskılar ve ekonomik teşviklerle tarafsızlığını sürdürmeye çalışıyor. Ancak bazı gruplar bu teşvikleri ideolojik nedenlerle reddediyor ve Tahran’a olan mutlak bağlılıklarını sürdürüyor.

Irak’ın tarafsızlığını sürdürebilmesi, içerde kapsamlı bir destek ve uluslararası meşruiyet kazanmasına bağlı. Ancak bu da silahlı grupların sınırlandırılması anlamına geliyor ki bu durum onları harekete geçirebilir.

Öte yandan, bazı siyasi gruplar silahlı grupların zayıflatılmasına karşı çıkıyor. Çünkü bu gruplar, onların seçmen desteği ve siyasi koruma unsuru.

İran ise, Bağdat’ın tarafsızlığını kaçınılmaz bir gerçeklik olarak kabul ediyor ve sessiz kalmanın şu an daha az maliyetli olduğunu düşünüyor. Kaynaklara göre, Tahran, şimdilik beklemeyi ve uygun anı kollamayı tercih ediyor.

Sonuç: Irak Tarafsız Kalabilecek mi?

Irak’ın tarafsızlığı bir güç pozisyonundan değil, mecburiyetten doğan bir taktik. Eğer bu strateji, silahlı grupların kontrolü ve bölgesel ilişkilerin yeniden yapılandırılmasıyla desteklenmezse, Irak’ın kendisini er ya da geç eksen savaşlarının tam ortasında bulması kaçınılmaz olabilir.