Yapılan açıklamada konuşan Emek Partisi (EMEP) İl Başkanı Ergin Tekin bu katliamların tarihe kara lekeler olarak geçtiğini söyleyerek, gerçekleri araştırma ve soruşturma komisyonu kurulması gerektiğini söyledi.
YARGILANACAKLARI YERE ÖDÜLLENDİRİLDİLER
12 Mart 1995 yılında dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Amiri Necdet Menzir, Mehmet Ağar ve İçişleri Bakanı Nahit Menteşe'nin yargılanacakları yere ödüllendirildiklerini söyleyerek “Açılan davalarda yapılan otopsi işlemleri sonucu, 17 kişinin polis kurşunuyla yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Yargılanan polislere verilen hapis cezaları, daha sonra Yargıtay tarafından bozuldu. 2002 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi, öldürülen 22 kişi için tazminat ödemeye mahkum etti.” dedi.
ERGENEKON’LA BAĞLANTISI BASIN VE YAYIN ORGANLARINDA YER ALDI
Gazi Katliamı’nın, Ergenekon’la bağlantısının basın ve yayın organlarında yer aldığını ifade eden Tekin, “Gazi Katliamı’nın, Alevi inancından yurttaşları hedef alarak bir mezhep çatışmasını kışkırtmak amaçlı düzenlenmiş bir özel harekât operasyonu olduğu, yine çeşitli defalar gündeme getirilmiştir. Halka karşı işlenmiş suçları soruşturmak üzere, yalnızca halka karşı sorumluluk taşıyan, gerek gördüğü her kişi ve kurumu sorgulama yetkisine sahip, parlamento dışından siyasi partilerden ve demokratik kurumlardan temsilcilerinde içinde yer alacağı, gerçekleri araştırma ve soruşturma komisyonu kurulması talebimizi bir kere daha yineliyoruz.” diye konuştu.
BU KATLİAMLARIN FAİLLERİ AÇIĞA ÇIKACAKTIR
16 Mart 1978 tarihinde gerçekleşen ve 7 öğrencinin hayatını kaybettiği Beyazıt Katliamı’nın 43 yıldır aydınlatılmadığını söyleyen Tekin "Daha sonraki yıllarda yaşanacak kitlesel katliamların provası niteliğinde olan 16 Mart Katliamı ve sonrasında yaşananlar, egemenlerin, toplumsal mücadelenin yükseldiği her dönemde faşist terörü bir araç olarak kullanabileceğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Susurluk ve Ergenekon davaları ile 16 Mart Beyazıt Katliamı davalarının birleştirilmesi talepleri reddedilmiş olsa da, 40 sene sonra bile olayın üzerine giden avukatlar tarafından katledilen kişilerin davaları canlandırıldı! Bir şekilde bu devran değiştiğinde bu katliamların failleri açığa çıkacaktır. Yaşıyorlarsa yargılanacaklar. Yaşamıyorlarsa bile faili oldukları ilan edilip lanetlenecektir.” dedi.
KATLİAMCI ZİHNİYET FARKLI BİÇİMLERDE VARLIĞINI SÜRDÜRMEKTEDİR
16 Mart 1988’de yaşanan Halepçe Katliamı’nın Kürt halkına karşı uygulanmış bir insanlık suçu, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biri olduğunu vurgusunu yapan Tekin “34 yıl önce Saddam diktatörlüğü, Irak’taki Kürt coğrafyasında ulusal özgürlük mücadelesini boğmak için 5 bini aşkın insanı kimyasal silahlarla katletti. Bugün Saddam diktatörlüğü olmasa da Kürtlere karşı katliamcı zihniyet farklı biçimlerde varlığını sürdürmektedir. Halkımızın yıllardır devam eden geleceğini özgürce belirleme ve bölge halklarıyla barış içinde yaşamaya dayalı mücadelesi, emperyalizm ve işbirlikçi bölge gericilikleri tarafından boğulmaya çalışılmaktadır. Ancak bize dayatılan bu acılı tarihi değiştirecek güç, halkımızın demokrasi ve özgürlük mücadelesi olacaktır.” diye konuştu.