Halkların Demokratik Partisi (HDP), Anayasa Mahkemesi'nde açılan kapatma davasına ilişkin savunma stratejisini belirledi. 10 kişilik hukukçu bir ekibin yer aldığı komisyonun yazımına başladığı savunmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) daha önce parti kapatmaları konusunda Türkiye aleyhinde verdiği kararlar emsal gösterilecek. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında 2008’de açılan kapatma davasına değinilecek savunmada, iddianamede İmralı görüşmelerinin delil olarak gösterilmesi nedeniyle "yasal güvenceye alınan" çözüm sürecine ve AKP’nin sorumluluğuna işaret edilecek. Komisyonda yer alan HDP Batman Milletvekili, Avukat Mehmet Rüştü Tiryaki, iddianamede İmralı görüşmelerinin de yer almasının AKP açısından da tehdit olduğunu belirterek, iktidarı "Eğer bugün siyasi rakiplerini Anayasa Mahkemesi (AYM) aracılığıyla tasfiye ederek bir seçim kazanmayı düşlüyorsa vay haline" sözleriyle eleştirdi.
Yeni Adli Yıla girilmesiyle birlikte HDP’ye açılan kapatma davasında yargı süreci hızlandı. Anayasa Mahkemesi, HDP’nin savunma için 4 aylık ek süre talebini kısmen kabul etti. Mahkeme, daha önce parti kapatma davalarındaki uygulamaları doğrultusunda savunma hazırlamaları için HDP’ye 60 gün süre verdi. Haklarında siyaset yasağı istenen 451 partili için ise tebligattan itibaren 30 gün ek süre tanındı. Bu süre 7 Eylül’den itibaren başlayacak ve 8 Kasım’da sona erecek.
AYM, daha önce açılan parti kapatma davalarında savunmaları için Fazilet Partisi'ne 2 ay, Hak ve Özgürlükler Partisi ile Demokratik Halk Partisine 45'er gün, Kürdistan Özgürlük Partisi ile Kürdistan Sosyalist Partisine 60’ar gün ek süre vermişti.
İddianamede, Yargıtay Başsavcılığı’nın parti kapatma talebinin gerekçeleri arasına İmralı görüşmeleri de girmişti. HDP Milletvekili Tiryaki, savunmada bu konuya da özel bölüm ayırdıklarını belirterek, çözüm sürecine işaret etti:
"Hem ön savunmada, hem esas savunmada mutlaka bu konuya cevap vereceğiz. Çünkü çözüm süreci bizim aracılık ettiğimiz bir süreçti. Ama AKP’nin, hükümet olarak yürüttüğü bir süreç oldu. Bu sürecin yasal bir dayanağı vardı. İlgili yasa uyarınca süreci yürütenlere hukuksal bir güvence getiren düzenleme yapılmıştı. Çözüm sürecini yürütmesi için Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı kurulmuştu. Dolayısıyla bütün bunlar yokmuş gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, sadece kolaylaştırıcı olarak görev aldığımız ve onur duyacağımız bir süreç nedeniyle partimiz hakkında kapatma davası açması bize tehdit olduğu kadar emin olan gelecek açısından AKP'ye de tehdittir. Ama AKP bir bütün olarak bu konuda ölü balık taklidi yapmayı daha doğru buluyor. Bu süreçte, Diyarbakır’da tekrar Kürtlerin sempatisini, oyunu kazanmak için çözüm sürecini bitirmedik deseler de kapatma davasının ana temel noktalarından birisi olan çözüm sürecinin mahkûm edilmeye çalışılması ve o süreçte yapılan çalışmalar nedeniyle HDP’nin kapatılmak istenmesi akıl alır bir şey değil. AKP'nin bu konuda sessiz kalması kendisine gelecekte mutlaka zarar verecektir."