Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından bölgeye gerçekleştirilen askeri sevkiyat, 5 Mart'ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki görüşmenin ardından İdlib'de ateşkesi getirirken, Rusya, Türkiye ve Suriye'nin tarafı olduğu denklemde tarafların pozisyonlarını korudukları belirtiliyor.
Erdoğan-Putin görüşmesinden önceki bir ay içinde, Türkiye, İdlib'de 54 askerini kaybetmişti. Astana ve Soçi anlaşmalarına göre, Türkiye'nin bu bölgedeki cihatçı grupları tahliye etmesi ve silahsızlandırması, bu çerçevede de askeri gözlem noktaları kurması kararlaştırılmış ancak iki görev de yerine getirilmeyince, Rusya destekli Suriye ordusu İdlib'e harekat başlatmıştı.
Türkiye'ye ait 12 gözlem noktasından bir bölümü de, Suriye güçlerinin kontrolü altına aldığı bölgelerde kalmış ve askerlerin can güvenliği sorunu ortaya çıkmıştı.
Gazete Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, "Oyun tekrar sahnede" başlıklı yazısında, "Suriye’de çatışmaların başladığı günden bu yana oyunun kuralı değişmiyor, hep aynı figürler sergileniyor" yorumunu yapıyor.
Sarıkaya, "Görünen o ki, havaların ısınması ve bölgede Amanos dağlarından dolayı bazen çok etkili olan yağmurların azalmasıyla kaldığı yerden eskiye dönecek" ifadelerini kullanıyor ve ekliyor:
"Bunu anlamak için iki veri çok önemli; Türk ve Rus taraflarının günlük tuttuğu, kamuoyunun bilgisine açık ihlal kayıtları. Bir ay kadar öncesinde hiç rastlanmazken, son dönem M-4 çevresi ve diğer çatışmasızlık bölgelerinde her gün onlarca kayıt düşüldüğüne tanıklık ediliyor.
Rus tarafı bu ihlalleri ağırlıklı olarak 'El Kaide' diye nitelediği Hayat Tahrir Eş-Şam’a bağlarken, Şam yönetiminden kaynaklanan bazı ihlallerin olduğunu da gizlemiyor. Ancak her iki tarafın üzerinde durduğu en önemli veri İran odaklı grupların ihlalleri."
Sarıkaya, İran destekli grupların saldırılarının arttığını, son dönem ihlallerinin 600'ü aştığını aktarırken, uzman Oytun Orhan'ın bu konudaki, "Rejim, Batı Hama ve Cabel Zeviye bölgelerinde topçu saldırısı yapıyor. HTŞ’nin de ihlalleri var. M-4’teki devriyenin görevini yürüten iki taraf da çok dikkatli ancak bir süre sonra, geçmişteki gibi bunun da gevşemesi söz konusu olabilir" ifadelerine dikkat çekiyor.
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) içinde de çatışmalar yaşandığını dile getiren Sarıkaya, yazısını şu satırlarla sürdürüyor:
"Suriye sahasında Türkiye bir süredir ABD ile de ilişkilerini samimi seviyeye ulaştırdı. Bütün bu yaşananların gerisinde aylar önce buradan duyurduğum, Covid-19 olmasa dahi aktive edilmesi ötelenen S-400 meselesi mi var?
Acaba bölgede yeni bir dönemin kapısı mı aralanıyor… Covid-19 salgınının yayılım hızı düştükten sonra, başka meselelerin hızla sahne alacağının işaretleri de bugünden görünüyor…
Ancak şurası açık ki bugünden yarına kimse Ankara-Moskova ilişkilerinde kategorik bir değişim beklemesin… Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in dünkü telefon görüşmesi de bunun göstergesi."
