Suriye’nin geleceğinde Kürtler ile ilgili yaşanacak seyir iki ihtimali düşündürüyor. Suriye’deki mevcut düğüm devam edecek ya da “Kürt çözümü”; siyasal süreç, Suriye’nin uluslararası ilişkileri, ekonomi(nin düzelmesi) gibi konularda yönetimin önünde kapalı duran kapıların açılması kolaylaşacak.
Türkiye’de kamuoyu bugünlerde “Suriye’den çalınıp Türkiye’ye getirilen mallar” üzerine yoğunlaşmışken Suriye’de siyasal süreç işlemeye devam ediyor ve Kürtler bu sürecin Suriye hükümeti dışındaki en önemli aktörleri. Siyasal sürece katıldıkları için değil, siyasal süreci belirleyecek durumda oldukları için. Son günlerde yapılan bazı açıklamalar, sürecin yeniden hareketlenebileceğini ve Kürtler ile Şam arasında bugüne kadar çok da sonuç getirmeyen görüşmeler sürecinin yeniden hareketlenebileceğini düşündürüyor.
Şu temel saptama ışığında gidersek daha açıklayıcı olabilir: Kürt meselesi yeniden cumhurbaşkanı seçilen Beşşar Esad’ın önünde pazarlık konusu olabilecek yegane başlık. Bir başka deyiş ile Suriye’de Kürt meselesi dışında konuşulacak konu, Kürtler dışında konuşulacak muhatap kalmadı.
Daha önce değindiğimiz bazı noktaları tekraren yazalım. Gelinen aşamada Suriye yönetiminin önünde iki başlık var. Birincisi İdlib (ve Türkiye’nin birkaç operasyon ile hakim olduğu bölgeler) ve Kürt meselesi. Birincisi askeri sorun. Yani İdlib ile ilgili olarak yapılacak herhangi bir pazarlık söz konusu olamaz. Sadece uygun zaman bekleniyor. Zaman zaman Suriye ordusu ve / veya Rusya tarafından yapılan saldırıların topyekün harekata dönüşeceğine dair iddialar ortaya atılıyor ki son günlerde bu türden iddialar yeniden artmaya başladı.
İkincisi, yani Kürt meselesi ise ABD, Rusya, Türkiye gibi ülkelerin doğrudan ya da dolaylı olarak çeşitli düzeylerde taraf oldukları bir mesele. Bu ülkeler olmasa da bizatihi Kürtlerin bugüne kadar elde ettikleri kazanımlar nedeniyle iki taraf (yönetim ve Kürtler) arasında çetin bir sürecin yaşandığı ve yaşanacağı mesele. Dolayısıyla küresel güçlerin de içinde olduğu çok aktörlü bir mesele olarak Kürt meselesi, başta Suriye yönetimi ve siyasal süreç olmak üzere birçok konuda hem düğüm hem de anahtar olma potansiyelini taşıyor.
Son günlerde yapılan açıklamalara geçmeden önce genel durumu çerçevelendirmeye çalışalım.
Suriye’de Batı’nın da kabul edebileceği siyasal sürecin işler hale getirilebilmesi için görüşmeler aksak da olsa sürüyor. Yeni anayasa, parlamento seçimleri, kabine, cumhurbaşkanlığı seçimleri, muhaliflerin yönetime katılması gibi başlıklar bu görüşmelerin ana maddeleri. Ancak bu çok önemli sürece Kürtler dahil edilmiş değil ve daha temelden görüşmeleri tıkıyor. Türkiye’nin de sevk ve idaresinde olan yönetim karşıtı muhalifler “aktör konumuna gelme tehlikesi” nedeniyle Kürtleri kendi aralarına kabul etmiyorlar.
ABD ve Batı’nın Suriye’ye yönelik boğucu ekonomik yaptırımları da devam ediyor. Bu kararlarda elbette Kürt meselesi tek belirleyici değil ancak özellikle ABD açısından Kürtler Suriye politikasında belirleyici.
Türkiye, harekatlar ile hakim olduğu bölgelerde hem coğrafyayı hem insanını Türkleştirme çalışmalarını devam ettiriyor. Diğer yandan Kürtlerin herhangi bir kazanımına karşı teyakkuz halinde.
Türkiye ile kader birliğini daha da güçlendiren ve bu nedenle Suriye’de Türkiye ile bir ve aynı politika sürdüren Katar dışında kalan bazı Arap ülkeleri Suriye ile ilişkilerin yeniden kurulabileceğinin işaretlerini veriyor. Ancak bu ülkeler ABD ve Batı ile sıkı müttefik.
Türkiye ile çeşitli başlıklar altında sorunlar yaşayan ancak Türkiye’nin (Batı karşısındaki) mevcut pozisyonunu hala çıkarlarına uygun gören Rusya, Suriye yönetimi için anayasa görüşmelerinde de Kürt meselesinde de en az hasarlı formülü bulmaya çalışıyor.
İşte bu ahval ve şerait içinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov geçtiğimiz günlerde bir açıklama ve çağrıda bulundu.
Lavrov, Amerikalıları Suriye’de Kürtlerin önemli bir bölümünü “bölücülüğe teşvik etmek ile” suçladı ardından “tutarlı olmaları şartı” ile Kürtler ve Şam arasında diyaloğu kolaylaştırmaya hazır olduklarını belirtti. Lavrov, iki tarafın da kendi ülkelerinde nasıl birlikte yaşayacaklarına dair görüşmelere başlamasını da istedi. Lavrov’un açıklamasında dikkat çekici ifadelerden biri “Kürtlerin Şam ile ilişkileri normalleştirmeye çalışan kısmının provokatif durumu anladıklarını ve büyük tehlikeyi gördüklerini ümit ediyorum” cümlesi.
Burada “ABD’nin teşviki ile ayrılık düşüncesi daha da somutlaşırsa süreç başka (sert) yerlere doğru evrilir” anlamını çıkartabiliriz. (1)
İran basını HAWAR Haber Ajansı'na dayandırarak Kürtlerin Lavrov’un bu açıklamasına olumlu yanıt verdiği haberini geçti. (2)
Habere göre Kuzey ve Doğu Suriye (Rojava) Özerk Yönetimi Şam ile diyaloga açık olduklarını belirtti. Açıklamada “Suriye krizi sadece diyalog yolu ve Suriye – Suriye anlayışı ile çözülebilir. Suriye Kürtleri Şam ile görüşmeler de dahil bu hedefe ulaşmak için her türlü çabayı sarfedecektir” denildi.
Bu açıklama ile eş zamanlı bir başka açıklama ise Suriye Demokratik Konseyi (SDK) Eş Başkanı Riyad Darar’dan geldi. Darar, Suriye Demokratik Konseyi’nin Suriye’de çözüm için devam eden süreçlerde yer almasının hayati olduğunu ifade etti. (3) Bu sözlerin yer aldığı haberde Washington ve Kahire’de temsilcilikler açıldığı ve 4 Temmuz günü Viyana’da yeni temsilciliğin açılacağı belirtildikten sonra SDK’nin uluslararası alanda muhataplarının arttığına vurgu yapılıyor.
Darar “amacımız … Kürtleri (muhalefet içinde) ayrılıkçı olarak gösteren muhaliflerin (bizi) karalama çabalarına karşı gerçeği anlatmak” ifadesini kullanıyor.
Bu açıklamalar ışığında gelinen durum şöyle özetlenebilir mi: Kürtler ile Şam arasında olumlu gelişmeler yaşanması durumunda Kürtleri destekleyen devletler nezdinde de Suriye yönetimine karşı olumlu bir süreç başlayabilir. Şam ile görüşmelerin olumsuz bir yöne evrilmesi durumunda ise süreç daha da sertleşebilir.
Suriye’nin geleceğinde Kürtler ile ilgili yaşanacak seyir iki ihtimali düşündürüyor. Suriye’deki mevcut düğüm devam edecek ya da “Kürt çözümü”; siyasal süreç, Suriye’nin uluslararası ilişkileri, ekonomi(nin düzelmesi) gibi konularda yönetimin önünde kapalı duran kapıların açılması kolaylaşacak. Elbette bütün başlıklar Kürtler – Şam pazarlıklarına hasredilemez ancak bu mesele hem Kürtlerin hem de Şam’ın önünde koca bir kaya olarak duruyor.
(1) https://tass.com/politics/ 1309951
(2) presstv.ir/Detail/2018/07/28/ 569493/Syria-Kurdish-Syrian- Democratic-Council-peace-talks