Mazlum Der Diyarbakır Şubesi, 12 gün sokağa çıkma yasağının uygulandığı Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaptığı incelemeleri raporlaştırdı. Silvan’da fiili olarak bir OHAL uygulamasının yürütüldüğüne dikkat çekilen raporda, \"25 bin vatandaşın zorla göç ettirildiği\" belirtildi.
8-14 Kasım tarihleri arasında Silvan\'da incelemelerde bulunan Mazlum Der Diyarbakır Şubesi yetkilileri, gözlem ve tespitlerini rapor halinde açıkladı. Dernek binasındaki basın toplantısında konuşan Mazlum Der Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Selahattin Çoban, ilçede fiili olarak bir OHAL uygulamasının yürütüldüğünü ve 25 bin vatandaşın zorla evlerinden göç ettirildiğini söyledi. Şube Yönetim üyesi Derya Tanrıverdi de, ilçede yaşanan hak ihlalleri ve zarar tespit çalışmaları için komisyonların kurulmasını ve olaylarda kusuru bulunanların cezalandırılmasını istedi.
Mazlum Der’in raporunda öne çıkan ifadeler şöyle:
Operasyonun uygulama şeklinin, görgü tanıklarının aktarımı ve inceleme çalışmaları sonucunda, sivillerin can ve mal güvenliğini tehdit edecek nitelik taşıdığı ve sivil yurttaşların gerçek silahlar kullanılmak suretiyle hedef alındığı tespit edilmiştir. Resmî yetkililerce sıklıkla dillendirilen \'\'operasyonlar sırasında hiçbir sivil zarar görmemiştir\'\' iddiasının aksine birçok sivilin zarar gördüğü bazılarının da hayatını kaybettiği tarafımızca tespit edilmiştir.
Operasyon sırasında sivillere ait ev, iş yerleri ve özel araçların, güvenlik görevlilerinin hedef gözetmeksizin rastgele açtığı ateş sonucu kurşunlandığı ve yakılmasına sebebiyet verildiği ayrıca kapıları kırmak suretiyle evlere girdiği yanı sıra bazı evlerdeki yurttaşları da zor kullanarak evden çıkardıkları tespit edilmiştir. Yine girilen evlerde aramalar yaparak ev eşyalarını da tahrip ettikleri gözlemlenmiştir.
Sosyal medyada da sıklıkla paylaşılan ve özel harekât timlerince duvarlara yazılan galiz küfürlerin olduğu, Kürt halkına dönük ırkçı içerikli yazılamalar yasağın uygulandığı mahallelerde tarafımızca gözlemlenmiştir.
Sokaklara kazılan hendeklerin ve kurulan barikatların sivil yaşamını sekteye uğrattığı gibi polisin orantısız ve şiddete dayalı müdahalesinin yanında çatışmalarda sivil kayıplarının kaçınılmaz olacağı objektif sonuçlardan ortaya çıkmıştır. Son iki sokağa çıkma yasağı sırasında meydana gelen olaylar bu yöndeki kanaatimizi güçlendirmiş ve endişelerimizi haklı çıkarmıştır. Özellikle 3-14 Kasım arasında uygulanan yasak sırasında güvenlik güçlerinin hukuk sınırlarını aşarak halkın huzur ve sükûnunu sağlama yükümlülüğünü yerine getirmeyip sivil halkın yaşam hakkını ihlal ettiği tespit edilmiştir.
PKK sivil alandan uzaklaşmalı, devlet özür dilemeli\"
Tanrıverdi, ilçede yaşanan \"başta yaşam hakkı ihlali olmak üzere bütün hak ihlallerinden şehrin bir bölümünü ağır silahlarla bombardıman altına alan güvenlik güçlerinin sorumlu olduğunu\" belirterek, PKK\'nin çatışmaları derhal sivil alandan uzaklaştırması ve gündelik hayatı aksatan hendek ve siperleri eski haline getirmesi gerektiğini ifade etti. Sivil ölümlerin yaşandığını tespit ettiklerini vurgulayan Tanrıverdi, \"Devlet yetkililerinin sivilleri görmezden gelen tutumundan vazgeçerek, gerçeği gizlemeye çalışmasından dolayı kamuoyundan özür dilemesi gerektiğini\" söyledi.
İlçede yaşananlara ilişkin derhal adli süreç başlatılması gerektiğinin altını çizen Tanrıverdi, sorumlular ile ilgili yürütülecek adli ve idari süreçlere paralel olarak evleri ve iş yerleri zarar gören vatandaşların zararlarının kurulacak komisyonlar tarafından tazmin edilmesi gerektiğini ifade etti. Tanrıverdi, olaylar sırasında duvarlara yazılan ırkçı söylemlerin kim veya kimler tarafından yazıldığının tespit edilip yargılanması gerektiğini kaydetti.
8. sınıfta öğrenim gören ve 25-26 Kasım tarihlerinde TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavına girecek olan öğrencilerin çatışmalı süreçten doğrudan etkilenmesi ve eğitim haklarının engellenmesi sebebiyle yaşıtlarıyla ortak sınava girmelerinin adil olmayacağını vurgulayan Tanrıverdi, bu yüzden Silvan genelinde TEOG sınavının 12-13 Aralık tarihlerinde yapılacak Mazeret Sınavı’na eş olarak yapılmasını talep etti.
Mazlum Der Şube Başkanı Ali İhsan Gültekin de, yaklaşık 2 yıl süren ve Dolmabahçe Mutabakatı\'yla büyük umut yaratan çözüm sürecine vurgu yaparak, \"Yeniden masaya dönülerek Türkiye\'nin sivil dinamiklerini de işe koşmak suretiyle ve iyice planlanıp hazırlanmış bir süreç çatışmaları ortadan kaldırmaya muktedir olacaktır kanaatindeyiz. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi büyük ölçüde siyasal iktidara /devlete düşmektedir\" dedi.