Başbakan Mesrur Barzani, bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yazılı bir açıklama yaptı.
Başbakanın açıklaması şöyle:
“Sevgili vatandaşlar,
Ben ve kabinem Kürdistan Parlamentosu ve siz sevgili vatandaşlar karşısında, halkın ve ulusun yüce çıkarları ile Kürdistan Bölgesi’nin anayasal statüsünü korumak adına çalışacağımıza dair ant içtik. Yine bu yüzden, bu kabinenin göreve başlamasından bu yana ikili yönetimin izlerini silmeye ve hükümetin kararlarının Kürdistan Bölgesi genelinde aynı şekilde uygulanması için anlaştık.
Kürdistan Bölgesi’nin hiçbir parçasında bir parti veya şahsın kararı, hükümetin çalışma ve programının yerine geçemez.
Ben Kürdistan Bölgesi’nin tamamına eşit olarak yaklaşıyorum ve kendimi Bölge’nin tüm vilayet ve bağımsız idarelerinde yaşayan vatandaşlara karşı sorumlu görüyorum. Ancak ne yazık ki Bölge Hükümeti’ne karşı engel çıkarıldı ve bu vatandaşlarımızın yaşam ve geçimlerine zarar verdi.
Yaklaşık iki yıldır Süleymaniye, Germiyan, Halepçe ve Raperin’de gelirlerin toplanamaması ve bankalarda para kalmaması sorunu var. Bu sorunlar araştırıldı ve Maliye ile İçişleri Bakanlığı bunun için bir komisyon kurdu. Ancak bu sorunun nedeni, bazı kişi ve tarafların kendi çıkarları uğrunda bu bölgelerdeki gelirlerin toplanması sürecine müdahale ediyor. Bu yüzden vatandaşlara ve hükümet kurumlarının uğradığı zararlardan bu kişi ve taraflar sorumludur.
Şeffaflık, bizzat hükümetin gelirlerin toplanması sürecini takip etmesidir, sadece hükümete ayrılan paydan haberdar edilmesi değil. Bu kabinenin göreve başlamasından beri Bölge gelirlerinin düzenlemek için çaba sarf ettik. Şimdiye kadar da başarılı olduk. Bu sayede de zorlu coronavirüs sürecini gelirsiz atlatabildik.
Sevgili vatandaşlar,
Bir süredir, bu kabinenin başlıca ortaklarından olan Kürdistan Yurtseverler Birliği kurumları, Süleymaniye üzerinde abluka olduğunu söylüyor. Bölge’nin mali durumuna vakıf tüm uzmanlar biliyor ki petrol gelirleri ve Bağdat’tan ara ara gelen bütçe payı eşit bir şekilde paylaştırılıyor ve çalışanların maaşları bundan ödendi. Üzerinde durmaya değer olan, Bölge’nin petrol dışı olan ve büyük bölümü sınır kapılarından sağlanan iç gelirleriydi ancak ne yazık ki Süleymaniye, Germiyan, Halepçe ve Raperin’de bunun düzenlenmesine izin verilmedi. Bu yüzden YNK liderliği, bu bölgelerde ortaya çıkan durumdan sorumludur.
Vatandaşlarımızın çıkarları parti çıkarlarından üstün tutulursa bu durumun çözümü de kolay olur. Bu sorunun çözümü için plan ve programımız hazırdır ve çözüm için de önemli adımlar atmıştık. Ancak ne yazık ki uygulanması engellendi ve daha sonra Hawkar Caf’a suikast düzenlenmesi eylemi bu süreçleri tümden bozdu.\"
Mali sorunları ve özellikle gelirlerin toplanması, yaklaşık iki yıldır sürüyor ve bu konuyla ilgili onlarca toplantı yapıldı, çözüm için önemli bir mesafe de kat edildi. Bakanlar Kurulu’nun da sınır kapılarına ortak güç gönderme kararı var ancak YNK engel oldu ve bunun yapılması halinde iç savaş çıkacağı tehdidinde bulundu. Bu yüzden şu an bu konuda inat edilmesinin sebebi Hawkar Caf’ın Kürdistan Bölgesi’nin başkentinde suikasta uğraması olayına dikkat çekilmemesi içindi. Kürdistan Bölgesi ve Peşmerge, terörle mücadelenin sembolü olmuştur. Bölge içinde bazı kişilerin sorunlarını teröre başvurarak çözmeye çalışması kabul edilemez.
Bu konuda hiç kimseyi suçlamadık, sadece yargıya teslim edilmesi gereken bazı suçluların ismi var. Bu amaçla da Süleymaniye’deki ilgili taraflara resmi yazı iletildi. Başından beri ortak bir soruşturma heyeti olması gerektiğini ve uluslararası düzeyde bir üçüncü bir tarafın soruşturmaya katılması gerektiğini söyledik ancak ne yazık ki şimdiye kadar bu talebe bir yanıt gelmiş değil. Yani mesele Süleymaniye’nin gelir ve mali durumu değil. Bizden istenen Hawkar Caf suikastı davasının üstünün kapatılmasıdır ki bu meşru değildir ve Bölge vatandaşları bunu kabul etmemeli.
Bölgenin durumu sorunları çözmemizi ve güçlü bir şekilde geleceğe doğru adım atmamızı gerektiriyor. Buradan, kamu çıkarları ve bu durumun aşılması adına aşağıdaki maddeleri kamuoyu ve tüm tarafların bilgisine sunuyorum:
1- Bu karmaşık durumun başlıca sebebi olan Hawkar Caf suikastı davası için, en başta suçluların yargıya teslim edilmesini ve ilgili kurumlar, uluslararası taraflar, Kürdistan Parlamentosu temsilcileri ve katılmak isteyen her dost ülkenin de müdahil olmasıyla oluşturulacak bir ortak komisyonun kurulması ve bir an önce soruşturma yürüterek sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmasını talep ediyorum.
2- Dokuzuncu Kabine’nin göreve başlamasından bu yana ademimerkeziyet konusu ve yönetimin gelir ve harcamalarla ilgili yetkisinin paylaştırılması talep ediliyordu. Bu yüzden bu yetki paylaşıldı. Şu an YNK bakanlık ekibi tarafından harcamaların merkezileştirilmesi isteniyor. Bu isteniyorsa gelirlerin toplanması da merkezileştirilmeli ve sınır kapılarındaki gelirlerin toplanması süreci merkezin sıkı takip ve gözetiminde olmalı. Bu amaçla da Maliye, İçişleri ve Peşmerge bakanlıkları arasında koordinasyon olmalı ki kaçakçılık ve gelirlere el uzatılması önlenebilsin. Bunun için ortak bir güç de elzemdir.
3- Peşmerge Güçleri’nin birleştirilmesi ve reform süreci önünde engel çıkarılmamalı. Bu kabinede Peşmerge Güçleri’nde reform ve birleştirme için fiili adımlar attık. Peşmerge Güçleri, Kürdistan Bölgesi’nin statüsünü korumak, tehditleri uzaklaştırmak ve parti ve kişisel ajandalardan uzak ulusal bir güç olmalıdır.
4- Kamu çıkarları ve Bölge’deki demokrasi süreci adına en kısa zamanda Kürdistan Parlamentosu, Yüksek Seçim Komisyonu’nun aktifleştirilmesi için gerekli oturumu yapmalı ki fiili olarak seçimlere yönelik adım atılabilsin. Bu yıl Kürdistan Parlamentosu seçimleri yapılmalıdır. Hükümet olarak seçimin en kısa zamanda yapılması için gerekenleri yapmaya hazırız.
5- Hükümete katılımı olan partiler, parti olarak Bölge Hükümeti’nin arkasında olmalıdır, hükümetin içinde olup muhalefet rolü oynamamalıdır. Bakanlar ve bakanlık ekipleri resmi ajandayı uygulamalı, Siyasi sorunları hükümetin içinde taşımamalıdır. Siyasi sorunların hükümet dışında çözülmesi gerekir, hükümetin çalışmalarını engellememelidir.