Ankara son 30 yıldır PKK’ye karşı Kürdistan Bölgesi sınırlarında hava saldırıları düzenliyor. Bazen de kısa süreli görevler için askerlerini sınır ötesine gönderdi.
Ancak bu son hava ve kara saldırısı, Türkiye'nin sınırlarının ötesinde önemli miktarda toprak parçasını ele geçirdiği komşu Suriye'deki gibi sonuçlanabilir.
Suriye'de ve Rojava'da rejim karşıtı gruplarla işbirliği yapan Türk kuvvetleri, son birkaç yıl içinde, 2018'de Afrin ve geçen ekim ayında kuzeydoğu Suriye olmak üzere ikisi Kürt bölgesi Suriye ve Rojava'nın üç önemli parçasını ele geçirdi. Uluslararası Af Örgütü'ne göre, Türk Ordusu ve Türkiye destekli gruplar etnik temizlik, yol kenarında öldürmeler ve zorla kaybetmeler gibi insan hakları ihlalleri ve savaş suçları gerçekleştirdiler.
Ankara’nın Kürdistan Bölgesi'ne girmesi henüz başlamışken Rojava'dakine benzer kaygılar yükselmeye başladı. ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu saldırıyı kınadı ve yerel kaynakları göre beş kişinin öldüğü Yezidi ve Hıristiyan bölgelerine yönelik hava saldırılarının durdurulması çağrısında bulundu.
Geçen hafta, Türkiye’nin düzenlediği hava saldırısında Süleymaniye dışındaki Kuna Masi köyünü vuruldu. Olayda bir kişi hayatını kaybetti ve en az yarım düzine sivili yaralandı. Saldırı anında çekilen bir videoda, iki baba gölette yüzen çocuklarına yüzme öğretiyordu. Aniden büyük bir patlama oluyor, kamera uçuyor ve insanlar çığlık atmaya başlıyor.
Kürt gazeteci Beston Halit, “Bu, yaşadığım yerden 32 km uzakta olan bir piknik alanı” diyor ve daha sonra çıkan haberlerden o sırada bölgeden geçen silahlı bir militan olduğunu öğreniyor.
“Türkiye bu tip kişileri takip etmek ve sivillerin etkilenmeyeceği bir yerde bu tür kamyonetleri vurmak için çok iyi bir teknolojiye sahip” diyen Halit’e göre, “Türkiye, Kürtlere bu tehdit hepinize mesajı vermeye çalışıyor.”
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçtiğimiz hafta Kürdistan Bölgesi operasyonlarını savundu ve bir milyon 500 bin nüfuslu bir metropol olan Süleymaniye'de giderek artan bir PKK varlığına işaret ederek, “Şimdi Süleymaniye sokaklarındalar ve yüzlerce yeri kontrol ediyorlar” dedi.
Bu iddiayı kabul etmeyen Halit, operasyonları Türkiye'nin Kürt halkının huzurunu kaçırma ve terörize etme konusundaki çabalarının bir parçası olarak değerlendirdi. “Süleymaniye'nin bir 'terör örgütü'nün kontrolü altında olduğunu söylüyorsanız, bir buçuk milyondan fazla insanı suçluyorsunuz ve kendinizde bu şehri bombalama hakkı görüyorsunuz” dedi.
Central Florida Üniversitesi Kürt siyaset Araştırmaları Programı Başkanı Güneş Murat Tezcür, Ankara'nın mevcut saldırganlıklarının en azından bir kısmının ABD ile YPG'nin öncülüğünde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri (DSG) arasında IŞİD ile mücadele için oluşturulan askeri ortaklık tarafından izlenebileceğine inanıyor.
Ahval Podcast’e konuşan Tezcür, “Kuzey Suriye'yi kontrol eden bir Kürt partiniz varsa, bu Türkiye'de büyük bir milliyetçi kaygı yaratır” diyor ekliyor: “Eğer NATO bünyesindeki bir müttefikiniz Kürtlerle yan yana duruyorsa bu sadece Türkiye’nin endişelerini daha da artırır. ABD ile bir Kürt aktör arasında böyle bir bağ olması Türk siyasi aktörleri arasında daha fazla belirsizlik ve korku yaratır.”
ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen Ekim ayında DSG ile bağlarını kesme ve birliklerini geri çekme sözü vererek, Türkiye'nin Rojava'ya girmesine izin vermesine rağmen, ABD kuvvetleri bugün hala DSG birlikleriyle birlikte çalışarak IŞİD kalıntıları ile mücadele ediyor aynı zamanda birkaç petrol sahasını koruyor.
Erdoğan ve Trump, bölgede bulunan Amerikan güçlerinin Türkiye'nin Suriye’deki Kürt bölgelerine olduğu gibi daha geniş çerçevede tüm Kürtlere yönelik saldırılarını görmezden gelme konusunda bir tür anlaşmaya varmış gibi görünüyorlar.
Tezcür, “ABD, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt bölgelerinin tam istilasını engelleyebilir, ancak bu ABD'nin Kürt politikasını değiştirmesi için Türkiye'ye çok fazla baskı yaptığı anlamına gelmez” diyor.
Dolayısıyla, Türkiye, Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) seçilen 100'den fazla seçilmiş belediye başkanını görevden almak, Rojava'da Kürtlerin yaşadığı bölgeleri kontrol etmek ve kontrol etmediği bölgelere saldırılar düzenlemekte özgür davranıyor ki geçtiğimiz hafta Kobane yakınlarında düzenlediği bir dron saldırısında üç sivil hayatını kaybetmişti.
TSK Kürdistan Bölgesi'nde son dört yılda bir düzineden fazla gözlem noktası kurdu. Türk yetkililer, bu bölgeleri PKK tarafından ele geçirilmesini önlemek için daha fazla askeri üs kurmayı planladıklarını söylüyor.
Halit bu durumu tıpkı Rojava'daki gibi Kürdistan Bölgesi'nde de kalma girişimi olarak değerlendiriyor. Halit ayrıca Libya'daki politikanın tekrarlanabileceğinden ve kurulması planlanan tampon bölgeyi güvence altına almak için binlerce radikal Suriyeli isyancının getirilmesinden endişe ediyor ve şunları ekliyor:
“Halk arasında bu alanların kontrolünün Suriyeli cihatçı militanlara devredilebileceği yönünde korkular var. Bu da tüm bölgenin güvenliği ve selameti için büyük bir tehdit.”