HDP Sözcüsü Günay Kubilay, ABD ve Türkiye arasındaki güvenli bölge görüşmelerini de 'savaş seçeneğini devre dışı bıraktığı için' olumlu gördüklerini ancak sorunun muhatapları ile diyalog kurulması gerektiğini söyledi.
HDP Sözcüsü Günay Kubilay, düzenlediği haftalık basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Kuzey Suriye konusunda ABD ile Türkiye arasında varılan anlaşma, HDP’nin önümüzdeki dönem siyasi rotasını değerlendiren Kubilay, “Barış ikliminin yaratılması için Öcalan’ın süreçlere dahil olmasının yolu açılmalıdır” dedi.
Kubilay’ın konuşmasından satır başları şöyle:
Güvenli Bölge Tartışması
Bugünkü diğer bir konu başlığımız ABD-Türkiye görüşmesi. İktidarın askeri operasyon tehditleri altında Türkiye ve ABD arasında Suriye’nin kuzeyinde “güvenli bölge” kurulması amacıyla başlatılan görüşmelerin anlaşma ile sonuçlanmış olması, saldırı ve savaş seçeneğini devre dışı bıraktığı için olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Güvenli bölge görüşmeleri olumludur ancak sorunun muhatapları yer almadığı için eksiktir. Bu gelişme istendiği zaman sorunların masada ve diyalog yoluyla çözülebildiğini göstermektedir. Bu görüşme yıllardır diyalog ve müzakerelerin maliyetsiz ve bedelsiz tek doğru yöntem olduğuna yönelik ısrarlarımızın ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Umuyoruz ki savaş ve saldırı seçeneğini devre dışı bırakan bu yöntem kalıcı ve sürekli olur. Ancak bu müzakereler ve sonrasında varıldığı belirtilen anlaşmada sorunun muhatapları yer almadığı için eksiktir ve başarısı şüphelidir. Türkiye, Moskova ve Washington arasında sarkaç gibi gidip geleceğine Suriye Özerk Yönetimi temsilcileri ile görüşmelidir. Kürt sorunu ABD ve Rusya ile konuşularak çözülemez. Bir başka güce ihtiyaç duymadan kendi sorunlarımızı diyalog ve müzakere yoluyla çözebileceğimizi yıllardır dile getiriyoruz.
Öcalan’ın Mesajları
Barış ikliminin yaratılması için Öcalan’ın süreçlere dahil olmasının yolu açılmalıdır. Bu kritik eşikte Öcalan ile avukatlarının görüşmüş olması önemli bir gelişmedir. Görüşmenin içeriğinden ve taşıdığı anlamlardan bağımsız olarak, tecrit insanlık dışı bir uygulamadır, ailesi ve avukatlarının Sayın Öcalan ile görüşmesi temel bir haktır. Konjonktürel siyasi gelişmelere göre engellenmesi kabul edilemez. 2 Mayıs’tan itibaren yapılan dört görüşme sonrası avukatlarca kamuoyuna açıklanan görüşler, Öcalan’ın görüş ve önerileriyle demokratik siyaset sürecine katılımının sorunların diyalog ve müzakere yoluyla çözümüne dair azami düzeyde katkı sunacağını göstermiştir. 2013-2015 yılları arasında yaşanan gelişmeler Öcalan’ın devrede olduğu süreçlerin Türkiye için barış ikliminin yaratıldığı dönemlerdir. İlgili çevreler sorunları müzakere, çözüm ve diyalog yoluyla çözmek istiyorlarsa öncelikle yapmaları gereken, İmralı’ya yönelik tecrit politikasına son vermek ve Öcalan’ın bu süreçlere dahil olmasını sağlamanın yolunu açmaktır.
Kaz Dağları ve Hasankeyf
Kaz Dağları’na akan Su ve Vicdan nöbeti, Hasankeyf’e de Tarih ve Kültür Nöbeti için akmalıdır. Ekolojik mücadele bir bütündür, orası burası yoktur. Kazanmak istiyorsak Türkiye’nin her yerinde ses çıkarmalıyız. Munzur demeden, Hasankeyf demeden, Kaz Dağları demeden sesimizi ortak bir şekilde yükseltmeliyiz. Bilinmeli ki Hasankeyf’i sulara gömmek isteyenlerle Kaz Dağları’nı siyanürle zehirlemek isteyenler aynıdır. Munzur Dağları’nı altın için delik deşik etmek isteyenler ile Salda Gölü’nü betona gömmek isteyenler aynıdır. Kaz Dağları’nın da, Hasankeyf’in de kurtuluşu Kaz Dağları’na Su ve Vicdan Nöbeti için sel gibi akan on binlerin, Hasankeyf’e de Tarih ve Kültür Nöbeti için akmasıyla, Kaz Dağları’ndan Hasankeyf’e kardeşlik ve barış köprüsü kurulmasıyla mümkün olabilir. Kızılderili liderin meşhur sözünde olduğu gibi altının, betonun, paranın yenmediğini anlamak için ille de son derenin kurumasını, son ağacın kesilmesini beklememize gerek yok. HDP olarak herkesi birleşik mücadeleye çağırıyoruz.