Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektuba değinerek, “Türkiye bu mektupları hak etmiyor. Bir cumhurbaşkanına bu mektup nasıl yazılabilir? İşte ülkenin sürüklendiği durum budur. Tarihte bu denli itibarsızlaştığımız görülmemiştir” dedi.
Temelli İzmir'de yaptığı açıklamada, mektubun 9 Ekim’de geldiğini hatırlatarak, hala bir cevap yazılmamış olmasını eleştirdi ve “Neden cevap vermiyorsun. Bu nasıl bir kabullenmedir. Çıkıp söyleseniz, ‘sen kimsin, nasıl bu mektubu bana yazarsın’. Söyleyemez” diye konuştu. HDP EŞ Genel Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugüne kadar yaptıklarının altında sadece kendi ezilmiyor, sadece iktidarı ezilmiyor. Bütün bir ülkeyi eziyor. O yüzden de bu ezilmeye itirazımız var. Ne Trump’ın mektubunu kabul ediyoruz ne de bu iktidarı kabul ediyoruz."
“Bu savaşın hiçbir haklı tarafı yoktur”
HDP EŞ Genel Başkanı, valilikler tarafından alınan basın açıklamalarına yönelik yasaklamaların anayasaya aykırı olduğunu belirterek, bu kararların suç olduğunu söyledi. Temelli, Suriye’deki operasyonu da eleştirerek “Barışın sesi ne kadar güçlü çıkarsa bu savaş o kadar çabuk biter. O yüzden de Türkiye’nin her yerinde savaşı durdurmak için, savaşa karşı mücadelemizi mutlaka yükseltmeliyiz. Bu savaşa karşı çıkıyoruz. Çünkü bu savaşın hiçbir haklı tarafı yok. Bu savaş, hukuksuzdur, haksızdır, vicdansızdır. Savaşa karşı çıkanların sesi duyulmasın diye her gün bu ülkede şiddet yükseliyor. Talimatla çalışan mahkemeler savaşa karşı çıkanları göz altına alıyor, tutukluyor. Tüm bunlara karşı asla yılmayacağız, geri adım atmayacağız. Savaşa karşı olan sesimizi daha güçlü bir şekilde her yerde duyuracağız” ifadelerini kullandı.
“Savaşa savaş diyeceğiz”
Uluslararası kurumları da sadece kınamak yerine harekete geçmeye çağıran Temelli sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna savaş demeyin diyorlar. Ne diyelim? Ordunun yarısı ülkenin güney sınırında. Ordunun üçte biri Suriye'ye girmiş. Kendi bakanları, milletvekilleri 'savaş' diyor, bizzat kendisi 'fetih' diyor. Biz 'savaş, işgal' deyince 'hayır savaş demeyin' diyorlar. Ne diyeceğiz? Savaşa 'savaş' diyeceğiz. 'Savaş' diyeceğiz ki bu savaşı durdurmak için tüm savaş karşıtları yan yana gelsin. İşte bundan korkuyorlar. Çünkü bu ülke savaş istemiyor, bu ülke barış istiyor. Bu ülke barış isteyenlerin ülkesi, kadim halkların bir arada yaşadığı bir ülke. Bir arada yaşama iradesini de ancak barışla mümkün kılabilir”.
“Savaşa, kayyum rejimine, tecride son verilmeli”
Bir arada yaşamanın ancak toplumsal barışla mümkün olacağını ifade eden Temelli, iktidarı savaş politikalarıyla ayakta durmaya çalışmakla suçladı. “Herkesi faşizme karşı demokrasi cephesinde buluşmaya çağırıyorum” diyen Temelli iktidarın iktidar olma vasfını yitirdiğini belirterek Meclis’i inisiyatif almaya çağırdı. Temelli, “Meclis, bir an önce üç şeye son demelidir. Bir, savaşa son demelidir. Bu savaşı bir an önce bitirmelidir. İki, kayyum rejimine son demelidir. Bu vesayetçi, faşist yönetim biçimi bir an önce sonlandırılmalıdır. Üçüncüsü de tecride son vermeli, Öcalan’la bir an önce görüşülmelidir. Bu üç son bu ülke için yeni bir başlangıç olacaktır” dedi.