Uzun yıllar Osmanlı egemenliği altında kalan “Suriye” toprakları ve üzerinde yaşayanlar için egemen güce itaat etmekten başka bir arayış olmamıştı.
Ne zaman Osmanlı zayıflamaya başladı ve İngilizler karşısında geriledi Arap aşiretleri ayaklanmaya başladılar. İngilizlerle birlikte hareket eden Araplar açısından yeni bir dönem başladı. Arap milliyetçiliğinin uyanışı gerçekleşmişti. Daha sonra Fransızların gelmesi ile yeni siyasi fikirler ve ideolojik akımlar da doğmaya başladı. Dünyanın bir çok yerinde etkisi giderek artan Sosyalist düşünceler ve bunun öncülüğünü yapan Komünist Partisi, Suriye de örgütlenmeye başladı. Bu gelişmelerin etkisi Kürt toplumunda bir arayışı beraberinde getirdi. Suriye Komünist Partisi ve lideri Xalid Bekdaş’ın Kürt olması nedeniyle, Kürtler’in bu partiye büyük ilgi ve desteğini sağladı. Ancak bu partilerin Kürt halkının haklı taleplerini görmezden gelen tutumları ve izledikleri Arap milliyetçiliği, Kürtlerin ayrı örgütlenme ve milli arayışlarına yol açtı.
Rewşen Bedirxan önemli bir figür olarak içeride ve dışarıda Kürt kadınına yol gösterici oldu
Bu dönemde Kürdistan’ın diğer parçalarından Suriye’ye gelen aydın-direnişçi ve siyasetçiler, Kürdistan’da milli duyguların ve bilincin gelişmesine öncülük ettiler. Özellikle bir kadın olarak Rewşen Bedirxan yorulmaz çabaları ve yazdıkları ile Kürt kadınına yol gösterici oldu. Kürt kadını mücadelesi içerisinde aktif yer almış ve her zaman desteğini sürdürmüştür. Suriye’de Kürt kadın kimliğinin ve mücadelesinin temeli de bu sayede atılmış oldu. Kadınlar milli mücadelenin bir parçası olarak, giderek daha aktif bir şekilde çalışmaların içerisinde yer aldılar. Rewşen Bedirxan önemli bir figür olarak dışarıda da Kürt bayrağının temsilini yaptı. Hawar dergisinde yazdığı yazılar ile Kürt kadının eğitimine katkıda bulundu.
2’inci Dünya savaşı ile birlikte yeni bir siyasi dalga Suriye ve Kürdistan’da gelişmeye başladı. 1946 yılında Fransızların tamamen çekilmesi ile Suriye bağımsızlığına kavuştu. 1949 yılında kadınların oy kullanabilmesi ve 1953 yılından itibaren de seçilme hakkı yasalaştı. Ne yazık ki bağımsızlık ardından peş peşe yapılan askeri darbeler ile bir türlü istikrar sağlanamadı. Otoriter ve baskıcı rejimler en çok Kürtler üzerinde ağır bir zulüm estirdi. Suriye Komünist Partisi ve Baas hareketi arasında içeride ciddi bir çekişme yaşanırken, dışarıdan Mısır ve bazı diğer Arap ülkelerinin müdahalesi ile giderek daha kaotik bir durum ortaya çıktı. Kürtler bir tarafta Suriye demokrasisi için mücadele verirken diğer tarafta milli kimlik adına parçalı bir süreç içerisine düştüler. Kurulan Kürdistani partiler kısa sürede bölünmeler yaşadı ve doğru bir öncülük geliştiremediler. Birbirine rakip gruplar arası karşılıklı çekişmeler, Kürt halkında kafa karışıklığına yol açtı. Dışarıdan rejimin tutuklama ve teslim alma politikaları ile Kürt siyaseti boğulmaya çalışıldı.
Kürt kadını, daha çok eşinin ve çocuklarının arkasında durarak direnmeye çalıştı
Kürt kadını bu süreçte bir yanda Arap milliyetçiliğinin ağır baskısı altında kalırken diğer taraftan feodal kültür ve dini inançların, örf ve törelerin dayatması altında eve hapsedilmek istendi. Mücadelenin doğrudan içerisinde yer almalarından ziyade daha çok eşinin ve çocuklarının arkasında durarak direnmeye teşvik edildi. Kürt kimliğinin ve kültürünün yaşatılmasında başat bir rol oynayan kadın ağır aşiret ve toplumsal hayat kuralları ile çok dar bir alana hapsedildi. Aşiret ve feodal kültürün zayıfladığı Efrin gibi yerlerde ise kadının varlığı ve toplumsal iş bölümü içerisindeki rolü daha belirgin bir şekilde ortaya çıktı.
Kuzeyden ve Güneyden Rojava ya geçen Kürt önderleri, kadınların ruhsal dünyasında bir umut ışığı oldular
Son yüz yılın çeyreğinde daha seküler ve devrimci siyasal hareketler gelişmeye başladı. Kadın daha etkin bir şekilde mücadele alanında boy gösterdi. Suriye Komünist Partisi ile ortaya çıkan siyasette kadın varlığı bir adım sonra milli vasıflı siyasal Kürt oluşumlarında devam etti. Bu esnada Kuzeyden ve Güneyden Rojava ya geçen Kürt önderleri, entelektüel Kürt kişilikleri, kadınların ruhsal dünyasında bir umut ışığı oldular. Güney Kürdistan’da başlayan Eylül Devrimi ile çok daha coşkulu bir hale geldiler.
Kürt kadını güçlü yurtsever duyguları ile Kürt dilinin ve kültürünün korunmasında esaslı bir rol oynadı
Eylül devriminin yenilgisi, bunun yarattığı yılgınlık ve aynı anda Baas iktidarının baskı ve zulmü Kürt bölgelerinin Araplaştırma projeleri ve dayatılan tek kimlik siyaseti Kürtlerin siyasal alanda marjinal kalmalarına yol açtı. Kürt toplumunda siyasal liderliğin zayıflaması Kürt kadınının bir kez daha milli özelliklerin korunmasında tartışılmaz rolünü ortaya çıkardı. Ev ortamında ve yaşam alanlarında Kürt kadını güçlü yurtsever ve milli duyguları, Kürt dilinin ve kültürünün korunması için esaslı bir rol oynadı.
Rojavalı kadınlar cins bilinci temelinde örgütlenmeye başladı
Özellikle Kuzey Kürdistan’dan yeni bir dalga olarak Rojava Kürdistanı’na geçen Kürt hareketleri içerisinde yer alan kadın devrimciler toplumdaki hem cinsleri için yeni kahramanlar haline geldiler. Her geçen gün kendileri de daha bilinçli bir şekilde örgütlendi, kültür kurumlarından her alandaki mücadele ihtiyacına cevap oldular. Kısa bir süre sonrada silahlı mücadelenin ve devrimci faaliyetin birer öncü neferi olarak daha kararlı ve güçlü adımlar attılar.
Rojava Kürdistanın’da artık yeni bir dönem başladı. Kürt kadını hemen her alanda örgütleme içerisine girdi ve politik faaliyetler içerisinde yer alarak eğitim çalışmaları icra ettiler. Giderek artan bir şekilde silahlı mücadelenin birer neferi oldular. Toplumsal ve milli mücadelenin bir parçası olarak genel kimliğinin yanısıra ilk defa kendi kimliğini geliştirerek cins bilinci yarattılar. Özgürlük mücadelesi içerisinde verdiği yüzlerce şehit ile bütün toplumsal kesimlere kendini kabullendirdiler. Bu adımla geri toplumsal alışkanlıklar ve devam edip gelen kuralların yerine kendi kurallarını yerleştirdiler ve özgürlük alanlarını genişlettiler.
Rojavalı Kadınlar IŞİD’in saldırılarına karşı büyük fedakarlık sergileyerek adeta efsaneye dönüştüler
2011 yılı ile başlayan Suriye iç savaşında kadınlar mücadelenin her cephesinde yer alarak kendilerini kurumsallaştırdılar. Özellikle IŞİD ve diğer çağdışı örgütlenmeler karşısında direnerek topraklarını ve kadın onurunu başarılı bir şekilde korudular. Kadın kimliğini de hedef alan saldırılara karşı büyük fedakarlık sergileyerek adeta bir efsaneye dönüştüler. Kürdistan topraklarını özgürleştirmenin yanı sıra insanlık onuru adına da kahramanca bir mücadele içerisinde uzun yıllar etkisini sürdürecek olan yeni bir kimlik edindiler. Sadece Kürdistan halkının saygısını değil bütün dünyanın takdirini hak ederek kazandılar. Kürt kadınları olarak dünyada kadın cinsi üzerinde silinmez izler bıraktılar. Etkisi daha uzun bir dönem sürecek bu büyük direniş, kadın özgürlüğünün ve onun mücadele tarihine altın harflerle yazılacak “Dünya nın en güzel kadınları dünyanın en çirkin erkeklerini yendiler” tespitini kalıcı bir şekilde hafızalara kazıdılar.
IŞİD türevi yapılar Efrin, Serikani, Grespi’de intikam alırcasına kadına karşı ağır saldırılarda bulunmaktalar
Mevcut durumda bir taraftan kendi kurumlaşmalarını geliştirmenin gayreti içerisinde ve artık uluslararası arenada söz sahibi olurlarken, halen işgal edilen yerlerde ve saldırı altında kalan bölgelerde ağır yaşam koşulları altında büyük bir zulüm altında direnmeye çalışmaktadırlar. IŞİD türevi yapılar ve Türk işgali, Efrin, Serikani,Grespi ve diğer yerlerde bir kez daha halka ve özelliklede adeta intikam alırcasına kadına karşı ağır saldırılarda bulunmaktadır. Kürt kadının yenilmez iradesi ve kararlı çalışmaları devam ederken, bu saldırılarda artarak devam etmektedir. Bölgeyi etkisi altına alan sembolleşmiş Kobani direnişi ve IŞİD yapılanmasının bitirildiği Rakka zaferi, bugün sadece Kürdistan’da değil bölgenin bütününde Arap kadınlarının özgürlük hayallerini de kapsayacak temelde büyük bir uyanışa yol açtı.