Papa’nın TED konuşma teması ise, ‘açıklık’ oldu. Kendisinin de bir göçmen ailenin çocuğu olduğunu hatırlatarak başka insanlara açık, duyarlı ve şefkatli olmanın önemine dikkat çeken Papa, son dönemde kürenin her yerinde güçlenen egoist liderlere de mesaj verdi:
‘’Şunu açık ve net söyleyeyim: Ne kadar güçlenirseniz, insanların yaşamları üzerinde etkiniz ne kadar artarsa, o derece alçakgönüllü olmak zorundasınız. Eğer bunu beceremezseniz, iktidarınız sizi çürütür siz de halkı. Arjantin’de bir halk deyimi var: ‘İktidar aç karna alkol almak gibidir’. Eğer alçakgönüllü ve duyarlı bir insan değilseniz, başınız döner, sarhoş olursunuz, dengenizi kaybedersiniz ve nihayetinde hem kendinize hem de topluma zarar verirsiniz. Sağlam bir sevgi ve alçakgönüllük üzerine bina edilmiş güç ise ki bu en büyük güçtür, iyiliğe hizmet eden bir güce dönüşür.’’
‘’Göçmen çocuğuyum, bugün itilen insanlardan biri olabilirdim’’
Geleceğin bizi açıklığa ve diyaloga davet ettiğini savunan Papa Fransis, hayatın başkalarıyla ilişki kurmaktan geçen bir akış olduğuna dikkat çekerek, ‘’Son birkaç yıldaki deneyimlerim, her birimizin varlığının bir diğerine derinden bağlı olduğu fikrimi daha da güçlendirdi. Hayat öylesine geçip giden bir şey değil, hayat tamamen diğerleriyle ilişkilerimizle ilgili bir şey’’ dedi ve ekledi:
‘’Tedavisi zor hastalarla, daha aydınlık bir gelecek arayışında inanılmaz zorluklardan geçen göçmenlerle, yüreklerinde cehennemi bir acı ve pişmanlık taşıyan mahkumlarla, iş bulamayan gençlerle tanıştığımda veya onlara kulak verdiğimde hep bir yandan da şunu düşünüyorum; ‘Neden onlar, neden ben değilim? Ben de bir göçmen ailesinin çocuğuyum. Benim dedem de diğer birçok İtalyan gibi, elinde avucunda hiçbir şey olmadan Arjantin’e göç etti. Bugünün itilip kakılan göçmenlerinden biri de ben olabilirdim. Bu yüzden neden onlar neden ben değilim diye soruyorum.”
Bugünlerde birçok kişinin daha iyi bir geleceğe ulaşmanın imkansız olduğu düşüncesine kapıldığını hatırlatan Papa, ‘’bu düşünceler ciddi olsa da aşılmaz değil. Kapımızı, dışımızdaki dünyaya kapatmadığımız sürece aşılabilir. Mutluluk sadece bir harmonide ortaya çıkabilir. Hatta, siz benden daha iyi bilirsiniz, bilim bile, gerçeği anlamanın her şeyin her şey ile bağını anladıkça mümkün olacağına işaret eder’’ diye konuştu.
İnsan israfı üreten sistemi dayanışma ile aşarız
Papa’nın konuşmasında açıklık ve tanıma çabasından sonra altını çizdiği ikinci kavram ise ‘’dayanışma’’ oldu. İnsanlığın bilimsel ve teknolojik başarılarının, daha fazla eşitlik ve sosyal katılımı da beraberinde getirmesi halinde çok daha güzel bir başarı olacağını ifade eden Papa şu tespitlerde bulundu:
‘’Çok uzak gezegenleri keşfederken, yanı başımızda yörüngemizde dönen insanlara ihtiyacımızı da yeniden keşfedebilseydik ne güzel olurdu. Dayanışma, bazen rahatsız edici anlamlar yüklenen bu harika sözcük, sadece sosyal alana indirgenmese, kişiler, sosyal gruplar ve ülkeler arası ilişkiler anlamında politik, ekonomik ve bilimsel tercihlerin de doğal zemini olsa ne güzel olurdu. Bu ‘israf kültürünü’ ancak insanların gerçek dayanışma konusunda bilinçlendirilmesi ile aşabiliriz. İsraf sadece gıda ve ürünlerde değil, en önemli israf da, farkında bile olmadan insan yerine ürünü merkeze alan tekno-ekonomik sistemimizin kenara attığı insanlardır.”
Her şeyin para ve eşya üzerine bina edildiği bu dünyada insanların yollarının zorluklarla dolu olduğunu söyleyen Papa, ‘herkesin tanrının gözünde ikame edilemez bir yeri olduğunu’ kaydetti. ”Kendisini saygın zanneden insanlarda bile, başkasına karşı duyarsızlık, binlerce insanı ve hatta bazen bütün bir ulusu görmezden gelme, yolda bırakma alışkanlığının yaygın olduğunu” ifade eden Papa, ‘’Ne mutlu ki, başkaları için fedakarca ve hatta kendi ceplerinden ödeyerek gayret eden insanlar da var. Rahibe Teresa’nın da dediği gibi, ‘bir kişi kendisine bir maliyeti yoksa gerçekten sevmiş sayılamaz’.’’ diye konuştu.
Şefkat ve duyarlılık devrimi
Papa’nın konuşmasında vurguladığı üçüncü ve son konu ise ‘’Şefkat ve duyarlılık devrimi’’ oldu. Papa, şefkat ve duyarlılığı, fikirden gerçeğe dönüşen aşk olarak tanımladı:
‘’Kalbimizde başlayıp gözlerimize ve ellerimize ulaşan bir devrim hareketi. Duyarlılık, gözümüzü, başkalarını da görmek için, kulaklarımızı başkalarını, çocukları, yoksulları, geleceğinden korkanları duymak için kullanmaya başlamamızdır. Ortak evimiz, yaşlı ve kirletilmiş Dünyamızın sessiz çığlığını duymaya başlamamızdır.’’
İlgi ve şefkatin zafiyet değil bir kudret göstergesi olduğunu ifade eden Papa, geleceği şekillendirecek gücün, açıklığa, duyarlılığa ve dayanışma bilincine sahip insanlar olacağı mesajı verdi :
‘’İnsanlığın geleceği, sadece, politikacıların, büyük liderlerin ve büyük şirketlerin ellerinde değil. Evet onların büyük sorumlulukları var. Ancak gelecek büyük ölçüde, diğer insanları ‘sen’ olarak tanıyıp, kendilerini de ‘biz’in bir parçası gören insanların ellerindedir.’’