Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı direnen Fransa’daki göçmen işçi örgütünün önde gelen isimlerinden Adıyaman doğumlu Ermeni Misak Manukyan’ın naaşının Fransa’nın önde gelen düşünce, sanat ve bilim insanlarının mezarlarının olduğu Pantheon’a nakline karar verdi.
Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada “Misak Manukyan, büyüklüğümüzün bir parçasını taşıyor” ifadesine yer verildi.
Manukyan, anıt mezara defnedilecek ilk yabancı ve Komünist direnişçi olacak.
Aynı zamanda bir şair olan Manukyan, 22 direnişçi arkadaşıyla birlikte, 21 Şubat 1944’te Naziler tarafından kurşuna dizildi. Manukyan’ın naaşının kurşuna dizilmesinin 80’inci yıldönümü olan 21 Şubat 2024’te Pantheon’a nakledilmesi bekleniyor.
Adıyaman’da doğdu, 1915’te ailesini kaybetti
1906’da Adıyaman Besni’de doğan Manukyan ile ağabeyi Garabed dışında tüm aile fertlerini, Ermenilere tehcir kararının çıktığı 1915 olaylarında kaybetti. Bir süre tanıdıkları olan Kürt bir ailenin yanında yaşadıktan sonra Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, Suriye’de Fransalıların idaresinde bulunan bir yetimhaneye gönderildiler.
Manukyan, buradan önce Fransa’nın Marsilya şehrine, ardından da Paris’e yerleşti ve Citroen fabrikasında işçi olarak çalışmaya başladı.
Diğer yandan sol düşünce ve Ermeni kültürünün korunmasıyla ilgili yazılar yazdı. Manukyan daha sonraki yıllarda Komünist Parti’ye katıldı.
Nazi generalini öldürdüler
İkinci Dünya Savaşı yıllarında göçmen işçilerden oluşan ve Nazilere karşı silahlı direnişte bulunan FTP-MOI adlı örgütün liderlerinden biri oldu. Manukyan ve mensubu olduğu direniş örgütü, Nazilere yönelik birçok saldırı düzenledi.
28 Eylül 1943’te Nazi general Julius Ritter, Manukyan’ın grubu tarafından öldürüldü. İki ay sonra Manukyan ve bazı arkadaşları yakalandı ve günlerce işkencelere alındı.
Şair Louis Aragon 1955’te, Manukyan ve arkadaşları için “Strophes pour se souvenir” adlı şiiri yazdı. Şiir, 1959’da Leo Ferre tarafından “Kızıl Afiş”e atıfla “L’affiche rouge” adıyla bestelendi.
2009’da Manukyan ve arkadaşlarının direnişini anlatan, Robert Guédigui an’ın yönetmenliğini yaptığı “L’Armée du crime” sinema filmi yayımlandı.