Rıza Pehlevi, Joe Biden'ı yerip Donald Trump'ı övdü
Tahran ve Washington, Umman aracılığında sürdürülen nükleer müzakerelerde anlaşmaya varmaya çalışırken son İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin oğlu Rıza Pehlevi, ABD'nin New York Post gazetesine röportaj verdi.
1979'daki devrim sonrasında İran İslam Cumhuriyeti adını alan ülkedeki yönetimi "radikalizm ve terörizm ihraç eden, bölgesel istikrarsızlığın asli sebebi olan savaş yanlısı rejim" diye nitelendiren Pehlevi, İran halkının Amerikalıların dostu olduğunu savundu:
İran halkı dış dünyaya şu net mesajı vermeye çalışıyor: 46 yıl önce ülkemizi rehin alan bu rejim değil, biz barış konusunda gerçek bir ortak olabiliriz. Bu devrim olmasaydı en azından Ortadoğu'nun Güney Kore'si olurduk ama biz Kuzey Kore olduk.
Sürgündeki Pehlevi Hanedanı'nın 64 yaşındaki lideri, bugün yayımlanan söyleşide eski ABD Başkanı Joe Biden'ı İran halkına sırtını dönmekle suçladı ve Demokrat Partili siyasetçiyle Donald Trump'ı şöyle karşılaştırdı:
Başkan Trump'ın ilk dönemi sırasında maksimum baskı politikasının bazı faydalar sağladığını gördük. Rejim daha sıkı tecrit altına alındı ve savaş operasyonlarını kısıtladı. Maalesef bu politika Biden yönetimi sırasında ters yüz oldu. Aslında yapmamaları gereken 200 milyar dolarlık petrol satışıyla Husiler, Hizbullah ve Hamas gibi vekil örgütleri besleyip büyüttüler. Bu rejim, özgür dünyayla uyuşmaz. Davranışlarını değiştirme çabaları, vakit kaybından başka bir sonuç getirmez.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, Umman'da ABD'yle yapılan dördüncü tur görüşmelerde ihtilaflı konul İki ülkenin bir sonraki turu gerçekleştirme konusunda mutabık kaldığını belirten Erakçi, "Tarih ve yer Umman tarafından belirlenecek. Bir sonraki tur muhtemelen yaklaşık bir hafta içinde yapılacak. Pozisyonlarımız ABD tarafına karşı net. Önümüzdeki süreçte daha fazla ilerleme olmasını umuyorum" diye konuşmuştu.
İranlı bakan, yaptırımların kaldırılması ve uranyum zenginleştirme meseleleriyle ilgili olarak ne gibi görüşmeler yapıldığına ilişkin bir soruya "Bu ikisi, müzakerelerin ana konularıdır. Bizim görüşümüze göre uranyumun zenginleştirilmesi devam etmesi gereken bir konudur ve bu konuda taviz verilmesine yer yoktur. Örneğin geçen seferki anlaşmaya benzer şekilde, güven oluşturmak için boyutlarına, büyüklüğüne, düzeyine ve miktarına belirli bir süre için sınırlamalar getirebiliriz ancak zenginleştirme ilkesi hiçbir şekilde müzakereye açık değildir" yanıtını vermişti.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ise beklentilerini son tur öncesinde şöyle açıklamıştı:
İran devletinde uranyum zenginleştirme programına bir daha asla izin verilemez. Bu bizim kırmızı çizgimizdir. Zenginleştirme olmayacak. Bu, nükleer tesislerin kapatılacağı ve silah üretilmeyeceği anlamına geliyor. Uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin yürütüldüğü Natanz, Fordow ve İsfahan tesisleri kapatılmak zorunda.
İran'la Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa'yla Almanya arasında Temmuz 2015'te Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) imzalanmıştı. Uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin denetim altına alındığı anlaşma Ocak 2016'da yürürlüğe girmiş, İran da uluslararası yaptırımlardan kısmen kurtulmuştu.
Ancak Trump'ın 2018'de anlaşmadan tek taraflı çekilerek İran'a yeniden yaptırım uygulamaya başlamasıyla Tahran yönetimi, kademeli olarak hem zenginleştirilmiş uranyum stokunu artırmış hem de yüksek düzeyde uranyum zenginleştirmeye başlamıştı.
arın çözümünde ilerleme sağlandığını pazar günü açıklamıştı.