İngiliz The Guardian gazetesi yaklaşık bir haftadır dünya kamuoyunun dikkatlerini Kafkasya’ya çeken Dağlık Karabağ’daki krizle ilgili olarak ilginç bir başyazı kaleme aldı. “Eski çatışmada yeni çıkarlar” başlıklı yazıda Ermenistan ile Azerbaycan arasında uzun süredir devam eden bir anlaşmazlığın, Türkiye'nin Bakü'ye destek vermesiyle daha da şiddetlendiği belirtiliyor.
Güney Kafkasya'da sadece 150 bin kişiniin yaşadığı dağlık bir bölge olan Dağlık Karabağ'da bir değil, birden fazla çatışmanın yaşandığı, hafta sonu başlayan çatışmalarda sivillerin de aralarında bulunduğu yüzden fazla insanın hayatını kaybettiği, ancak daha büyük resmin binlerce mil uzaktaki politikacılar ve insanların dikkatini çektiği belirtiliyor.
The Guardian’a göre ilk çatışma, Ermenistan ile Azerbaycan arasında asırlarca yıllık geçmişi olan bu topraklar üzerindeki derin ve acı çekişme. Sovyetler Birliği çöktüğünde, çoğunluğunu Ermenilerin oluşturduğu bölge Erivan’ın da desteğiyle Azerbaycan'dan bağımsızlığını ilan etti. 1994’te sona eren savaşta yaklaşık 30 bin kişi hayatını kaybederken, yüz binlerce Azeri topraklarını terketmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ, Ermenistan'ın desteğiyle, ancak uluslararası tanınırlığı olmayan bağımsız bir yerleşim bölgesi olarak yönetiliyor.
Rusya, Fransa ve ABD liderliğinde yıllarca süren müzakereler yapılmasına rağmen sorunun çözülmediği ve zaman zaman yaşanan çatışmalara engel olunamadığı da belirtilen başyazıda 1990’ların başından itibaren devam eden kavgadan her iki tarafın sürekli olarak ötekini suçladığı ve dillerinin giderek sertleştiği belirtiliyor.
Son çatışmanın diğerlerinden farklı olduğu, daha önce barışçıl çözüm çağrısında bulunan Türkiye'nin, doğrudan desteğiyle Azerbaycan'ı cesaretlendirdiği ifade edilen başyazıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, "Çözüm olması için işgalcilerin bu topraklardan çekilmesi gerekiyor" şeklindeki sözlerine yer veriliyor.
Ankara inkar etmesine rağmen, Ermenistan’ın bir Türk F-16'sının bir Ermeni savaş uçağını düşürdüğünü iddia ettiği de aktarılan başyazıda, “Türkiye'de büyük bir Azeri topluluğu var ve bu çatışma başka bir derin tarihsel ayrılıkla gölgeleniyor: Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun 1915’te bir milyon 500 bin Ermeni'yi katletmesini soykırım olarak tanımayı reddetmesi” ifadeleri kullanılıyor.
Başyazıda son krizin Türkiye ve Rusya arasında üçüncü kriz alanı haline geldiği de vurgulanıyor: Türk cumhurbaşkanı uluslararası düzeyde artan gücünü, ekonomik sıkıntılardan uzaklaşmak için ülke içinde iyi oynadı. Güney Kafkasya şimdi Rusya ile Türkiye arasındaki güç mücadelesinde üçüncü bir tiyatro haline geldi. Ankara’nın Libya’ya dramatik müdahalesi, durumu Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin lehine çevirerek, Rusya ve diğerlerinin desteklediği Halife Hafter’i püskürtmesine izin verdi. Ancak Suriye'de olduğu gibi, şimdi de bir tıkanıklık var. Libya'da kilit rol oynayan Suriyeli muhalif savaşçıların, üç ihtilaf (Suriye, Libya ve son olarak Dağlık Karabağ) arasındaki bağlantıları somutlaştıran Türk güvenlik müteahhitleri tarafından Dağlık Karabağ'da savaşmak üzere tutulduklarına inanılıyor.
Gaz ve petrol için önemli bir koridor olan bölgede tansiyonun düşmesi için NATO, AB, Vladimir Putin, Emmanuel Macron ve Donald Trump’ın ateşkes çağrısında bulunduğu, Azeri nüfusunun yoğun olduğu İran’ın da gelişmeleri yakından takip ettiği belirtilen başyazıda, “Ancak ABD'nin dikkati dağılmış durumda ve Fransa'nın çok az etkinliği var. Moskova daha önce iki tarafı masaya getirdi ve bunu tekrar yapmak için pek çok sebebi var. Ermenistan ile bir savunma anlaşması var ama Azerbaycan'a silah satıyor ve şimdiye kadar ikisini başarıyla dengeledi. Kuzey Kafkasya'da uzun vadede istikrarı bozabilecek bir sorun görmek istemiyor. Hepsinden önemlisi arka bahçesinde Türkiye'yi istemiyor” ifadeleri kullanılıyor.
Başyazıda Ankara ve Moskova’nın pragmatizminin, karşılıklı çıkarların ve rekabetin karmaşık bir karışımını oluşturduğu belirtilirken, Erdoğan’ın bir kez daha anlaşmaya varmadan elini güçlendirdiğini hesapladığı, ancak bağlantıları daha karmaşık hale geldikçe, yanlış hesaplama riskinin de büyüdüğü belirtiliyor.