Kürtçe seçmeli ders konusuna değinen Davutoğlu, “Türklerin, Kürtçeyi öğrenmesi gerekir” dedi.
İstanbul'da basın mensupları ile bir araya gelen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı.
Erbil-Ankara ilişkileriyle ilgili soruya yanıt veren Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Erbil ile ilişkileri ben hep savundum. Dışişleri Bakanı olarak, Başbakan olarak Erbil’e gittim ve hep şunu söyledim: Batı Trakya, Nahcivan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi bunlar hep Türkiye’nin dost bölgeleridir. Birisinde Türk, birisinde Azeri, birisinde Kürt kardeşlerimiz, soydaşlarımız yaşar. Oralar ile geliştirdiğimiz her ilişkiyi savundum. Dışişleri Bakanı iken de savundum şimdi de savunuyorum, gelecekte de savunacağım. Bizim sınır bölgemizdeki bu topraklar asla başka ülkelerinin inisiyatifine etki alanına terkedilemez. Erbil ile ilişkilerde dikkat ederseniz biz ayrıldıktan sonra Erbil ile ilişkiler büyük zaaf gösterdi. Çünkü Bahçeli hipotezi geldi. Neçirvan Barzani, Mesut Barzani Türkiye’ye gelemez oldular. Açık ve net ifade ediyorum, bütün bu bölgeler ile ilişkileri geliştireceğiz.”
Davutoğlu, “Bizim için Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olan bütün toplum kesimlerinin etnik, mezhebi topluluklarının sınır ötesindeki akrabaları bizim için soydaştır. Bu Gelecek Partisi olarak bizim yaklaşımımızdır. Altılı masada dış politika konusunda komşu bölgeler ile sıfır sorun bağlamında ilişkilerin geliştirilmesi ve derinleştirilmesi amaçlanmaktadır” diye konuştu.
Seçmeli Kürtçe dersler
Öte yandan seçmeli Kürtçe derslerle ilgili bir soruya da yanıt veren Gelecek Partisi lideri, sözlerine şöyle devam etti:
“Kürtçe seçmeli ders konusu benim özel önem verdiğim bir konudur. Kürtçenin eğitimde kullanılması konusunda parti programına ilk yazan biziz. Geçen sene bunun için özel bir kampanya ile Van il Başkanımız öğrencilere Kürtçe seçmeli dersi almaları çağrısında bulundu. Bugün de o çağlarda olsam Kürtçe öğrenmek üzere yani illa Kürtlere değil, Kürtler zaten Kürtçe bilir, Türklerin de Kürtçeyi öğrenmesi gerektiğini ifade ettim. Çünkü Kürtçe de Türkçe de bu toprakların bizim aziz dilimizdir. Maalesef AK Parti iktidarı, vaktinde bizim de içinde olduğumuz reformlar ki bir tanesi de Kürtçe öğretmen yetiştirme ve yaygınlaştırma, bu reformları şeklen sürdürüyor, Bahçeli korkusundan, Perinçek korkusundan devam ettiremiyor. Orada bu var ama Kürtçe öğretmen yetiştirilmiyor, Kürtçe öğretmeni yetiştirecek olan Artuklu Üniversitesi’nde ki bölümler kapatıldı.”
Davutoğlu, “Geldiğimizde Kürtçeye bu toprakların has dili olarak gereken hürmet gösterilecek. Seçmeli ders uygulaması yaygınlaştırılacak. Kimse de Kürtçe konuşmak ya da herhangi bir dil biliyorsunuz Çerkezce konuşan gençlere yönelik Kayseri’de nahoş bir olay yaşatıldı. Bütün diller bizim için mukaddestir. Çünkü diller Allah’ın insana bir lütfudur, nimetidir. Hepsine saygı gösteren bir anlayışı hakim kılacağız” diye konuştu.
AYM’nin HDP kararı
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkındaki bloke kararına ve kapatma davasına da değinen Davutoğlu, şunları söyledi:
“AYM’nin HDP ile kararı usulen de yanlıştır. Ben siyasi partiler ile ilgili kapatma, birtakım müeyyideler uygulama vs. siyasi partilerin kapatılması üzerinden siyasetin dizayn edilmesine karşıyım. Terörle mücadeleyi kendi bazında doğasında kararlı bir şekilde yürüttüm. En kapsamlı terörle mücadeleyi bizim dönemimizde yaptığımızı herkes bilir. Ama siyasi mücadele siyasi alanda yapılır. Siyasi partinin kapatılmasına esasen karşıyım. Kapatmanın çözüm olmadığı da aşikar. Son alınan karar da bir ön tedbir gibi alınan kararda esastan usul olarak da doğru bulmadığımı değişik vesileler ile ifade ettim.”
Ankara-Şam yakınlaşması
Ankara ile Şam arasında yıllar sonra yapılan görüşmelerle ilgili bir soruya da cevap veren Davutoğlu, şöyle devam etti:
“BMGK 2254 sayılı kararı çerçevesinde görüşmekte hiçbir beis yok, herkes ile görüşülmesi lazım. Beni üzen şu, Esad Türkiye’ye şart dayatıyor. Onun hakkında en ağır ifadeler kullanan Erdoğan, Esad’a nerdeyse yalvarıyor. Esad da diyor ki görüşürüm ama deyip şart dayatıyor. Benim karşı çıktığım görüşme tarzı bu. Aynen BAE’de olduğu gibi, İçişleri Bakanı 15 Temmuzun faili diyor daha aradan bir sene geçmeden BAE İçişleri Bakanı ile birlikte pasta kesiyorlar. Eğer BAE 15 Temmuz faili ise 251 şehidin kanı üzerine nasıl pasta kesersin sen. Yok faili değilse çık açıkla, ‘Faili değilmiş, hata yapmışım’ de. Böyle diplomasi olmaz. Türkiye Cumhurbaşkanı, Trump’tan ‘aptal olma’ mesajı aldıktan sonra şimdi de Esad ile görüşmek için yalvarıyorsa buna diplomasi denmez. Esad ile görüşülebilir. Herkes ile görüşülebilir. Ama çerçevesini doğru oturtmak şartı ile. Altılı masada da komşu ülkeler ile ilişkiler bağlamında bu konuda net açıklamaların da olduğu bir çerçeveyi göreceksiniz dış politika konusunda.”