Bir "Kürt Politikacısı"nın Hazin Siyasal Çöküşü Üzerine Psiko-Sosyal Bir Analiz

''Tıpkı Öcalan'da olduğu gibi. Şimdi bazı kesimler, "Demirtaş da bir insan, gençliğini hapiste çürütmeye çalışıyorlar. Aslında bu Selahattin Demirtaş'ın gerçek niyeti değil, politika yapıyor" diye savunuyorlar. Bu savunma ve bahaneleri anlamak mümkün değildir. Büyük davalarda, insanların hayatları üzerinde politika yapan samimi ve onurlu kişiler, böylesine bir savrulmaya düşmezler. ''

Gencettin Öner

26.06.2025, Per | 09:17

Bir
Makaleyi Paylaş

Evet tahmin edildiği gibi Selahattin Demirtaş'tan bahsediyoruz. politik arenaya, genç bir avukat olarak bu ülkenin siyaset merdiveninin basamaklarını hızlı bir şekilde tırmanarak Kürt ulusal haklarını savunmak iddiasıyla ortaya çıkmış bir partinin (HDP) eş başkanlığına kadar yükselmiş olması, bu coğrafyada demokratik teamül ve kuralların sadece kağıt üzerinde olduğu realitenin bambaşka seyir izlediği bu coğrafya da kişilerin öz yetenekleriyle bazı makamlara gelmelerinin mümkün olmadığını, bu yeteneklerin böylesi makamlara gelmek için çokta önemli olmadığı gerçeğini sanırım herkes bilir. Bu ülkede tekçi ve ceberut devlet düzeninde ancak gücü elinde bulunduran muktedirlerin oluru ve vesayetiyle böylesi makamlara gelinebileceğini anlamak çok zor bir şey değil. Yetenek, bilgi ve becerileriyle böylesi makamlara gelmek için, tabir caizse deveye hendek atlatmak gibi bir maharet ister. Selahattin Demirtaş, soğuk savaş döneminde ortaya çıkmış ve totaliter ideolojiyi kendine rehber edinmiş PKK'nin yasal siyasal kolu olan HDP de siyasete başlamıştı. Bir koalisyonlar partisi olan HDP, eş başkanlık kurumu ve parti sözcülerini, tabanın istek ve arzuları doğrultusunda değil, 1970'lerden kalma ve hala devrimci şiddet yoluyla iktidara geleceklerine inanmış marjinal bazı Türk sol fraksiyonların ve PKK'nin yönetim yapısının belirledikleri, bir partiydi HDP. Devamı olduğu bundan önceki partiler gibi kapatılacağını anladıktan sonra DEM'i kurdular. Kuruluş amacı da tekçi ve inkarcı devletin yüz yıldan beri gasp ettiği Kürt ulusal haklarının tanınmamasını inatla sürdürdüğü için çatışma ve operasyonlarda on binlerce Kürdün katledilmesi, milyonlarcasının yerlerinden yurtlarından edinilmesi, Kürtler ile devlet arasında gittikçe açılan duygusal kopuşu önlemek ve bu kopuşu tamir etmek için hem Türk marjinal Solu’nun hem de PKK'nin siyasal ve ideolojik amaçlarına da uygun ideolojik bir söylem geliştirerek kurulmuştu. Amacı belliydi. Kürtleri "Türkiyelileştirmek" ti. Yani bu plan Kürtleri devlet ile uyumlaştırma planıydı. Türk derin devletinin bu partide iki kontenjan temsilcisi olduğu yönünde yaygın bir kanaat vardı. Geçenlerde geçirdiği bir kalp sorunu nedeniyle hayatını kaybeden Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan. Eşbaşkanlar, sözcüler ve milletvekilleri değişmesine rağmen, bu iki isim uzun yıllar banko olarak kilit noktalardaki görevlerini sürdürmüşlerdi.

Selahattin Demirtaş, son elli yılda gelmiş-geçmiş en popüler, dinamik ve aynı zamanda pratik zekâ sahibi genç bir politikacısıydı. Üslubu da mevcut Türk ve Ortadoğu politikacılardan çok farklıydı. Espirektüel ve zeki bir insandı. Şahsen ondan çok umutluydum. Kürtlerin onu desteklemelerini, bu vasıta ile PKK nin vesayetinden kendisini sıyırabileceğine inanmıştım. Son açıklamaları beni hayal kırıklığına uğrattı ve yanılttı. Cezaevine konulmadan önce söylemleri diğerlerine göre çok daha Kürdistaniydi. 2017 yılında içinde Kandil, İmralı, derin devlet ve Erdoğan'ın yer aldığı siyasi komploya uğrayarak hapse atılması, çok acıklıydı. Bu durumun üzerine bir makale yazmıştım. Başlığı "Selahattin Demirtaş ve Seherin dramı" idi. Bu makaleyi "Sosyolojik ve Felsefi Aforizmalar" adıyla kitaplaştırmış bir tanesini de meslektaşım Dr. Selçuk Mızraklı vasıtasıyla kitabı onlara göndermiştim. Dr Selçuk Mızraklı, dostları vasıtasıyla kitapları aldıklarını (İçinde son iki romanımda vardı) bana teşekkürlerini sunmuştu. Adı geçen eleştiri yazısının bir bölümüne buraya da alıyorum; "...Selahaddin Demirtaş'ın üslubu ve karizmatik kişiliği, tarih boyunca çok ağır mağduriyetler yaşayan Kürtler ve Türkiye'nin diğer mağdurlarının umudu olma yolunda heyecanlı bir hareketlilik getirmişti. 2015 seçimlerinde Demirtaş'ın başkanlığındaki HDP, meclise 80 milletvekili gönderdi. Selahaddin Demirtaş, gençliğinin ve tecrübesizliğinin vermiş olduğu -ya da zafer sarhoşluğu havasına kapılarak- siyasi rakibi olan Erdoğan ile sanki kişisel bir husumet yaşıyormuş gibi hareket ederek büyük bir hataya düşmüştü."

"Oysa Kürtlerin ulusal özgürlük sorunları Erdoğan'ın kişisel tasarruflarıyla veya isteğine bağlı bir şey değildi. Bu durumun yegâne müsebbibi ceberut ve inkârcı devletin bizzat kendisiydi. Bu bağlamda mevcut Türk partilerinin hangisi -Hatta HDP bile- iktidara gelse, Erdoğan'ın yürütmüş olduğu politikalarından çok ta farklı bir politika izleyemezlerdi. Demirtaş’ın böylesi bir çıkışı, onun siyasi hayatındaki en büyük yanlışlarından biriydi. Oysa Kürtlerin dilsiz ve kimliksiz bırakılmasının süreci Erdoğan’la başlamamış onunla da bitmeyecekti. Örneğin Kılıçdaroğlu veya başka bir Türk politikacısı iktidarda olsa Kürd/Kürdistan sorunu Erdoğan yönetiminden çok daha iyi bir yerde olmayacaktı. Belki daha da kötü olurdu. Selahattin Demirtaş, böylesi bir siyasi öngörüsüzlük sergileyerek Erdoğan'ı kişisel bir hasım gibi görme hatasına düştü. Olayı gayet basitleştirerek bu tarihsel olayı, kişiselleştiren ve dönemin iktidardaki şahısları düşmanlaştıran yanlış bir yola saptı. Onu bu yola sevk eden dürtü, totaliter örgüt ve Kemalist Türk solunun ideolojik dayatması sonucuydu "Seni başkan yaptırmayacağız" dedikten daha doğru bir ifadeyle muhtemelen dedirtildikten sonra aynı zamanda siyasi hayatının sonunun yolunu da açmıştı. Oysa ülke tarihinde bir ilk olarak ülkenin diğer mağdurlarının da desteğini arkasına almış, ona oy vererek bir başarıyı kazanmış, hükümette etkili olabilecek bir koalisyon ortaklığı konumuna yaklaşmıştı. Hükümet kurma arifesinde kendi partisinin kapılarını kapatarak; "AKP ile kesinlikle koalisyon kurmayacağız" diyerek hata üzerine hataları tekrarladı. AKP ve lideri Erdoğan'ın 13 yıllık iktidarı boyunca Kürt muhafazakarlardan çok ciddi oranda oy almıştı. 2015 seçimlerinde bu destek oldukça zayıfladı. Erdoğan ve Partisi ilk kez meclis çoğunluğunu kaybetmişti."

2017 de ona yönelik bu eleştirileri sıralamıştım. Selahattin Demirtaş, Bu süreçte daha da kendisini geliştirip olgunlaşmasını beklerken, Kendisinin ve toplumunun inkarına varan bir yalvarma ve itirafçılığa savrulmuş bir şekilde karşımıza çıkmış olmasıydı. Tıpkı Öcalan'da olduğu gibi. Şimdi bazı kesimler, "Demirtaş da bir insan, gençliğini hapiste çürütmeye çalışıyorlar. Aslında bu Selahattin Demirtaş'ın gerçek niyeti değil, politika yapıyor" diye savunuyorlar. Bu savunma ve bahaneleri anlamak mümkün değildir. Büyük davalarda, insanların hayatları üzerinde politika yapan samimi ve onurlu kişiler, böylesine bir savrulmaya düşmezler. Evet insanlar hatalar ve yanlışlar yapar, bunu fark ettiklerinde onun arkasında duran milyonlarca insanın sorumluluğu çerçevesinde hareket ederler. Bu hatalarını bir süzgeçten geçirip, samimi özeleştiri vermeleri lazım. Demirtaş böyle bir özeleştiri vermiş midir? Hayır. Bir önceki seçimde aday olmayarak açık bir şekilde CHP’nin kuyruğuna takılıp Kılıçdaroğlu'nu desteklemiş, Kürtler kendi şehirlerinde %60-70 varan tulum oy vermelerine rağmen Kılıçdaroğlu'na oy vermeyen bilumum ulusalcı-Kemalistler ve ırkçılar, Kürtleri suçlayıp hakaretler yağdırmışlardı. Kılıçdaroğlu %0 5lik bile olmayan oy potansiyeline sahip ultra ırkçı Ümit Özdağ ile resmi protokol imzalamıştı. Selahattin Demirtaş, Kürtlerin ondan beklediği başı dik onuru dik bir duruş sergilememiş, iktidara adeta yalvaran bir pişmanlık sergileyerek, Kürtlerin onuruyla oynamıştır. Dünyanın en bağnaz tekçi ve inkarcı devletine adeta yalvararak, Kürtlere "Soyadımız Türkiye nokta" diyebilecek kerteye gelmiştir. Kürtlerin çoğunluk kesiminde bu itiraf ve yalvarmaların hiç birinin kıymeti harbiyesi yoktur. Demirtaş soyadını "Alpaslan" veya "Oğuz" olarak ta değiştirebilir. Bu onun doğal bir hakkıdır. Ama Kürtlerin tamamını içine katan çoğul bir ifade Kullanarak Bunu Kürtlere de mal etmesi ahlaki değildir.

 

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
3415 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:14:36:58

Gencettin Öner

Yazarın Önceki Yazıları

Abdullah Öcalan'ın "Perspektif" Adı Altında Kaleme Aldığı Fesih Manifestosunun Eleştirisi (2) Abdullah Öcalan'ın ‘Perspektif’ Adı Altında Kaleme Aldığı Fesih Manifestosunun Eleştirisi (1) Adı Belli Değil Son Süreç Hakkında Bir-İki Söz Yeni Sürece Kimler Nasıl bakıyor? Kürtler Ne Yapmalı? Hileler Ve Rüşvetlerle Alınan "Tapu" Ve "Senet Belgesi" İle Gerçek Sahiplik Bu Yeni Süreçte Kürtleri Ve Türk Devletini Neler Bekliyor? Terörsüz Türkiye mi? Kürtsüz Türkiye Ve Ortadoğu mu? Hurafelere Meydan Okuyan Papa; Papa Francesco Siyasi Duruşlarını Sevmedikleri İçin Bozulan Sağlıklarına ve Ölümlerine Sevinmek Nasıl Bir Ahlaki Duruştur? Kürdistan Özgürlük Mücadelesi Uğruna Hayatlarını Kaybetmişlerin Anısına Derealizasyon, Amara Ve Saraçhane Delüzyonu Sınıfsız, Sömürüsüz Toplum (komünizm) Yalanları ve Kürtleri Ulusal Özgürlüklerine Yabancılaştırma Çabaları Üzerine Irkçılık Genetik Bir Hastalıktır! Kürtler bu tarihi kritik süreçte nasıl bir duruş sergilemeli? Öcalan Ve Demirtaş; Sorumlu Ve Onurlu Bir Duruşun Neresindeler? Batı Kürdistan Özerk Yönetimi İle Şam Arasındaki Anlaşmayı Nasıl Okumak Gerekir? Bir Varmış... Bir Yokmuş Toplumların Ve Bireylerin Onurlu Yaşama Boyutu; Yalanlar, Karartmalar Ve Dezenformasyonlar Önce İğneyi Kendimize Batıralım (Empati) Ortadoğu'nun Yeniden Yapılanmasında Kürd/Kürdistan Sorunu Hakkında Bir Kaç Aforizma-Söz İmralı Açıklamaları Sorunlar Gerçek Çözüm Ve Çözümsüzlük Ortadoğu’nun Yeniden Yapılanmasında Kürtler Ne Yapmalı? Ortadoğu'da Tam Olarak Neler Oluyor? Kürtler Bu Kez Makûs Talihlerini Yenebilecekler mi? Kürd/Kürdistan Sorunu Ve Demirtaş'ın PKK/DEM Ekseninden Kopuş Emareleri Ortadoğu Ve Dünyadaki Son Gelişmelere Paralel Olarak Kürtler Özgür Ve Onurlu Gelecekleri İçin Ne Yapmalı? Karartmalar, Dezenformasyonlar Ve Olgusal Gerçekler Hep Karıştırılan İki Sorun Ve Olgu; Ulusal Sorun Ve Demokrasi Sorunu 'Hafıza-i Beşer, Nisyan İle Maluldür' Anayasalar, İkiyüzlülükler ve Niyetler Aklın ve Ferasetin Durduğu An Sıradan Kötülük, Bağnaz Bir Dinsel Veya İdeolojik Vicdansızlıkla Birleşince Ortaya Çıkan Manzaralar 'Derin Dewlet Nedır Abê?' Komedilerden Komedi Beğenin Çend Dimên Li Ser Jîyana Rewşenbir, Lêkolinvan û Entelektuelê Kurd Dr. Tarıq Ziya Ekinci Ezber Bozan Bir Yazı Toplumsal Hafıza, Org. Mustafa Muğlalı ve 33 Kurşun Olayı Riyakarlık, Yalan, Aldatma ve İnanç Adına Yaşatılan Barbarlık Diyarından Seçmeler İki Fotoğrafın Düşündürdükleri Diamond Tema, İnanç-İnançsızlık ve Agnostizm Demokrasi ve Özgürlüklerin Kağıt Üzerinde Kaldığı Ülke ve Toplumlarda Aforizmal Bir Bakış Bir Ulusa ve Onun Değerlerine Dayatılan Onursuzluk Selahattin Demirtaş ve Seher’in Dramı İnsanlık Değerlerinin Yerle Bir Edildiği, İnsanlık Erdeminin Çöktüğü Nokta; Soykırımlar 2024 Seçiminin Patolojik Siyasal Anatomisi Üzerine Bir Kaç Söz? Kürt Siyasetçilerin Aymazlıklarına Kim Dur Diyecek? Mertliğin, Onurun ve Yiğitliğin Timsali; Yılmaz Güney Toplumlara 'Hakikat' Diye Dayatılan Sosyal Psikoz ve Sosyal Halüsinasyon Handikaplarından Kurtulmaları Mümkün Olabilir mi? Sekülerlik, Laiklik, Komünizm ve Sosyal Darwinizm Üzerine Felsefi Bir Analiz; Kürtler Bu Kavramları Nasıl Algılıyor? (2) 3 Olgu, 3 Sonuç ve Toplumun Çok Hazin Aymazlığı Sekülerlik, Laiklik, Komünizm Üzerine Felsefi Bir Analiz; Kürtler Bu Süreçte Ne Yapmalı (1) Tarihten Hiç Ders Çıkaramama Sarı Hoca(İsmail Beşikci) Hakkında Birkaç Hayat Anekdotu Aptallığın Resmi Var Mıdır Acaba? Yalanlarla Zihinlere Kazınmış Ezberlerin Bozulması ve Hakikat 'Xwedê Mırov Kor Neke, Kor Bikejî Kerr Neke' Sosyal Psikoz ve Hakikat 'Cumhuriyet' Nedir? Ne Değildir? 'İlericilik', 'Gericilik', 'Faşizm' ve 'Demokrasi' Kavramları Üzerinde Felsefi Bir Beyin Fırtınası Sivil Katliamları İdeoloji ve Din Kisvesi Altında Savunan Barbarlık 'Göz Bebeği' 'Göz Ağrısı' 'Göz Dikeni' Katliam, yağma, fetih ve işgalleri kutsama, bu kötülüklerin mağdurlarının torunlarının aymazlıkları üzerine Bayramlar; Kimilerine Sevinç ve Mutluluk Vesilesi Olurken, Kimilerine Neden Hüzün ve Yok Sayılma Vesilesi Oluyor? Tabuları Yıkmak Değerli Hukukçu, Hakperest İnsan, Hacı Akyol’un Anısına Saygıyla Toplumsal Hafıza, Mustafa Muğlalı ve 33 Kurşun olayı Sivas Katliamı Üzerine Tekrarlı Bir Hatırlatma Hakikat ve Vicdanla Bağdaşmayan Rutinleşmiş bir İnanç Ezberi; Kurban İnsanlığın Erdemli Olma Yolundaki Uzun Yürüyüşü; Evim mi? Devrim mi? İki Yüzlülük, Riyakarlık ve Yalanlarla Nereye Kadar? 2023 Seçim Sonuçları Üzerine Birkaç Söz… Kaybedenler ve Kazananlar; Neden? Nasıl? Niçin? Yüz Yıldır Kürtlere Dayatılan 'Kırk Katır mı? Kırk Satır mı? ' Anlayışına Ne Zaman Dur Denilecek? Faşist Nobranlıkla Nereye Kadar? Bir Seçimin Sosyolojik ve Siyasal Anatomisi 'Denizler'in Yolu' ve Gerçekler Dersim Katliamı Olguları, Kavramları Çarpıtma Ve Türk Toplum Algısında Karşılık Bulmuş Politik-Şoven Psikoz 23 Nisanı Bayram Havasında Kutlayan Türkler, 24 Nisan Trajedisini de Unutmamalılar Toplumu İnanç Ve Bayrak Dayatmasıyla Terbiye Etmeye Çalışılan Oyunlar Ve Erdemlilik Tarihte yaşananlardan ders çıkaramama ve son hazin siyasi aymazlık Kılıçdaroğlu'nun 'Halil İbrahim Sofrası' Temennisi ve Gerçekler Spor centilmenliği, seri katilleri kutsama ve faşistleşen toplum Coğrafyamızda meydana gelen deprem felaketi üzerine birkaç söz Riyakarlık, makyaj ve yalanlarla nereye kadar? Etnik nefretin aramızdan aldığı güzel insan; Hrant Dink 'Öteki'ye Olan Düşmanlık ve Nefret, Empati ve Erdemliliğe Dönüşebilir mi? 100. Yılına girecek olan otoriter ve tekçi rejimin kalıcı otokrat bir rejime evrilmesine karşı mağdurlar ne yapmalı? 'Kimseye Verilecek Bir Çakıl Taşımız Yoktur' Veya ‘Ya Sev Ya Terket!' Metaforu Üzerine Birkaç Söz Nasıl Bir Anayasa? Sedama bındestîya Kurda azlû bu! Neo-Osmanlıcılık ile Neo-İttihatçılığın 100 yıllık ezeli düşmanlıktan, iktidar ittifakına geçmeleri ve 10 kasım üzerine birkaç söz Cumhuriyet mi, Demokrasi mi? 2023 Seçimlerinde 'vatandaş bekası' için kime ve neye göre oy verilmeli?
x