Hüda-Par Genel Merkezinden yapılan duyuruya göre Yapıcıoğlu, "Kürd meselesine adil çözüm için şimdi tam zamanı" temasıyla yarın saat 10.00’da Diyarbakır Büyükşehir Öğretmen Evi’nde önemli bir çağrıda bulunacak. Yapıcıoğlu ayrıca gündemdeki meseleler hakkında da değerlendirmeler yapacak.
Kürd meselesinin Türkiye'nin bundan sonraki süreçte önünde bulunan en mühim mesele olduğu, bu anlamda doğru adımların atılması konusunda önemli bir çağrının yapılacağı basın toplantısında, Hüda Par’ın Kürd meselesine dair çözüm önerileri de kamuoyuna sunulacak.
Hüda-Par parti programında, Kürd sorununun çözümü için şu önerileri dile getiriyor:
-Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürdlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı; Türkler ve Kürdler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir.
- Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır. Yeterli talep olması halinde anadili farklı olan diğer vatandaşların da kendi dillerinde eğitim alabilmelerinin önü açılmalıdır.
- Zulüm ve ayrımcılık uygulamış olan tarihi şahsiyetlerin isimlerini taşıyan okul, kışla, cadde, sokak ve benzeri yerlerin isimleri derhal değiştirilmelidir.
- Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir.
- Başta Şeyh Said olmak üzere Kürdlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürd âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir. Said-i Nursi, Şeyh Said ve Seyyid Rıza gibi şahsiyetlerin mezar yerleri açıklanmalı, İstiklal Mahkemeleri ile ilgili arşivler derhal açılmalıdır.
- Vatandaşlığa kabul işlemlerinde başka ülke vatandaşı olan Kürdlere de Batı Trakya ve diğer bölgelerden gelen Türk kökenli kişilere sağlanan kolaylık ve ayrıcalıklar tanınmalıdır.
Hüda Par’ın bu önerilerin gerçekleşmesinden beklediği netice şudur:
Bir halkın devlet gücü ile diğerine uyguladığı baskı, inkâr ve asimilasyon politikalarının her iki halka da acı, kan ve gözyaşından başka bir şey getirmediği belirtilen öneride, "Bu adımlar her iki halk arasındaki kardeşliği tekrar pekiştirecek ve ülkenin her alanda kalkınabilmesi için büyük bir sinerji oluşturacaktır. Zaten tarih de göstermiştir ki bir halkın devlet gücü ile diğerine uyguladığı baskı, inkâr ve asimilasyon politikaları her iki halka da acı, kan ve gözyaşından başka bir şey getirmemiştir. Ancak birbirini kabul edip birbirinin varlığına saygı duyan halkların ortak irade ile oluşturdukları gönüllü birliktelikler ise her zaman maddi ve manevi refahı beraberinde getirmiştir. Bu ülkede yaşayan bütün halkların kardeşliğine samimiyetle inanan bizler, bu halkların saadet ve refahı için bu kardeşliği pekiştirecek yukarıdaki adımların acilen atılması gerektiğine inanıyoruz.