Akademisyen Cihan Günyel: PKK’nin silah bırakması ile Kürtler bölgesel güçlerle daha sağlıklı ilişkiler kuracak

Dr. Cihan Günyel, PKK’nin silah bırakması ile Kürtler bölgesel güçlerle daha sağlıklı ilişkiler kuracağını söyledi.

9 Temmuz 2025 - 13:52
 0
Akademisyen Cihan Günyel: PKK’nin silah bırakması ile Kürtler bölgesel güçlerle daha sağlıklı ilişkiler kuracak

Akademisyen Dr. Cihan Günyel, Türkiye’de başlayan yeni süreç, PKK’nin silah bırakması ve Öcalan’ın çağrısına ilişkin Rûdaw TV'den Rawin Sterk’e değerlendirmelerde bulundu.

PKK’nin silah bırakma kararı, Abdullah Öcalan’ın son açıklamaları ve bölgedeki siyasi dengeleri değerlendiren Günyel, sürecin tarihsel önemine dikkat çekti.

Dr. Günyel, PKK’nin kuruluş sürecinden günümüze kadar geçirdiği dönüşümü vurgulayarak, “Aslında İmralı'dan Öcalan'ın yaptığı açıklamalara baktığımızda, tarihsel olarak çok önemli bir açıklama ile karşı karşıyayız. Bu açıklama, hem bölge politikaları açısından hem de Türk siyasi hayatı açısından yeni bir dönemin başlangıcı olabilir,” dedi.

“Öcalan’ın çağrısıyla silah bırakma ve fesih sürecine girildi”

PKK’nin 1978-79 yıllarında Soğuk Savaş koşullarında ideolojik temelli bir örgüt olarak kurulduğunu hatırlatan Günyel, sürecin geldiği noktayı şu sözlerle değerlendirdi:

“Soğuk Savaş döneminde daha çok sol, Marksist bir çizgide kurulan bir yapıdan, Soğuk Savaş sonrasında Kürt ulus bilinciyle hareket eden bir yapıya evrildi. Bugün ise Öcalan’ın açıklamalarıyla birlikte PKK’nin silah bırakma ve fesih sürecine girdiğini görüyoruz. Bu sadece bir örgütsel değişim değil, bölgesel siyaseti de doğrudan etkileyen bir gelişmedir.”

 “Kürtler Türkiye’nin üçüncü büyük siyasi gücü”

Türkiye iç siyasetinde Kürtlerin artan rolüne de değinen Günyel, “Bugün geldiğimiz noktada HDP ve onun çizgisindeki siyasi partiler üzerinden baktığımızda, Kürtlerin Türkiye’de üçüncü büyük siyasi güç haline geldiğini görüyoruz. Öcalan’ın açıklamalarında en çok dikkat çeken noktalardan biri de, Kürt varlığının kabul edilmesine yapılan vurguydu” ifadelerini kullandı.

“Suriye ve Irak Kürtleri için de yeni kapılar açılabilir”

Günyel, açıklamasında Irak ve Suriye’deki Kürtlerin mevcut statüsüne ve Türkiye ile olan ilişkilere de değindi:

“Irak’ta Kürtler anayasal ve federal statüye kavuştu. Suriye’de ise YPG’nin omurgasını oluşturduğu SDG, Amerika ile müttefiklik ilişkisi kurdu. Ancak PKK ile organik bağları nedeniyle Türkiye'nin bu bölgelere yönelik meşru güvenlik kaygıları oldu. Bu durum zamanla Kürtler ile Türkiye arasında sorunlara neden oldu.”

Günyel’e göre, bu yeni süreç yalnızca Türkiye içindeki Kürtler için değil, Irak ve Suriye’deki Kürtler için de yeni bir açılım anlamına geliyor:

“Bu silah bırakma süreciyle birlikte güvenlik eksenli bakış yerini diplomatik ve siyasi ilişkilere bırakabilir. Özellikle Suriye’de, SDG ile ENKS arasında Mesut Barzani'nin arabuluculuğunda yürütülen görüşmeler çok kritik. Bu birliktelik, Türkiye ile ilişkilerin de güçlenmesine katkı sunabilir.”

“Barzani bu süreçte kilit rol oynuyor”

Kürdistan Bölgesi liderliğinin bu süreçte oynayacağı rolün önemine de değinen Dr. Cihan Günyel, “Bence Sayın Mesut Barzani’nin bu süreçte çok önemli bir rolü var ve daha da olacak. Hem Irak’taki hem Suriye’deki Kürtlerin Türkiye ile ilişkilerinde güven ortamının tesisi için Barzani gibi tecrübeli bir figür önemli bir denge unsuru olabilir” dedi.

“Kürtler, Batı’nın Orta Doğu’daki en güvenilir partneri”

Dr. Günyel, ABD ve Batılı devletlerin Orta Doğu’da en çok güvendikleri yerel ortakların Kürtler olduğuna da dikkat çekti:

“Irak ve Suriye’de Batılı güçlerin en çok güvendiği, iş birliği yaptığı yapıların başında Kürtler geliyor. Hem SDG ile olan ilişkiler hem de Irak Kürdistanı’ndaki statü bu güvenin göstergesi. Türkiye ile kurulacak sağlıklı ilişkiler, Kürtlerin bu uluslararası pozisyonunu daha da güçlendirebilir. Orta Doğu’da aslında iki tane ana sorun kalmıştı. Bunlardan biri Kürt sorunu, biri de Filistinlilerin sorunu. Kürt sorununda artık bölgesel aktörlerin de devreye girdiği süreçleri görüyoruz.

Suriye'de uluslararası koalisyon veya Amerika'nın ilişki geliştirdiği süreçlere baktığımızda, aynı Irak’ta olduğu gibi, şu gerçekliği de ortaya koymak gerekiyor: Ortadoğu’da Amerika'nın veya Batılı güçlerin – İngiltere, Fransa dahil – hem Irak’ta hem Suriye’de en fazla ilişki ve güven kurdukları kesim Kürtler oldu.”

“Türkiye’nin güvenliğinin artmasıyla Kürtlerle ilişkiler de güçlenebilir”

Türkiye açısından da terörün son bulmasının yeni bir başlangıç olabileceğini belirten Günyel sözlerini şöyle sürdürdü:

“Orta Doğu’da önemli bir güç Türkiye. Türkiye’nin terörün bitmesi sonrası karşı karşıya kalacağı yeni durum çok belirleyici olacak. Türkiye’nin 45 yıldır yaşadığı bir terör sorunu var. Bu gerçeklik bittiği an, hem Suriye’de hem Irak’ta, Türkiye gibi bölgesel ve küresel bir aktörle Kürtlerin daha sağlıklı ilişkiler geliştireceği yeni bir sürece girilebilir. Bu aynı zamanda Türkler ile Kürtler arasındaki bağın kuvvetlenmesine sebep olacaktır. Çok fazla ayrışmış ve birbirini ötekileştirmiş bir sosyolojik gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu güven duygusu, hem siyasi, diplomatik hem de ekonomik ilişkilerin gelişmesine kapı açacaktır. Bu konjonktür içerisinde hem Amerikalıların hem Batılıların da isteyeceği şey, terörün olmadığı, Kürtlerle Türklerin beraber iş birliği yaptığı bir sürecin gelişmesidir.”

“7 Ekim sonrası Orta Doğu yeniden şekilleniyor”

Son olarak bölgedeki yeni gelişmeleri de değerlendiren Günyel, 7 Ekim sonrası Orta Doğu’da dengelerin değiştiğine işaret etti:

“Lübnan’da Hizbullah zemin kaybediyor, Şam’da rejim değişti, İsrail-Filistin çatışması yeni bir evreye girdi. Suriye’de SDG hâlâ güçlü, Amerika sahada. Irak’ta ise Barzani liderliğinde dengeler sağlanmış durumda. Fakat İsrail ile İran arasındaki gerilim hem Irak hem Suriye’de istikrarsızlığı körüklüyor. PKK’nin silah bırakması bu istikrarsızlık alanlarını da bertaraf etme potansiyeline sahip.”