Bölge uzmanları, Zaho saldırısı sonrası ‘Iraklı Şiiler\'in Türkiye’ye karşı konsolide olacağını, İran\'ın avantajlı konuma geçtiğini ve Türkiye’nin Irak hükümeti ile ilişkilerinin olumsuz etkileneceğini söylediler.
Hamburg Üniversitesi misafir öğretim üyesi Dr. Arzu Yılmaz ve Al Sharq Stratejik Araştırmalar Uzman Yardımcısı, Erbil Selahaddin Üniversitesi öğretim üyesi Kamaran Palani, Zaho saldırısı sonrası Türkiye’nin Irak, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Iraklı Şiiler ve İran ile ilişkilerinin olumsuz etkileneceğine dikkat çekti. Yılmaz ve Palani, saldırı olayından sonra bölgedeki ilişkilerin nasıl şekilleneceğini değerlendirdi.
Bu saldırının, halihazırda sorunlu olan Türkiye-Iraklı Şiiler ilişkisini olumsuz yönde etkileyeceğini söyleyen Dr. Arzu Yılmaz, “Irak’a dış müdahaleler konusunda zaten mobilize olan Şii tabanın tepkileri bu saldırıyla birlikte öncelikle Türkiye‘ye yönelecektir. Kürdistan bölgesi sosyolojik anlamda Şii tabanın kopuk olduğu bir coğrafyaydı, tepkileri bugüne kadar Amerika ve İran odaklıydı. Şii politikacılar Türkiye’nin destek verdiği Sünni grup ve Kürtlerle ilişkilerinde ellerine geçen bu fırsatı politik bir manevra olarak kullanacaklardır. Bu bağlamda Türkiye’nin son seçim sonrası Bağdat’ta kurulacak hükümet kompozisyonuna nüfuz etme yeteneği azalacaktır” dedi.
Irak’ta askeri ve siyasi nüfuz savaşı yaşandığını söyleyen Yılmaz, Türkiye PKK gerekçesine dayanarak elinde bulundurduğu meşruiyeti büyük ölçüde kaybedecektir İran’ın görece avantajlı bir konuma geldiği söylenebilir” dedi.
Kamaran Palani ise, “Saldırı, öldürülenlerin Şii olması nedeniyle Şii nüfus arasında benzeri görülmemiş bir Türk karşıtlığı yarattı. Bu tür saldırılar, Başbakan’ın Şiiler içindeki başlıca rakipler de dahil olmak üzere Irak partileri ve liderleriyle yaptığı görüşmede gözlemlediğimiz gibi, giderek daha fazla ayrışan Şiiler için birleşme fırsatı sağlıyor. Türkiye ile ilişkilerinde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Saldırının Türkiye ile Irak Merkezi Hükümeti arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyeceğine dİkkat çeken Kamaran Palani : “Türk ürünlerini boykot çağrıları da dahil olmak üzere Türkiye’ye karşı bir kamuoyu öfkesi ve seferberliği var. İran yanlısı gruplar ve diğer Irak milliyetçisi Şiiler, Irak hükümeti içinde önemli bir güce sahip. Bu gruplar, BM’den Türkiye’yi ülke içindeki askerlerini geri çekmeye zorlamasını istemek de dahil olmak üzere Irak hükümetini Türkiye’ye karşı adımlar atmaya zorlayabilir. Genel olarak Türkiye, Şii milislerden, özellikle İran destekli milislerden daha fazla direnç ve baskıyla karşı karşıya kalabilir. Irak hükümeti de BM aracılığıyla Türkiye üzerinde yasal ve uluslararası bir baskı oluşturabilir. Fakat kısa vadede Türk askeri harekâtlarının aynı kalması kuvvetle muhtemel.” dedi.
Yılmaz ve Palani’nin “IKBY’nin bu olayı nasıl değerlendirdiğini düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği yanıtlar ise şöyle:
Dr. Arzu Yılmaz: Bu saldırılar nedeniyle Türkiye’nin bölgedeki askeri operasyonlarının hızını keseceğini varsayarsak, Kürdistan yönetiminin özellikle Kürtler arası ilişkiler ve tabanında Türkiye’yle iş birliği yapmasına bağlı olarak gelişen tepkiler ölçeğinde üzerindeki baskıyı öteleme fırsatı bulacağını söyleyebiliriz. Fakat bu durum nihayetinde İran’ın bölgedeki etkisini artırmasıyla sonuçlanırsa uzun vadede Kürdistan yönetiminin bunu kötünün kötüsü olarak değerlendireceğini söyleyebiliriz.
Kamaran Palani: Her ne kadar Ankara Sünni liderleri güçlendirmeye yönelik bir çıkar politikası izliyorsa da müttefikleri arasında sadece KDP sahada gerçek bir güce sahip. KDP liderliği de dahil olmak üzere Kürt liderliğindeki hayal kırıklığı seviyesi çok yüksek. Türk askeri operasyonları zaten KDP’yi zayıflatmış ve Bağdat’a karşı daha savunmasız hale getirmişti. Şimdi Erbil, Kürdistan sınırını ve topraklarını korumak için Bağdat’a çağrı yapıyor. Bu ilginç, çünkü Erbil’in sınırları ve toprakları üzerindeki kontrolü, fiili bağımsızlığının temel direği niteliğindeydi. Şimdi Bağdat’tan daha fazla rol oynamasını istiyor. Yani yetkilerinin bir kısmını Bağdat’taki merkezi hükümete veriyor. Ayrıca, Türkiye’nin aralıksız operasyonları da Kürt halkı arasında KDP’ye karşı kamuoyu öfkesini artırdı. KDP’nin meşruiyeti de bu tür saldırılardan etkileniyor.