Öcalan'ın PKK’nin fesih kongresine gönderdiği "Perspektif" başlıklı yazısı sızdırıldı: Bahçeli’den "devletin en yetkili sesi" diye bahsetti, örgüte "Beni anlamıyorsunuz" diye sitem etti.
Abdullah Öcalan'ın; silah bırakma ve kendisini feshetme kararı alan PKK'nin 12. kongresine gönderdiği yazı sızdırıldı. T24’ten Namık Durukan’ın aktardığına göre, Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği, 7 başlıktan oluşan talimatlarının yer aldığı yazının; örgütün Avrupa'da basılan Serxwebun dergisinde “Perspektif” başlığı altında yayımlandıktan kısa bir süre sonra geri çekildiği belirtildi. Yazının dergide yayımlanmak için hazırlandığı ancak yayımlanmadığı, bu aşamada sızdırıldığı da iddia edildi. Öcalan, söz konusu yazısında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM heyetine "Yeni bir dönem başlatmak istiyorum" dediğini aktardı. Öcalan, "İdamım için her şeyi yapan Türk" diye söz ettiği Bahçeli için "yeni süreçte devletin en yetkili sesi ve eli" sıfatlarını kullandı. Yeni süreci “barış denemesi” olarak gördüğünü ifade eden Öcalan, "bunu yeni bir başlangıca dönüştürme gereği olarak görüp anında yanıt verdiklerini" yazdı. Öcalan, "devlet denetiminde toplantılar yapıp sürecin programını hazırladıklarını" belirterek, benzer süreçlerin ileride İran, Irak ve Suriye'de de devreye girebileceğine dikkat çekti.
Ekim 2024'te MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Öcalan'ın örgütü lağvetmesi ve silah bıraktırmasına dönük çağrısıyla başlayan süreç PKK’nin yaptığı son kongrede silah bırakma ve kendini feshetme kararıyla önemli bir ivme kazandı. Kongreye Abdullah Öcalan’ın da video konferansla katıldığı iddiaları ortaya atılırken, Avrupa’da yayınlanan örgütün yayın organı 'Serxwebun' dergisinde Öcalan’ın kongreye gönderdiği yazısı yayımlandı.
“Perspektif” başlıklı yazının giriş bölümüne “Oturumumuz bir ön konferans gibi gözüküyor. Çalışmamıza şöyle bir başlık atmak istiyorum” diyerek başlayan Öcalan, giriş başlığının “Kürt varlığında ve sorunsallığında bir dönemin sonu, yeni dönemin eşiğinde olmak” olmasını istedi.
“Zorlu ve tarihi bir çalışma olacak”
Öcalan, kongreye yönelik sunumunda, tarih öncesinden günümüze yönelik belirlemeler, Kürt sorununun ortaya çıkışı ve sonrasına ait tespitler, örgütün yetersizlikleriyle niçin silah bırakmak gerektiğine yönelik soruları ortaya attı ve kendi açısından bunları yanıtladı. Sunumunun bazı bölümlerinde örgüte yönelik eleştiri dozunu artıran Öcalan, "yönetimin kendisini anlamadığından" yakındı.
Öcalan’ın örgütün kongresine gönderdiği yazısından önce çıkan bazı başlıklar şöyle:
“Bu çok zorlu ve tarihî bir çalışma olacak. Yeniden yapılanmaya doğru giderken sorunu farklı başlıklarda ele almaya ihtiyaç var. Bu başlıkların her biri derinlikli analizler gerektirir. Zaman alacaktır. Aceleye getirmemiz de doğru olmaz. Bununla birlikte ‘giriş’ ana metnin ruhunu verir. Ana başlıklarda bir kavrayış yaratmaya yeterli olur. Girişi bu formatla ele alacağız. Arkadaşlar da bu taslağa dayanarak kongre süreçlerini ele alabilirler. Çünkü çalışmanın tamamı bir ayı bulabilir. Bu da süreci geciktirebilir, sıkıntıya sokabilir.
Kürtlerde varlık bilinci ve farkındalık konusuyla başlamak istiyorum: Hani o meşhur Kürtler var mı yok mu? Varlarsa ne kadar var olabildiler? Ve daha da önemlisi varoluş ile özgürlük ne kadar iç içedir ve birbirlerini ne kadar olanaklı kılarlar yaklaşımları vardı. Bunun için daha yakın bir geçmişe bakış atalım.
"Önderlik gerçeği diyorsunuz anlamıyorsunuz"
Önderlik, karakteri itibarıyla çok az anlaşıldı. Anlaşılmıyor. Önderlik gerçeği diyorsunuz ama nedir bu gerçeklik, anlamıyorsunuz. Halk dağılmış, felç edilmiş, anlama gücü yok. Kadro donanımsız. Elli yıldır Kürtlerin şaşkınlığı Mesihçiliği bu gerçeklikle bağlıdır. PKK’de önderliksel gerçekleşme Kürt tarihinde bir dönüm noktasıdır. En az Kürt uyanışı diriliş devrimi kadar önemlidir. Apo gökten inen bir Mesih değil, emekle, toplumsal gerçekleşmeyle kendisini yaratan bir önderliktir. Kürt-Kürdistan tarihinde sosyalist önderliğin inşasıdır. Apo bir önderlik inşası bir kişi kültü inşası değil, kolektif önderlik inşasıdır.
"Artık yeter; 50 yıldır doğru anlaşılmayı bekliyorum!"
Önderliksel çıkış sürecinde Kürtlük dağılmış, geleneksel önderlik iflas etmiş, Kürt düşünceden düşürülmüştü. Böyle bir ortamda gelişmiş olmasına mucizevi anlamlar yüklenmiş olması anlaşılırdır. Fakat artık yeter! 50 yıldır doğru anlaşılmayı bekliyorum. Anlatıyorum, anlatıyorum sonra yine anlatıyorum. PKK’de önderlik gerçeğini anlamamak, PKK’yi anlamamak, özgür Kürt’ü, Kürdistan’ı anlamamak demektir. Gerilikte ısrar etmek demektir. Bunun için gelişmiyor, Önderleşemiyorsunuz. Sizi önderlik gerçeğinin bir parçası haline getirmek için 50 yıldır amansız bir emek ve mücadele içindeyim.
“Zorla vermeye çalışıyorum, almıyorsunuz, kendinizi dahi taşıyamıyorsunuz”
Önderlik gerçeğini doğru anlamadan, kendini gerçekliğe yatırmadan bırakın topluma öncülük etmeyi, kendiniz yürüyemezsiniz. Nitekim kendinizi dahi taşıyamıyorsunuz. Muazzam bir söylem ve eylem gücüm var. Bunları size sunuyorum, zorla vermeye çalışıyorum, yine almıyorsunuz. Kendinizi bir çözümsüzlük olarak dayatmakta ısrar ediyorsunuz. Neden? Bu önemli tabii çünkü ciddi bir iş. Şu anda Apo gerçeği hem bir süren durum olarak hem de an olarak tarihe damgasını vurmuş ve öyle gidiyor.
“Sıçrama yapmak, eşik atlamak gerekiyor”
Ve geldik işte PKK’deki açmaza. Ve buna bir çözüm bulmaya; yani bu fesih meselesine. Şu an hâlâ her an yaşadığım durum... Evet burada bir anın tekrarı var, yaratım değeri fazla yok, bir sıçrama yapmak gerekiyor. Bir eşik atlamak gerekiyor.
"Bahçeli, DEM heyetine bizzat 'Yeni bir dönem başlatmak istiyorum' diyor"
Tuhaftır, bizim tarafımızdan değil, bizzat benimle amansız her an idamım için her şeyi yapan bir Türk, dönemin Türk duyarlılığının partileşmiş hatta proto parti devletin en yetkili sesi ve eli olarak Devlet Bahçeli açtı bu yeni dönemi. Yani bizimle amansız savaş önderi olarak Bahçeli, DEM heyetine bunu bizzat söylüyor: Ben bütün ömrümü buna adamıştım ama şimdi yeni bir dönem başlatmak istiyorum. Bu da bana göre, bu Barış ve Demokratik Toplum çözümüne açık bir çağrı ifadesidir. Hem bir barış çağrısı hem tutarlı hem de demokratik çözüm içeriği olan bir barış çağrısı. Gelişmeler biraz bunu da gösteriyor.
“Son altı ayda bu seslendirildi, yanıtı gecikmeksizin verdik”
Ve buradan çıkartacağımız tek sonuç, “ancak savaşanlar barışabilir.” Yani ikincil üçüncü güçler değil de ara ara güçler müttefikler değil de bizzat savaşın sorumluluğunu taşıyanlar ancak barışın sorumluluğunu üstlenebilir. Çünkü barış en az savaş kadar ciddi bir olay. Ve böyle ciddi bir olayın sorumluluğunu da onun bir numaralı taşıyıcıları sahiplenebilir. Dolayısıyla gerçekçi, bu savaşı devlet yürütüyor. Bir barış denemesi olarak yeni bir başlangıca dönüştürme gereği duyuyorum. Bu seslendirildi son altı ayda. Biz de isabetli olarak bu elin havada boş bırakılmaması, bu sese karşı duyarsızlık gösterilmemesi gerektiğine kani olarak anında yanıt verdik. Ki bu savaşımın bir numaralı sorumlusu, yürütücüsü olarak sorumluluk duyduk ve yanıtı da gecikmeksizin verdik. Bu da kamuoyu ile paylaşılmıştır. İfadesi de şöyledir: Savaşanlar ancak barışı gerçekleştirir. Diğer muhatapların barışı gerçekleştirme gücü olmaz. İkincildir ya da yardımcıdır. Esas inisiyatif bu işin öncülüğünü yapanlardır.
“Devlet denetiminde programını hazırlıyoruz”
Böyle bir rotaya girdik. Bu da bana göre sağlıklı bir yöntemdir. Bu yöntem temelinde başlangıcı biraz daha boyutlandırdık ve devlet denetiminde bu toplantımızla programını hazırlıyoruz. Nasıl bir demokratik toplum, bunun yoğun çabası içindeyiz. Bu eşikten atlamak istiyoruz. Nedir bu, savaş ve ayrılıkçı çatışma sürecinden barış ve demokratik bütünleşme, Türkiye cumhuriyetiyle özellikle.
"Benzer süreçler devreye girecektir"
Diğer devletlerle ise Irak, İran, Suriye devletleri için de benzer süreçler devreye girecektir. Türkiye’nin inisiyatifinde olması da bana göre hem aklın gereği hem gerçekliğin iradesi oluyor. Öyle olması gerekiyor. Öyle oluyor. Dolayısıyla bu atılan adım oldukça ciddiye alınabilecek bir adım. Her ne kadar belli bir zorlanmaya uğrasa da doğru bir adıma benziyor.
Yeni dönem için 7 ana başlık
Atlanacak mı bu eşik? Tamamen yaratıcı çabalar bunu mümkün kılabilecek... Bu temelde yeni dönemi yedi ana başlık halinde sunmayı deniyorum. Bu yedi ana başlığı neden seçtim, nasıl seçtim? Tartışıyoruz.
"Demokratik toplum sosyalizmi"
Öcalan, mesajında, 7 başlık içerisinde tarihsel değerlendirmelerde bulundu; doğa, toplum, kadın, toplumsal cinsiyet gibi konulardaki görüşlerini aktardı.
Yazının son bölümünde şu mesajı verdi:
“Mücadele tarihimizin 52 yıl 1 ay 1 haftasının sonunda resmen tarihî bir dönemini geride bırakıyoruz. Daha somut bir anlamla ulus-devlet amaçlı sosyalizmden, demokratik toplum sosyalizmine tarihsel bir döneme başlangıç yapmak istiyoruz. Tıpkı her şeyin bir sonu ve başlangıcı olduğu gibi. Bir dönem dört ana nedenle geride bırakılmak durumundadır:
Demokratik konfederalizm
Öcalan, dergide dört sayfa tutan yazısının son paragrafında da şunları belirtti:
"(… ) Başarıya dair inancım ve umudum yüksektir. Bunun başarıya ulaşması sadece Kürt, Kürdistan için değil bölge için de önemli başarılara yol açacaktır. Burada ulaşılacak bir başarı; Suriye, İran ve Irak'a da yansıyacaktır. Türkiye Cumhuriyeti için de hem kendisini yenileme, demokrasiyle taçlanma hem de bölgede öncülük yapma şansı olacaktır.
Süreç karşıtlarının hiçbir değer ifade etmediğini belirtebilirim. Yenik düşeceklerdir. Fakat bunun aşılması da taraflara sorumluluk yükler. Bu sürecin bölgesel sonuçlarının yanısıra enternasyonal sonuçları da olacaktır.
Bölge konfederalizmi mutlak bir gereklilik olarak ön plana çıkıyor. İsrail-Filistin çatışması, mezhep çatışmaları, ulus devlet çelişkilerinin panzehiri demokratik konfederalizmdir.
Bu çözüm aynı zamanda yeni bir enternasyonali de gerektiriyor. Dostlarla, ertelemeden bir enternasyonal çalışması başlatmak doğru ve tarihî bir adım olacaktır."