İran'ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi, Erbil ile Bağdat arasındaki Şengal anlaşması konusunda önemli olanın Şengal halkının çıkarları olduğunu ifade etti ve Türk yetkililerin gerekirse Şengal’e operasyon yapacağı yönündeki açıklamaları hakkında ise, “Şengal’in Türkiye ile hiçbir ilişkisi yoktur ve bu bağlamda tehdit etme veya karar verme hakkı yoktur” yorumunda bulundu.
İran'ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi, Rudaw'ın sorularını yanıtladı.
Irak’ta Mustafa Kazımi hükümeti ile ilişkileriniz nasıl? Sayın Adil Abdulmehdi hükümeti ile olan ilişkilerinizle aynı sevyede olduğunu söyleyebilir miyiz?
Şöyle ifade edebilirim; Allah’a şükürler olsun ki Saddam rejiminin yıkılmasının ardından 2003’ten sonra Irak’ta kurulan bütün hükümetler İran’la yapıcı ve etkili ilişkiler geliştirdi. Bu en başından itibaren Sayın Adil Abdulmehdi hükümetine kadar ve sonrasında da devam etti. Sayın Mustafa Kazımi yeni hükümeti kurduktan sonra da bu ilişkiler devam etti. Şu anda İran İslam Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti farklı alanlarda iyi ilişkilere sahip. İki ülke arasındaki yardımlaşma, Sayın Kazımi ve hükümeti ile çok olumlu ve yapıcı ilişkilerimiz var. Özellikle de Sayın Mustafa Kazımi’nin Tahran ziyaretinden sonra yapılan müzakere ve anlaşmalardan sonra iyi ilişkiler devam etti. İfade ettiğim gibi Allah’a şükür Irak hükümeti ile ilişkilerimiz iyi düzeyde.
İki ülkenin sınırları konusunda İran İslam Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti arasında bir müzakere süreci var mı? Sınır konusunda iki ülke arasında her hangi bir anlaşmazlık var mı? Özellikle Saddam Hüseyin İran-Irak savaşı sırasında 1975 yılında sınır konusunda imzalanan anlaşmaya uymayacağını söylüyordu?
1975 yılında iki ülke arasında imzalanan Cezayir anlaşması Birleşmiş Milletlerce (BM) de tescil edilmiştir. Saddam döneminde savaş esnasında yapılan taarruzlar nedeniyle sınırda sorunlar yaşıyorduk. Iraklılar bizim sınırlarımız içine giriyorlardı aynı şekilde İran da Irak’ın bazı bölgelerine giriyordu. Bu nedenle sınırlarda bazı sorunlar yaşanıyordu. Halihazırda sınırları yeniden belirlenme gibi bir gündem yok. Esasen anlaşmanın yerine getirilmesi ve sınırlardaki durumun düzeltilmesidir. Bu konu da İran ve Irak’ın destekleriyle uygulanmıştır. Sınırların büyük bir kısmı belirlenmiş, sınır kapıları tespit edilmiş ve bu konu sonlandırılmıştır. Bir takım küçük hususlar var, bunun için de uluslararası sınırlara dönerek geçmiş yıllarda olduğu gibi tespit etmeliyiz. Yeni sınır belirlenmesi ve ya yeni bir anlaşma söz konusu değil. Mesele sadece geçmişte yapılan anlaşmanın uygulanmasıdır. Eğer ortada bir eksiklik var ise de bu eksiklik çözülmek üzeredir.
Irak’ın iç meselesiyle ilgili olarak, biliyorsunuz yeni yılın başlarında roketli saldırılarda bir azalama gözlemlendi ancak son günlerde yeniden artmaya başladı. Sizce bu saldırıların sebebi nedir?
Açıkça söylemek istiyorum. Irak’ta diplomatik merkezler veya herhangi bir ülkeye karşı yapılan saldırılardan yana değiliz. İran İslam Cumhuriyeti bu tür saldırılara karşıdır, reddettiğimiz gibi kınıyoruz da. Diplomatik merkezlerin güvenliği sağlanmalı ve saygı duyulmalıdır. Aralarında da ayrım yapılmamalıdır, ABD temsilciliği ya da başka bir ülkenin temsilciliği olabilir. Böyle saldırıları kabul etmemiz mümkün değildir. Maalesef biz de buna benzer hatta daha şiddetli saldırılara maruz kaldık. Bakınız İran’ın Basra Konsolosluğu, Necef’te, Kerbela’da ABD Büyükelçiliğinden daha kötüsü bize karşı yapıldı. Ateşe verdiler çok büyük zarar gördük. Bu konuda bizim açık ve ciddi bir tavrımız vardır. Hangi ülkenin diplomatik merkezi veya temsilciliği olursa olsun Irak’ta saldırıya uğramamalıdır.
Bazı siyasi taraflar söz konusu saldırıları reddetti. Siz de daha önce Irak’ın istikrarından yana olduğunuzu ifade ettiniz. Saldırıları düzenleyenlere bir mesaj vermek isteseniz mesajınız ne olurdu?
İran İslam Cumhuriyeti, Irak’ın tamamında istikrarın sağlanmasını arzu ediyor. Irak’ın güvenliğini zayıflatan, ihlal edenleri kabul etmez ve asla desteklemeyiz. Kaldı ki Iraklı güvenlik güçleriyle Kürdistan Bölgesi’nin güvenlik güçleri kendi güvenliklerini koruyabilir. İran İslam Cumhuriyeti için önemli olan husus Irak’ta bütün Iraklıların huzuru ve refahının sağlanmasıdır. Bütün taraflar da bu husuta yardımcı olmalıdır. Kuşkusuz İran İslam Cumhuriyeti bu tutumu destekliyor, Irak ve Kürdistan Bölgesi’nin tam manasıyla güvenliklerinin sağlanmasını arzu ediyor. Bu minvalde de gereken desteği sunmaya hazırdır.
Irak’ın talebi doğrultusunda NATO ülkedeki asker sayısını arttırdı. Irak’ta yabancı güçlerin varlığını istemeyen İran bu adımı nasıl değerlendiriyor?
Irak hükümeti ile NATO arasında bahsettiğiniz gibi güçlerin arttırılması konusunda bir anlaşma yaptına ilişkin herhangi bir bilgiye sahip değilim. Bu konuda doğru bilgiye sahip değilim. Ancak İslam Cumhuriyeti'nin bu konudaki tutumunu soracak olursanız, Irak ve bölgede, bölge dışından gelen güçlerin varlığına gerek olmadığına inanıyoruz. İran, bölgenin güvenliğini Irak, Ürdün, Katar, Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi ülkeler tarafından güvence altına alınması gerektiğine inanıyor. Bölge ülkeleri yeterli düzeyde güvenlik ve askeri güce sahip. Orduları, polisi ve güvenlik güçleri var. Kürdistan Bölgesi'nde de Allah'a şükür çok güçlü Peşmergeleri var. İslam Cumhuriyeti, bölgenin güvenliğinin bölge ülkeleri tarafından sağlanması gerektiğine inanmaktadır. Ya da kendi aralarında işbirliği sağlayarak bunu yapmalılar. NATO, Amerika veya başka bir ittifaktan her hangi bir yabancı gücün varlığına gerek yok, bu tutum İslam Cumhuriyeti’nin vizyonu ve bakış açısıdır. Bu tutumu defalarca vurguladık ve kamuoyuna açıkladık.
İkincisi, yabancı güçlerin yararlı olmalaktan ziyade daha fazla gerilime neden olduklarını düşünüyoruz. Bunların bölgede daha fazla endişeye ol açtığını görüyoruz. Bakınız, Irak'ta ABD veya diğer taraflara karşı yapılan saldırılar, onların ülkedeki varlığı bahane edilerek sorunların ortaya çıkmasına, güvenlik ihlalinin yaşanmasına neden oluyor. Bu yüzden İran'ın bu konudaki tutumu çok nettir ve tutumumuzu ifade ettik. Bölgedeki ülkelerin ne yaptıkları ve yapacakları kendilerine bağlıdır, ancak İran Irak'ta veya Irak dışında yabancı güçlerin varlığını kabul etmiyor ve hiçbir şekilde desteklemiyor.
Geçtiğimiz günlerde İran Yargı Erki Başkanı Irak’ı ziyaret etti. Siz bu ziyareti nasıl değerlendiriyorsunuz, Iraklı taraflarla her hangi bir anlaşmaya vardılar mı?
İran İslam Cumhuriyeti Yargı Erki Başkanı Reisi'nin ziyareti çok iyi ve başarılıydı. İran ile Irak arasında daha fazla hukuki ve adli işbirliğine zemin hazırladı. Bu ziyarette çeşitli alanlarda mutabakat anlaşmaları imzalandı. Örneğin, Şehit Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühandis'in şehitlik dosyasının takibi, tutukluların akıbeti, hukuki ve sınır meseleleri, ticaret, ekonomik, yasal ve adli konular. Bu ziyaretin Irak için olduğu kadar İslam Cumhuriyeti için de iyi ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Kürdistan Bölgesi'ndeki dostlarımızdan ve yetkililerden Reisi’nin Kürdistan’ı da ziyaret etmesi için bir davet aldık. Ancak Reisi’nin seyahat planlamasında sadece Bağdat'ı ziyaret edip geri dönmesi kararlaştırılmıştı. Bu nedenle Kürdistan Bölgesi'ndeki yetkililere belki bu sefer bu ziyaretin gerçekleşemeyeceğini söyledik. Sayın Reisi ve İran'dan diğer yetkililer fırsat olduğunda Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret edecekler.
İran İslam Cumhuriyeti’nin adli konularda Kürdistan Bölgesi ile bir sorunu var mı?
Kürdistan Bölgesi ile adli bir sorun yaşamıyoruz, aksine adli ve hukuki işbirliğine daha fazla önem verilmesi gerektiğine inanıyorum. Güçlenilmesine ve daha fazla desteğin verilmesine inanıyorum. Bölge’nin (Kürdistan Bölgesi) arzu ettiği alanlarda ve İslam Cumhuriyeti'nin ihtiyaç duyduğu bazı konularda. Bu nedenle Kürdistan Bölgesi ile ekonomik, siyasi ve kültürel alanlardaki çok iyi ilişkilerde olduğu gibi adli ve hukuki alanlarda da ilişkilerimizi geliştirebileceğimizi düşünüyorum.
Şengal anlaşması hakkında ne düşünüyorsunuz? İran anlaşmanın metni ve uygulanması konusunda her hangi bir mülahazası var mı? Anlaşmanın uygulanmasından yana mısınız?
Bence önemli olan Şengal halkıdır. Bölgenin güvenlik sağlanmalı, bölgenin hizmeti temin edilmelidir. Bölge halkı IŞİD'in yaptıkları ve istikrarsızlık nedeniyle çok fazla zarar ve eziyete maruz kaldı. İslam Cumhuriyeti, Şengal halkının ve o bölgenin çeşitli aşiretlerinin güven içinde yaşamasını istiyor. Şengal halkı, bölgedeki diğer halklar gibi İslam Cumhuriyeti tarafından takdir edilmektedir. Her olay, verilecek her karar ve her türlü işbirliği İslam Cumhuriyeti tarafından memnuniyetle karşılanmakta ve desteklenmektedir. Bu anlaşmaya gelince, bir takım farklılıkların olduğunu duyuyoruz. Bazı kesimler bunu kabul ediyor, bazı kesimler de karşı çıkıyor. Bu konuda farklı farklı görüşleri olanlar da var. İslam Cumhuriyeti'nin bu konudaki tutumu halka yardım edilmesidir. İran, oradaki insanlara değer veriyor ve Şengal halkının güvenliğinin sağlamasını arzu ediyor.
Şengal’de güvenlik ve refahtan yana olduğunuzu söylediniz. Şengal Anlaşması’nın uygulanmaması halinde Türkiye Şengal’e müdahale yapacağı tehdidinde bulunuyor. Türkiye’nin bu yaklaşımını nasıl yorumluyorsunuz?
Bakınız; Şengal meselesinin Türkiye ile nasıl bir ilişkisi var? Bu Irak'ın iç meselesidir ve Iraklılar bu sorunu tek başına çözmeli, bir sonuca varmalı ve kabul etmelidir. Bu meselenin bir kısmı Kürdistan Bölgesi’ni, bir kısmı Şengal’i bir kısmı da merkezi hükümeti ilgilendiriyor. Ancak Türkiye ile hiçbir ilişkisi yoktur ve bu bağlamda tehdit etme veya karar verme hakkı yoktur. Bu nedenle ister Türkiye'den ister başka bir taraftan gelen her türlü tehdidi reddediyoruz.
Kürdistan Bölgesi ve Irak’taki Türk güçlerinin sayısının artması konusunda herhangi endişeniz var mı?
Irak'a askeri bir müdahaleyi reddediyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri de Irak topraklarına karşı tehdit unsuru olmamalı ve işgal etmemelidir. Irak güçleri kendi güvenliklerini sağlamalı, Kürdistan Bölgesi güçleri kendi bölgelerinde güvenliği sağlamalı ve bölgenin güvenliği temin edilmelidir. Türkiye'nin veya başka hiçbir ülkenin Irak'a askeri müdahalede bulunmasını, orada askeri varlığını ilerletmesini doğru bulmuyoruz. Daha önceki soruda da ifade ettim. Bu durumda Türklerin uluslararası sınır hatlarına geri çekilip orada konuşlanması gerektiğine ve Irak'ın güvenliğinin bizzat Iraklılar tarafından sağlanması gerektiğine inanıyoruz.
Sayın Büyükelçi Erbil-Tahran ilişkilerinde bir durgunluk hissediliyor. Herkes neden iki taraf arasındaki bu soğukluğu hissediyor?
Her hangi bir soğukluk söz konusu değil. Bölge (Kürdistan Bölgesi) ile çok iyi ve sıcak ilişkilerimiz devam ediyor. İlişkilerin soğuk olduğunu neden ifade ettiniz bilmiyorum. Bu konuda herhangi bir şey mi gördünüz? Kürdistan Bölgesi ile çeşitli alanlarda çok iyi ilişkilerimiz var. Biz dostuz, komşuyuz ve iyi ilişkilerimiz var. Dolaysıyla sorunuzu bu şekilde sorarsanız daha isabetli olur. Yada ilişkileri nasıl güçlendirebilrsinin, bunun için ne yapabilirsiniz şeklinde sorulmasının tercih edilmesi daha da anlamlı olur. Çünkü ilişkiler görecelidir, iyi ve daha da iyi olabilir. Bölge ile aramızda pek çok fırsat olduğunu düşünüyorum. İran İslam Cumhuriyeti ile Kürdistan Bölgesi arasında ilişkileri derinleştirmek ve güçlendirmek için birçok fırsat var. Biz de hazırız. Kürdistan Bölgesi'ndeki dostlarımız, Kürdistan Bölgesi'nin seçkin liderleri her zaman bu girişimleri memnuniyetle karşıladılar ve desteklediler. Kürdistan Bölgesi ile aramızda herhangi bir sorun görmüyorum.
Geçtiğimiz yılın başlarında İran, Uluslararası Koalisyon güçlerinin Erbil’deki askeri üssüne füze saldırısı düzenlemişti. Daha sonra Heşdi Şabi grupları iki saldırı daha gerçekleştirdiler, sonuncusu 15 Şubat’ta cereyan etmişti. Erbil’den istediğiniz belli bir talep var mı?
General Kasım Süleymani’nin şehadeti meselesinin gündemde olduğu ve Amerikalıların bu terör eylemini işledikleri bir dönemde İslam Cumhuriyeti’nin buna bir karşılık vermesi gerekiyordu. Söz konusu olay Irak topraklarında meydana gelmişti. Amerikalıların İran'ı tehdit etmesi ve bize karşı bir operasyon düzenlemesi durumunda kendilerine cevap vereceğimizi daha önce söylemiştik. Bu nedenle İslam Cumhuriyeti’nin bu yanıtı, Erbil'e, Bağdat'a veya başka herhangi bir yere karşı değil, Amerikalılara karşıydı. İkincisi; onlan bitenleri onlar başlattı. Sevgili şehit liderimize suikast düzenlediler. Bu yüzden İran'ın yaptıkları Amerika'nın terör eylemine bir cevaptı.
Erbil'e gelince, Kürdistan Bölgesi bizim dostumuz ve biz Kürdistan Bölgesi’ne saygı duyuyoruz. İran İslam Cumhuriyeti Erbil veya Kürdistan Bölgesi'ne karşı tehdit unsuru olmadığı gibi İran’dan yana herhangi bir saldırı da söz konusu değildir. Dostluk ve kardeşlik elimiz her zaman Kürdistan Bölgesi'ndeki dostlarımızın inisiyatifinde olmuştur. İran ile bölge arasında herhangi bir sorun olmadığını yeniliyorum. Heşdi Şabi konusuna gelince, aslında bir tehdit, saldırı veya sorunun varlığına dair bahsettiğiniz konu hakkında hiçbir bilgi sahibi değilim. Ancak İran’ın, Erbil'e yapılacak herhangi bir saldırıya kessin bir şekilde karşı durduğunu ifade etmek istiyorum. Bu ülkede bulunan diplomatik merkezlere yönelik yapılan saldırılara şiddetle karşıyız ve reddediyoruz. Son zamanlarda yaşanan saldırıya ilişkin de Dışişleri Bakanlığı Sözcümüz açık bir şekilde İran’ın tavrını ortaya koydu. Bu tür olayların kargaşa yaratma girişimi olduğunu düşünüyoruz. Erbil’e yapılan bu saldırıyı kınıyor ve reddediyoruz. Orada güvenliğin her daim sağlanması gerektiğine inanıyor, Kürdistan Bölgesi hükümeti ve önderlerini takdir ediyoruz. Bölge hükümetini zayıflatan, kargaşa ortamına sürükleyen ve huzursuzluk çıkaran her adımın karşısındayız. Erbil veya bölgenin diğer yerleri olsun. Süleymaniye, Halepçe veya başka bölgeler olsun. Söz konusu bölgeler güvende olmalı, İran İslam Cumhuriyeti bölgede güvenliğin sağlanması için kendilerine destek olacaktır.
IŞİD saldırıları sırasında sizin Kasım Süleymani ile birlikte olduğunuz söyleniyor. Operasyonlara katıldığınız ve 45 gün boyunca Kürdistan’da kaldığınız ifade ediliyor. Kürdistan Bölgesi’ne yardım edilmesi konusunda İslam Cumhuriyeti’nde kimler karar verdi?
IŞİD saldırıya geçip Kürdistan Bölgesi’ne karşı tehdit olmaya başladı ve birkaç bölgeyi kontrol etti. İslam Cumhuriyeti bölgeyle birlikte, IŞİD’in yok edilmesi için mücadele etti, bölge ile birlikte destek verdi. Ancak bir şeyi burada vurgulamak gerekiyor; hem benim, hem de İslam Cumhuriyeti’nin görüşü bu; kahraman Peşmergeler, şehit Peşmergeler ve liderleri IŞİD’i yok etmekte önemli bir rol gördüler. İran İslam Cumhuriyeti destek verdi. Kürdistan Bölgesi binlerce şehit verdi. Biz IŞİD’e karşı verilen mücadeleyi, Kürdistan Bölgesi’nin şehitlerini, Peşmergelerin rolünü tarih boyunca unutmayız. Evet ben ve birkaç kişi saygıdeğer lider Şehit Süleymani’nin yanındaydık ve kendisine danışmanlık yapıp destek vermiştik. Aynı zamanda Sayın Barzani, Sayın Mesud Barzani ve diğer yetkililer bu destekler karşısında teşekkürlerini illetiler. Biz de bundan hoşnutsuz.
Sayın Büyükelçi, İran yardım etmemiş olsaydı Erbil’in IŞİD tarafından kontrol edileceğini düşünüyor musunuz?
Krizler dolu bir süreçti, dostlarımız, Kürdistan Bölgesi’nin saygıdeğer önderleri IŞİD’in Kürdistan Bölgesi’nin büyük bir kısmını ele geçireceğinden oldukça endişeliydi. Durum oldukça karmaşıktı. IŞİD’in saldırıları da giderek artmıştı. Bana göre endişelerinde haklılardı ve doğaldı. Ancak Allah’a şükürler olsun ki Peşmerge güçleriyle cesur komutanları sayesinde bu endişeler giderildi. Yani Bölge yönetimi durumu kontrol etmeyi başardı. IŞİD’in geçişlerini durdurdu. Mahmur, Gwer ve bazı bölgeleri de hızlı bir plan ve operasyonla Allah’a şükür kurtardı. Gerçekten Peşmerge Güçleri cesurca mücadele ettiler. IŞİD savaşında tecrübe sahibi olan İran, hem Suriye'de hem de daha öncesinde. Ayrıca sevgili şehidimiz Süleymani’nin ve İslami Cumhuriyetin dostlarının bölgedeki saygıdeğerlere bu kriz atlatmasında yardımcı oldu. Allah'a hamd olsun, endişeler giderildi ve bölge büyük kayıplar yaşamadı. Erbil’in ve diğer bölgelerin güvenliği yeniden sağlandı. İşgal edilen bölgeler geri alındı ve bölgeye güvenliğin geri döndüğünü gördük. IŞİD ise orada durduruldu ve Kürdistan Bölgesi'nin batısındaki bölgelere çekilmek zorunda kaldı.
IŞİD savaşında verdiğiniz destek sırasında kaç danışman görevliydi?
Sayın Barzani ile gerçekleştirdiğimiz görüşmemizin ardından bir dizi uçuşla destek güç, gereken teçhizat ve askeri malzemeleri Erbil havalimanına ulaştırmayı başardık ve orada danışmanlarımız ve destek güçlerimiz Peşmerge Güçleri ile bir araya gelerek etkin çalışmalar yürütmeye başladılar.
Kürdistan Bölgesi Dış ilişkiler Ofisi IŞİD’in Erbil’e saldırmasını konu alan İran’da yayınlanan iki film hakkında resmi bir mektubu Erbil Konsolosluğuna göndererek şikâyetlerini dile getirmişlerdi. Kürdistan Bölgesi bu tür girişimleri Peşmerge’nin onurunu zedelemek ve Kürt liderlerine saygısızlık olarak görüyor. Bu şikayet içerikli mektuba resmi bir yanıt verdiniz mi?
Evet, söz konusu filmi kim yapmış ise bunun çok kötü eser olduğunu söyleyebilirim. Demek ki ne Sayın Barzani'yi ne de Sayın Süleymani'yi tanıyorlar. Sayın Süleymani'nin medresesi bir tevazu, hizmet ve yardım medresesiydi. Diğer yandan Sayın Barzani ve kahraman Peşmergeler tarih boyunca mücadele etmiş, zorluklara göğüs germiş, bu nedenle yapılan bu filmin çok kötü bir film olduğuna inanıyoruz. Ben de bunun o kadar önemli olmadığını düşünüyorum, bu kadar tekrar edilmemesi veya büyütülmemesi gerekiyor. İslam Cumhuriyeti’nin net bir duruşu var ve resmi olarak bu filmi reddediyoruz. Sadece, Sayın Mesud Barzani’den dolayı değil aynı zamanda büyük Şehit Süleymani’nin de şahsiyetini ortaya koymuyor. Biz her iki taraftan da bu konudan rahatsızız. İran İslam Cumhuriyeti’nin Sayın Barzani, Peşmergeler ve tüm bölge yetkilileri hakkındaki tutumu oldukça açıktır.
Allah rahmet eylesin Dr. Roj hatırlıyorum, Sayın Barzani, kendisini Kürdistan Bölgesi'ndeki savaş cephelerini koordine etmesi için o toplantıda görevlendirmişti. Yaşadıkları zorluklara tanık olmuştuk, işi yapan onlardı, biz de küçük bir grup olarak onların yanındaydık ve çok memnunuz. Filmin herhangi bir kesime hakaret etmesine gelince, kesinlikle reddettiğimiz bir olaydır.
Size bir şey söyleyeyim, o filmi izlediğimde en az Kürdistan Bölgesi yetkilileri kadar üzüldüm, bu nedir bunu kim yaptı dedim? İkincisi, Süleymani önemli bir adamdı, kahraman bir liderdi ama hiçbir zaman Sayın Barzani'nin karşısında, Kürdistan Bölgesi'ne, basit bir Peşmergeye ve bir savaşçıya karşı saygısını yitirmedi hep tevazu gösterirdi. Kısaca bu tutum şerefli şehidimiz Süleymani'nin medresesiydi. Filmin çok kötü bir şekilde hazırlandığını ve bunu yapanların büyük bir hata yaptığını düşünüyorum. Ben İslam Cumhuriyeti'nin Büyükelçisi olarak Kürdistan halkını, Kürdistan liderlerini çok iyi tanıyorum ve kendilerine saygı duyuyorum. Film konusuna gelince bu konu daha fazla devam etmemeli. İslam Cumhuriyeti'nin tutumu çok açık ve çok nettir. Çok açık ve Sayın Barzani, Sayın Mesut Barzani ve diğer beyler, Başbakan, Bölge Başkanı'nın kişiliğine saygı gösterilerek temsil edilmektedir. O da Sayın Barzani’nin saygınlığını teslim etmektir. Sayın Mesud Barzani ve diğer saygıdeğer beyefendiler Kürdistan Bölgesi Başkanı Sayın Neçirvan Barzani ve Kürdistan Bölgesi Başbakanı ve diğer tüm yetkililer. Bunlar bizim en yakın dostlarımız ve İran tarafından takdir ediliyorlar.
Bizim çok iyi ilişkilerimiz var ve birbirimizin tarihini inkar edemeyiz. Bu yüzden bu filmin prodüksiyonu ve yapımcıları kendi bakış açılarından yola çıkarak Şehit Süleymani ölüm yol dönümünde güya bir onur göstergesi olarak filmi hazırlamışlar ancak İran İslam Cumhuriyeti nezdinde bu film büyük şehit Süleymani’yi onurlandırmadığı gibi büyük bir hata olarak Kürdistan Bölgesi’ndeki dostlarımızın rahatsız olmasına yol açarak talihsiz bir eylem oldu. Biz kendilerine hak veriyoruz, onlara İran İslam Cumhuriyeti olarak bizlerin sizden daha çok üzüldüğümüzü söylemek istiyorum.
İran'ın tutumu, Kürdistan Bölgesi'ne saygı göstermektir. Allah korusun aşağılama gibi bir tavır değildir. IŞİD'e karşı yürütülen savaşta Kürdistan Bölgesi'nin verdiği şehitleri unutmak mümkün değil. Peşmerge liderlerinin üstlendikleri rolleri nasıl unutabiliriz ki? Şahsım, şehit Süleyman ve yoldaşlarımız onların yanındaydık. Onlar ana rolü üstlenenlerdiler ve hiç şüphe yok ki Kürdistan'ın onurlu halkı, Kürdistan liderliği, Kürdistan yetkilileri ve Sayın Barzani şüphesiz o filmde gösterilenden çok farklı. Buradan tüm değerli Kürdistan Bölgesi halkını, tüm liderleri ve başta Sayın Barzani selamlıyoruz. İnşallah, siz ve biz birlikte yan yana kalmaya devam edeceğiz. Bu film ve Allah korusun bazılarının hataları, İran ile Kürdistan Bölgesi arasında ilişkilerin bozulmasına neden olmaz.
Şiiler ile Kürdistan Bölgesi’ndeki Kürt tarafları arasında soğuk bir iletişim hissediliyor. Ayetullah Muhammed Bakır Hekim’in ölüm yıl dönümünde Sayın Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani Irak’taki siyasi süreç ve devletin anayasa temelinde yönetilmesi için diyalog çağırısında bulundu. Siz bu çağırıya destek veriyor musunuz?
Kürdistan Bölgesi ile Irak'taki Şiiler arasındaki her türlü işbirliğinin yapıcı bir rolü olabileceğine inanıyorum. İran İslam Cumhuriyeti olarak bizler, Kürdistan Bölgesi ile Irak'taki dostlarımız arasında iç ve bölgesel meseleler, yaklaşan seçimler, hükümet kurma çalışmaları ve diğer her türlü konuda fikir birliği ve işbirliğinden memnunuz ve destek veriyoruz. Onların iç meselelerine karışmadan memnuniyetimizi dile getiriyoruz. İran kendilerinden dostane ilişkiler ve kardeşlik istiyor. Sayın Neçirvan Barzani'nin bu konudaki çağrısı, Kürtler ve Şiiler arasındaki ilişkilerin, özellikle Sayın Hakim hareketinin pekişmesi için önemli bir adım olabilir.
Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında yapılan müzakerelerde olumlu bir rol üstlendiğinizi söyleyebilir misiniz?
Bunu kesinlikle memnuniyetle karşılıyoruz ve mutluyuz. Çünkü Sayın Hakim ile iyi ilişkilerimiz var ve Sayın Neçirvan Barzani ile de iyi ilişkilerimiz var. Bu ilişkiler bugün ya da dün kurulan ilişkiler değil, uzun soluklu ilişkiler diyebilirm. Muhalefet cephesindeyken ve Saddam Hüseyin günlerinden beri kurulan tarihi ilişkilerden bahsediyoruz. İran her zaman muhalefet partilerine destek olmuştur. Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Sayın Hakim’in hareketi muhalefet cephesindeyken iyi işbirliği olan iki partiydi. İslam Cumhuriyeti de bunu destekleyerek tarafları teşvik ediyordu. Söz konusu ilişki bugün de devam ediyor.
Sayın Büyükelçi Irak’taki mevcut siyasi durum ile yapılacak seçime kadar olan süreç hakkında görüşünüz merak ediyoruz, siyasi kesimlere mesajınız nedir?
Önümüzdeki süreçte Irak’ta yapılacak seçimler daha önce yapılmış seçimler kadar çok önemli. Neden? Çünkü seçimler, halkın katılımını ve halkın Irak Parlamentosunun üyelerini belirlemesini, ardından yeni Irak hükümetinin kurulmasında ve sorunların çözülmesindeki rolünü temsil ediyor. Seçimler, demokrasinin ve halkın gücünün tezahürlerinden biridir. İran İslam Cumhuriyeti Irak seçimlerini memnuniyetle karşılıyor ve halkın sesine ve bu seçimlerin sonuçlarına saygı duyuyor. Parlamentonun ve hükümetin oluşmasıyla sonuçlanan seçimlerin sonucu ne olursa olsun saygı duyar ve destekleriz. İnşallah başarılı ve şeffaf bir seçim olacaktır umuyoruz. Bildiğim kadarıyla Iraklı yetkililer, ‘Seçim Komisyonu’ ve diğer kurumların Irak'ta başarılı seçimler planlamakla meşgul. İran İslam Cumhuriyeti Irak seçimlerine takdirle bakıyor ve bu seçimlerin iyi bir şekilde yapılmasını yeni bir hükümet ve yeni bir parlamento kurumasına vesile olmasını umuyoruz.