Ruşen Çakır, Kürt sorununun varlığını kabul etmenin zorunlu olduğunu belirtti. Çakır, Felat Cemiloğlu’nun yaşadığı ve gazeteci Celal Başlangıç’ın haberleştirdiği işkenceleri anlatarak ayrımcılığa dikkat çekti.
Ruşen Çakır, son yayınında Kürt sorununun varlığını vurguladı. Çakır, sorunun olmadığını iddia edenlere tepki gösterdi, “Ne zaman Kürt sorunu dillendirilse hemen birileri ‘nedir bu Kürt sorunu’ diye bayrak kaldırır” dedi.
Çakır, Kürtlerin Türkiye’de ciddi sorun yaşadığını belirtti, “Kimliklerini tanınmaması sorunu var. Kürt oldukları için ayrımcılığa maruz kalmaları sorunu var. Kültürlerini geliştirmelerine, dillerini geliştirmelerine izin verilmemesi sorunu var” diye konuştu.
“Kürt müziği yayınına büyük ilgi geldi”
Çakır, cumartesi günü Kürt müziğinin önde gelen isimlerinden Brader ile yaptığı yayına değindi. Yayına gelen tepkileri anlatan Çakır, şunları söyledi: “O yayına gelen yorumların yüzde 99’u Kürtlerdendi ve çok duygulanmışlar.”
Bu durumu Kürt sorununun kanıtı olarak gören Çakır, “Küçücük bir hareketten bile insanlar büyük bir mutluluğa ulaşıyor” dedi. Normalde bu sanatçıların televizyonda görülmesi gerektiğini belirten Çakır, “Kürtçe parçalarını icra etmesi gerekirdi. Ama böyle bir ülkede yaşamıyoruz” diye ekledi.
“55 yaşında tek ayak üzerinde durduruldu”
Çakır, 2003 yılında vefat eden Felat Cemiloğlu’nun 1982’deki anılarını aktardı. Cemiloğlu’nun Hasan Cemal’e anlattıklarını paylaşan Çakır şu sözleri kaydetti:
“55 yaşında Diyarbakır askeri cezaevinde tek ayak üstünde, duvar dibinde duruyorum, ceza.”
Cemiloğlu’nun yaşadıklarını anlatan Çakır şöyle devam etti:
“Bir süre sonra yoruluyorum. Ayağım düşüyor yere, tutamıyorum. Emre itaatsizlik cezası. Duvarın dibinde kanalizasyonun kapağını kaldırdılar. Bir avuç dışkı alıp ağzıma attım.”
“8 ay kaldım, 18 kilo verdim”
Cemiloğlu’nun cezaevindeki durumunu anlatan Çakır şunları aktardı:
“Sonra ağzımda pislik hazır ola geçtim öyle duruyorum. Kıpırdamak yok, temizlemek yok, yere tükürmek yok. 8 ay yattım Diyarbakır Askeri Cezaevi 33 No’lu koğuşta. 8 ayda 18 kilo verdim. İğne iplik kaldım. 55 yaşındaydım. Genç olsam dağa çıkardım.”
“Cizre’de köylülere dışkı yedirildi”
Çakır, meslektaşı Celal Başlangıç’ın ortaya çıkardığı olayı anlattı, “14-15 Ocak 1989 gece saat 02.00’de Cizre’ye bağlı Yeşilyurt köyünde güvenlik görevlileri geliyorlar” dedi.
Olayın detaylarını aktaran Çakır şunları söyledi: “Köyden üç kişinin kaçtığını söylüyorlar. Tüm köylüleri, kadın-erkek bir araya topluyorlar. Evler aranıyor, hiçbir şey bulunamıyor.”
“Muhtara PKK muhtarısın dediler”
Güvenlik görevlilerinin köylülere tepkisini anlatan Çakır şu sözleri kaydetti: “Siz PKK’yı besliyorsunuz, düşmansınız, bu köyü yıkacağız diye küfürler ediliyor. ‘Devletin değil PKK’nın muhtarısın’ diyorlar muhtara.”
Köylülere uygulanan işkenceyi anlatan Çakır devam etti: “Yere yatırılan köylülerin sırtını karda kışta saatlerce güvenlik güçleri geziyor, dayak atılıyor.”
“İnsan pisliği zorla ağızlarına verildi”
Çakır sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çevreden insan pisliği toplatılarak muhtarın amcası Kamil Müştak’a zorla tek tek yaşlı genç demeden pislik ağızlarına verilmiştir.”
Olayın devamını anlatan Çakır ekledi: “Daha sonra bu insan pisliği Kamil Müştak’ın oğlu olan Bahattin Müştak’a zorla babasının ağzına verdirilmiştir. Kamil Müştak yaralanmıştır.”
“Kürtlere işkencenin başka türü yapıldı”
Çakır, yaşanan olayların sembolik anlamına dikkat çekti, “Dışkı yedirmenin sembolik anlamına kafa yormanızı rica ediyorum. Bunu nedense Kürtlere düşünüp bulmuşlar” dedi.
Genel değerlendirmesini yapan Çakır şunları söyledi: “Türkiye’de Kürt sorunu var. Kürtler sırf Kürt oldukları için ayrımcılığa maruz kaldılar. Herkes işkence gördüyse, Kürtlere işkencenin başka türlüsü ayrıca yapıldı.”
Son olarak Çakır, “Bunları kabul etmemiz lazım. Bunları kabul etmemiz için de Kürt olmamız kesinlikle gerekmiyor” diye konuştu.