Türkiye’nin Kürtlere odaklı geliştirdiği harekat Amerikan tarafında ciddi rahatsızlık yarattı.
Fehim Taştekin Ahval'in Gidişat programında Suriye’deki son gelişmeleri, S-400 krizinin Suriye’deki gelişmelere etkisini ve Rusya’nın Kürt kartı konusundaki değerlendirmelerini aktardı:
Taştekin'in önemli tespitleri ile ilgili konuşmasından derlenen satır başları:
“El Bab’da kimliği belirsiz hava saldırısı iki açıdan önemli: Operasyon Türkiye’nin kontrol ettiği bölgede gerçekleşiyor ve Türkiye’nin desteklediği örgütlerden biri hedef alınıyor. Hem ABD hem Rusya’nın düzenleme ihtimali mevcut. Operasyon Rusya’dan geldiyse orada Fırat’ın doğusunda işleri zora sokan Türkiye’ye Fırat’ın batısında ev ödevlerini hatırlatan bir Rus aklı aramak lazım.
ABD’den geldiyse mesajın muhatabı bir yanıyla Rusya bir yanıyla Türkiye’dir. Türkiye’nin Kürtlere odaklı geliştirdiği harekat Amerikan tarafında ciddi rahatsızlık yarattı. IŞİD lideri Ebu Bekir el Bağdadi’ye yönelik operasyonda izlenen yol ile Türkiye’yi açığa düşürdüler. Aynısı IŞİD sözcüsünün Cerablus’ta öldürüldüğü operasyonda tekrarlardı.
ABD Türkiye’nin kontrolü altındaki bölgelerdeki El Kaide ve IŞİD realitesine açığa vurarak Ankara’yı köşeye sıkıştırmış oldu. Bu tür operasyonlar Rusya’ya da sen nüfus hattı olarak görülen Fırat’ın doğusuna geçersen ben de Fırat’ın batısında operasyonel kapasite ve yeteneklerimi artırırım mesajı içeriyor. Amerika’nın Suriye krizinin başından beri izlediği stratejiye uyumlu bir tutum. Amerikalılar Rusların işini kolaylaştırmak istemiyor.
Kürtlerin yüzünü ABD’ye dönmesi Ruslarda öfke nedeni
Kürtlerin yeniden ABD’ye dönmesi Rusya’nın hesaplarını bozdu. Türkiye’nin müdahale baskısını fırsata çevirerek Kürtleri Şam’la masaya oturtan Rusya askeri alanda sağlanan kısmi uzlaşıyla bu türbülansın en büyük kazananı oldu ama devamını getiremedi. Devamında Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Suriye entegrasyonu vardı.
Şam’ın garantörler içermeyen yaklaşımı Kürtleri yeniden Amerikan askeri varlığına umut bağlayan bir duruma itti. Rusya dengeyi yeniden bozmak için Türkiye’nin ateşkes hattının dışında baskısını sürdürmesine göz yumuyor olabilir. Suriye Milli Ordusu dedikleri Türkiye güdümlü güçlerin Ayn İsa ve Tel Temir taraflarındaki saldırıları karşısında Rusların ‘hareketsiz’ kalmasını biraz bununla bağlantılı olabilir.”
Pence’in Kürtlere jesti basit bir halkla ilişkiler hamlesi
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Erbil ziyareti “Kürtleri yalnız bırakmadık” mesajı vermeye dönük bir halkla ilişkiler hamlesi. Fakat bu gösteri, Kürtlerin hem Güney Kürdistan’da hem Rojava’da yüzüstü bırakıldığı gerçeğini etkilemiyor. Bu ziyaretin Kürtler namına Irak ya da Suriye’de durumu değiştireceğini söylemek zor. Eğer ziyaret İran’ın Irak’taki nüfuzunu geriletme stratejisinin bir parçası olarak görülüyorsa bunun da ters teptiğini ve istenilen sonucu vermediğini söyleyebiliriz.
Pence Bağdat’a gitmedi, sadece Ayn el Esad Üssü’nde Amerikalı askerlerle buluştu. Iraklı liderler de onunla görüşmek için üsse gitmedi. Bunu kabaca egemenliğin ihlali olarak görüyorlar. Üstelik Irak’ta odak İran olsa da ulusal kimliğe ve egemenliğe sahip çıkma konusunda sokaklara yansıyan bir hassasiyet büyüyor. Bu ziyaretin Iraklıları olumlu yönde etkilemesi mümkün değil. Üstelik sokaktaki göstericilerin gitmesini istediği Başbakan Adil Abdülmehdi hükümeti bu arada Kürtlerle bütçe paylaşımıyla ilgili mutabakat sağladı. Yani Kürtler iktidarın sacayağı olma pozisyonundalar ve Pence ile bu durum değişmedi.
Amerikalıların S-400 tepkisi Suriye’ye de yansıyabilir
Erdoğan’ın Washington ziyaretinde yaptırımların geçici de olsa savuşturulmasının ardından S-400’lerin test edilmesi kuşkusuz kaşların kalkmasına neden olmuştur. Amerikan kurulu düzenindeki yerleşik Rus hassasiyetinin boyutlarını dikkate aldığımızda Trump’ın Türkiye’ye yönelik kişisel garantörlüğünün sınırlı ve geçici olduğunu söyleyebiliriz.
Amerikalılar Washington’da Erdoğan’a çark etmesi için bir manevra alanı bıraktılar. Rusya’yı ABD ile; ABD’yi Rusya ile dengeleme stratejisi şimdiye kadar durumu idare etti. Sanırım Erdoğan hala manevra alanının olduğu hesabıyla risk almaya devam ediyor. Ancak sistemin çalıştırılmasının öngörüldüğü nisana doğru durum farklı bir ciddiyet kazanacaktır.
Amerikalıların Türkiye gibi bir müttefiki daha fazla Rusya’ya itmeme yaklaşımına göre işleyen havuç-sopa stratejisindeki denklem bozulabilir. Bu arada Amerikalılar savunma alanında Türk-Rus yakınlaşmasına Suriye’de de her iki tarafın işini zorlaştıracak hamlelerle yanıt verebilir. ABD Kürt kartıyla Ankara’yı köşeye sıkıştırabilir.