Fehmi Koru'dan dikkat çeken analiz: İktidar cephesi ya herkesi aldatıyor ya da...

Gazeteci yazar Fehmi Koru, bugünkü köşe yazısında dikkat çeken bir analizde bulunarak, "İktidar cephesi ya herkesi aldatıyor, ya da senkronize hatası yapıyor" diye yazdı.

23.07.2021, Cum - 11:21

Fehmi Koru'dan dikkat çeken analiz: İktidar cephesi ya herkesi aldatıyor ya da...
Haberi Paylaş

Fehmi Koru, "Seçim tarihi için 2023’ün bekleneceğine dair iktidar çevrelerinden gelen güçlü açıklamalara rağmen, ben, bu iki yeni gelişmeye bakıp, seçimin biraz daha yaklaştığını düşünüyorum" dedi.

Koru'nun "Seçim zamanında yapılacak ise yeni gelişmeler neden o iddia ile çelişiyor?" başlıklı yazısı şöyle:

İktidar cephesi ya herkesi aldatıyor, ya da senkronize hatası yapıyor… Muhalefet ne zaman ‘erken seçim’ genel başlığı altına girecek bir cümleyle kamuoyu karşısına çıksa, ‘Cumhur İttifakı’nı oluşturan cephenin sözcülerinden azarlama havasında açıklamalar geliyor. Kim bilir kaç kez ‘‘Seçim 2023’te yapılacak’’ cümlesi tekrarlandı.

Benim gibi AK Parti lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Cumhur İttifakı’ tarafından yeniden cumhurbaşkanı adayı gösterilebilmesi için bunu zorunlu gördüğünden seçim tarihinin erkene çekileceği kanaatinde olanlar bile, bunca tekrardan sonra, ister istemez ‘‘Galiba yanlıştayız’’ tereddüdü yaşamaya başladı. Son zamanlarda çevreme ‘‘Galiba anayasal zorunluluğu aşmak için bir formül bulundu’’ demeye bile başlamıştım. Anayasaya göre (m. 101) bir kişi yalnızca iki kez cumhurbaşkanı seçilebiliyor. Tayyip Erdoğan ilki 2014, diğeri 2018 yıllarında olmak üzere iki kez cumhurbaşkanı seçildi. Sistemin değişmiş olmasının bu durumu etkilemesini getirecek bir madde yok anayasada. Tek istisna (m. 116), TBMM’nin seçim tarihini erkene alması. Ancak o durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yeniden aday olma kapısı açılıyor. Formül? Görünürde bu kısıtlamayı aşmak için başka bir formül bulunmuyor. İşte bu sebeple, ara sıra tereddüde düşsem bile, seçimlerin 2023’ten önce yapılma ihtimalini hala yüksek görüyorum.

Her yeni gelişme, iktidar cephesinden yeni çıkış da bana bu ihtimali hatırlatıyor.

Kıbrıs ve Afganistan

En son yaşanan iki yeni gelişmeye bu açıdan yaklaşabiliriz.Kıbrıs’ta geleneksel politikayı değiştiren ciddi bir adım atıldı. Türkiye uluslararası arenada bundan böyle iki devletli çözümü savunacak… Zor bir politika bu. Kıbrıs’ta BM tarafından tanınmış, Avrupa Birliği tarafından üye olarak kabul edilmiş bir tek devlet var. Bizim ‘Kıbrıs Rum Yönetimi’ dediğimiz varlığı, BM ve AB, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ adıyla biliyor ve öyle tanıyor. Bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak tanıdığımız devleti tanıyan bizden başka bir ülke yok. Haksızlık mı? Evet, haksızlık.

Türkiye KKTC’yi adadaki ikinci devlet olarak uluslararası gündeme tanıtmayı planladıysa, bunun altyapısının çok önceden hazırlanmış olması beklenir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yeni politikayı Kıbrıs’ta açıklamasının hemen ardından daha önceden söz alınmış birkaç ülkenin daha KKTC’yi tanıması bu beklentinin bir parçası olabilirdi. Öyle olmadı, ama… Türkiye’nin Kıbrıs politikası değişti, fakat Kıbrıs’taki statüko hala aynı…Afganistan konusu da ilginç bir seyir izliyor. Konu NATO Zirvesi sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, oradan çekilme kararını açıklamış ABD’nin başkanı

Joe Biden’e yüz yüze görüşme sırasında teklif edilmişti. ABD ve NATO ülkeleri askerlerinin Afganistan’dan çekilmesi üzerine Kabil Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğinin Türk askerleri tarafından sağlanması teklifiydi bu. Joe Biden’in teklifi ilginç bulduğu duyurulmuştu. ABD’li diplomatlar Türkiye’nin böyle bir görevi üstlenmesinden memnun olunacağını açıkladılar. Tek ve güçlü itiraz, Batılı ülkelerin askerlerini çekmesiyle birlikte Afganistan’ın bütününe yeniden hakimiyet kurmaya hazırlanan Taliban örgütünden geldi. Askerimiz havalimanının güvenliğini sağlamak gerekçesiyle Afganistan’a gittiğinde Taliban örgütü muhtemelen Kabil’e de erişmiş olacak… Batılı ülkeler askerlerini çekme kararı almakla Afganistan’ı Taliban’a terk etmiş oldular. Tabloya bakarak çıkartılacak sonuç şu: ABD’nin ‘‘Türk askeri güvenliği sağlasın’’ tavrı Türkiye’nin ve özellikle de bu kararı verip uygulatacak olan hükümetin lehine değil. Nitekim, Türkiye ile ABD arasında var olan sorunların hiçbirinde Washington’dan bir yumuşama havası fark edilmiyor. Tersine, Biden’in Ankara’ya büyükelçi atamayı düşündüğü eski politikacı, Senato’da sorgulanırken, Türkiye’ye uygulanan ambargoların haklı olduğunu bile söyleyebildi. ABD Türkiye ve AK Parti’ye Afganistan konusunda ‘‘Gel, gel’’ diyerek hayırlı bir iş yapmıyor…

O halde?

Senkronize hatası yoksa

Hem Kıbrıs hem de Afganistan konusundaki yenilenmiş politikalar orta ve uzun vadede AK Parti’yi zor durumda bırakabilecek girişimler. Bir tek kısa vadede iç politikada -o da belki- işe yarayabilir her iki politik tavır. ‘Dünyaya meydan okuyan Türkiye’ görüntüsünü belli bir seçmen kitlesine vermeye yarayabilir. Kısa vadede ama… İki yıl sonra 2023’te yapılacak seçime gidilirken Kıbrıs’ta atılan yeni adımın yol açabileceği sıkıntılar ile Afganistan’da başlayacak ‘yeni Taliban dönemi’nde baş gösterebilecek çatışmacı ortam tabloyu iktidar aleyhine bozabilir. Yani? Ortada bir senkronize hatası yoksa, iktidar seçim tarihi konusunda herkesi aldatıyor demektir. Seçim tarihi için 2023’ün bekleneceğine dair iktidar çevrelerinden gelen güçlü açıklamalara rağmen, ben, bu iki yeni gelişmeye bakıp, seçimin biraz daha yaklaştığını düşünüyorum.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Nerina Azad
Bu haber toplam: 10438 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:56:28
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x