Eski AKP milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, bugünkü yazısında “HDP’yi kapatmak çözüm mü?” başlıklı yazısının belli çevrelerce sanki hükümete veya Cumhur İttifakı’na yönelik bir eleştiri getiriyormuşum ve HDP’nin kapatılmasına karşı çıkıyormuşum gibi yansıtıldığını yazdı.
Yazısında, “Diyelim ki HDP kapatıldı. HDP’nin yerine şimdiden hazır bekleyen partiyle yola devam edilecekse sorarım bu durumda biz neyi çözmüş olacağız?
Diyelim ki aynı toplumsal taban yeni kurulan partiye desteğini sürdürdü. Sorarım bu takdirde çözüm nerede?” sorularını soran Metiner, HDP üzerinden bir kapatma tartışması açmanın yeni bir mağduriyet algısının oluşmasına neden olacağını söyledi.
Hiçbir terör örgütünün ve onun partisinin yaygın bir toplumsal taban desteği olmadan varlığını sürdüremeyeceğini ifade eden Metiner, yazısına şöyle devam etti:
Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Eski Türkiye’nin inkâr, asimilasyon ve baskıcı dönemlerinden kalma geniş bir mağduriyet alanı var. PKK’nın değmediği Kürt aile yok gibi. Devlet adına yürütülen yanlış mücadeleler sonucunda köylerini can havliyle terk edip büyük şehirlerin sağlıksız varoşlarına sığınan Kürtlerin yaşadığı yoksulluklar, acılar, dışlanmışlıklar, sahipsizlikler, kısacası dramatik travmalar HDP’yi besleyip büyüttü. O ailelerin çocukları “PKK’lı” damgasını yiyerek büyüdüler. Nereye başvursalar bu damga onların yakasını bırakmadı. Bir işe girmek istediklerinde “Amcasının oğlu dağda, halasının kızı cezaevinde!” türünden bilgilerle dışlandılar. Fişlenmiş hayatları ve dışlanmış kişilikleri onları kaçınılmaz olarak daha öfkeli, daha tepkisel hale getirdi.
HDP’nin ana damarını oluşturan bu mazlum, dindar ve asil Kürtleri kazanacak yeni bir siyasal akla ihtiyaç var. Unutulmasın ki terörle mücadele öncelikle kazanmayı içkindir. Sadece imhaya odaklı güvenlikçi politikalar çözümsüzlüğü derinleştirir. HDP siyaseten yenildiğinde sorun, temelli çözülmüş olur. HDP’yi siyaseten yenmek için tek yol, HDP’nin Kürtlerini kazanmaktan geçiyor. Yürekten bir helalleşme siyasetine eşlik eden adımlar atmanın tam vaktidir. Bunun oy saikiyle değil asıl hepimize kazandıracak o büyük birliktelik için yapıldığını göstermek acil bir zorunluluktur.