ANF ile bir söyleşi gerçekleştiren KCK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, AKP ile koalisyona girmeyeceklerini açıklayan HDP\'ye gönderme yaparak, \"Bu konuda ‘ben filan kesimle koalisyona girmem’ türünden açıklama ve tutumlarda da bana göre duygusallık vardır. Bu siyaseten pek doğru da değildir\" ifadesini kullandı. Karayılan, olası AKP-MHP koalisyonu için ise \"Şimdi AKP, MHP’yle koalisyon yapmayı düşünüyor. Böyle bir şey kuşkusuz savaş demektir\" diye konuştu.
\'Filan kesimle koalisyona girmem, türünden açıklamalar duygusallık\'
Koalisyon tartışmaları konusunda HDP’nin dar yaklaşımlarını eleştiren Karayılan, barajı aşmakla HDP’nin temel olarak verdiği sözün gereğini yerine getirdiğini ve AKP’nin tek başına iktidar olmasını engellediğini ifade etti ve “Seni başkan yaptırmayacağız!” sözünün pratikte uygulanmış olduğunu söyledi. Karayılan bu yaklaşımıyla \"Yeni güçler; HDP de mevcut güçleri yönetmeye giremez. Girerse \'Düzen partisi\' olur,\" söylemiyle HDP\'nin koalisyona girmesine soğuk bakan Kalkan\'a tezat bir görüşü dillendirmiş oldu.
‘Ben filan kesle koalisyona girmem’ türünden açıklama ve tutumlarda duygusallık olduğunu ve bu yaklaşımları siyaseten doğru bulmadığını ifade eden Karayılan, ilkeler üzerine konuşmanın önemli olduğunu ve HDP’nin de bir ilkeler partisi olduğuna dikkati çekerek şunları dile getirdi: “Türkiye’nin demokratikleştirilmesi; sistemden dışlanan tüm kesimleri temsil etmesi ve demokratik sisteme dahil etmesi; bütün kültür ve inançların doğru temsili; kadın özgürlüğüne dayalı gerçekçi bir eşitlik ve özgürlükçülük ve de Kürt sorununun çözümü. Bu çerçevede ilkeleri olan bir partinin “ben şunu yaparım, şunu yapmam” deme değil, kendi ilkelerini ortaya koyması gerekmektedir. İlkeler çerçevesinde politika yürüteceğini ifade etmesi daha doğru olacaktır. Çünkü verilen sözler çerçevesinde rolün oynanması lazım ve bunun için de kapsayıcı ve hamleci olmak gerekiyor. Değişimci dönüşümcü olmak zorunluluğu vardır. Gerçi Eşbaşkan Figen Yüksekdağ’ın basına dönük yaptığı açıklama HDP’nin bu konularda dar tutumları aşma çabası içinde olduğunu gösteriyor ama bunu daha hızlı ve çarpıcı bir biçimde yapmaları daha isabetli olacaktır.”
Kürt halkı AKP’ye gereken cevabı verdi
Çözüm süreci konusunda herkesin farklı bir algısı olduğunu, kendilerinin de çözüm sürecine önem verdiklerini ancak TC’nin öncelikli olarak çözmesi gereken bir demokrasi sorunu ile bu çerçevede çözülmesi gereken bir Kürt sorununun bulunduğuna dikkati çeken Karayılan, Türkiye’nin önemli bir kavşakta bulunduğunu belirtti. Karayılan Kürt halkının AKP’ye bir cevap verdiğini ileri sürdüğü konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: “Bu seçimlerle birlikte Kürt halkı iradesini ortaya koydu. Daha önce AKP ikide bir çıkıp, ‘siz Kürtleri temsil etmiyorsunuz, ben temsil ediyorum’ diyordu. Ancak bu seçimlerde Kürt toplumu AKP’ye gereken cevabı verdi, kimin kendisinin temsilcisi olduğunu ortaya koydu. Aynı zamanda Kürt sorununun çözülmesi gerektiğine parmak bastı. AKP’nin bazı yetkililerinin de itiraf ettiği gibi, ‘Kürt sorunu yoktur, çözüm süreci bitmiştir’ dendiği için geçmişte AKP’ye oy veren birçok Kürt bu seçimde AKP’ye oy vermedi. Yani Kürt toplumu bu sorunun çözümünü istediğini sandıkta da gösterdi.
Ortadoğu bölgesinde her yerin kaynadığını, herkesin hak arayışında olduğunu ve mücadele yürüttüğünü belirten Karayılan, Kürt sorununun çözümünün olmazsa olmaz bir biçimde kendini dayattığını TC’nin Kürt toplumuyla ortak bir yaşamı geliştirmek için bugüne kadar yürütmüş olduğu politikalarını yeniden dizayn etmesi gerektiğini söyledi.
‘2013\'te hazırdık, Öcalan\'a \'Savaş istiyoruz\' diyemedik, hata ettik\'
Geçmişte bazı görüşmelerin ardından büyük savaşların yaşandığına vurguda bulunan Karayılan 2013 yılında, 2012 yılındaki tempoyu daha da aşan düzeyde savaşı geliştirebilecekleri taktirde, AKP hükümetinin daha o zaman düşeceğini ileri sürdü. Ancak Abdullah Öcalan’ın sunduğu Demokratik Ulus Projesi ile Türkiye’de yeni bir sürecin başladığını ve Türkiye’nin daha sonraki süreçlerde yaşanan seçimleri güvenlik içinde yaşanmasında Öcalan’ın rolünün belirleyici olduğunu söyleyen Karayılan buna rağmen Öcalan’ın tecrit altında tutulmasının en azından AKP için bir nankörlük olduğunu ifade etti.
‘Biz oyalanma durumuna düşmeyeceğiz’
Yaşanan bunca gelişme ve tecrübenin ardından gerillanın artık oyalanma durumuna düşmeyeceğini, “HDP seçimlerde başarılı sonuç elde etti; daha ne istiyorsunuz?’ şeklinde telkinlerin bir anlam ifade etmeyeceğini belirten Karayılan, seçim başarısının küçümsenemeyeceğini ancak Kürt sorununun çok ağır ve derinlikli bir sorun olduğunu ve bu başarının Kürt sorununun çözümünü dayattığını, çözüm koşullarını olgunlaştırdığını, buna rağmen Türk devletinin çözüme direnmesi halinde büyük bir savaşın yaşanabileceği uyarısında bulundu.
‘HDP sanki Kürt sorunu yokmuş gibi davranıyor’
HDP ile PKK’nin aynı olmadığını ve bazı çevrelerin aynı kefeye koymaya, aynılaştırmaya çalıştıklarına atıfta bulunan Karayılan, kendilerinin gerilla olarak Türkiye toplumuna karşı sorumluluklarının bilincinde olduğunu ve sömürgeci baskı sisteminin aşılması için çabalayacaklarını belirtti.
Karayılan, HDP’nin sanki bir Kürt sorunu yokmuş gibi, ‘biz onurlu mücadeleci bir muhalefet olacağız,’ şeklinde dar kapsamlı bir yaklaşım benimsediğini, Kürt sorunu çözülmeden Türk devletinin ileriye dönüm tek bir adım atmayacağını ve Kürt sorunu çözülmeden demokratikleşme namına söylenenlerin palavradan ileriye gitmeyeceğini belirtti.
Karayılan Türk devlet güçlerinin yoğun biçimde faaliyet içinde olduklarına ve Türk ordusunun Kürdistan’da keşif faaliyetleri yürüttüğüne ve tüm bunların ancak savaş döneminde yürütülebileceğine dikkati çekti ve Türkiye’nin en öncelikli ve çözüm bekleyen sorununun Kürt sorunu olduğuna vurguda bulundu. AKP ve Erdoğan’ın milliyetçi özel savaş unsurlarıyla ilişkilenme ve MHP ile koalisyon kurabilme arayışının öne çıktığını, Erdoğan’ın Kürt halkına karşı intikamcı yaklaşma olasılığının var olduğunu dile getiren Karayılan, Kürt toplumu, özellikle de bugüne kadar AKP’ye oy veren kesimlerin Erdoğan tarafından aldatıldıkları psikolojisi içerisinde olduklarını söyledi:
“ Erdoğan ve ekibi de çözüm süreci adı altında daha keskin bir tasfiyeyi dayatma sürecine girebilirler. Belirttiğiniz gibi MHP ile koalisyondan yana olduğu yansıtılıyor. Geçen gün Taha Ün isimli sürekli savaş çığırtkanlığı yapan bir kişinin düğünü oluyor. Erdoğan eşiyle birlikte bu düğüne gidiyor ve şahit oluyor. Hatta orada Sedat Peker’le sohbet ediyor. Bu tür çevrelerle ilişkisine önem vermesi dikkat çekici bir şeydir. Biz önyargılı olmak istemiyoruz ama bütün bunlar bir işaret niteliğindeki hususlardır.
\'AKP-MHP koalisyonu kuşkusuz savaş demektir!\'
Türkiye’nin parçalanmaması, kaosa sürüklenmemesi için Kürt sorununun çözümünü birincil bir konu olarak ele alınması gerektiğine işaret eden Karayılan, Ortadoğu bölgesinde yaşanan olaylara ve Kürdistan sorununda kat edilen bütün mesafelere rağmen Türkiye’de halen bu sorunun savaşla ve gerillanın yok edilmesiyle çözebileceğini düşünen MHP gibi yapıların tutumunun aslında kapsamlı bir savaş ve Türkiye’yi parçalama tutumu olduğunu vurguladı.
PKK’nin savaşla ve şiddetle tasfiye edilmesinin kolay olmadığını ifade eden Karayılan, en son DAİŞ’e karşı mücadelede de güçlerinin askeri performansının ortaya çıktığını, gerillanın dayandığı 32 yıllık tecrübe ve fedai ruhu ile yenilmez bir güç olduğunu herkese gösterdiğini ve bu nedenle Kürt sorununu tartışmamak, konuşmamak, ‘sorun yoktur’ diyerek bunu koalisyon şartı haline getirmek demenin aslında ‘kapsamlı bir savaş yapacağım’ anlamına geldiğine dikkati çekti ve şunları dile getirdi:
“Geçtiğimiz günlerde bir TV programında yeni seçilen adının önünde de Prof. bulunan MHP’li Ümit Özdağ adındaki kişi, kendine göre abartılı bir biçimde, bizim 1200 doçkayı (uçaksavar) Kuzey Kürdistan’ın çeşitli yerlerine yerleştirdiğimizi söyleyerek büyük bir tehlike haline geldiğimizi, dolayısıyla da çözüm sürecini gündeme almamak gerektiğini belirtti. Yani eğer şimdi 1200 tane doçka Türkiye sınırları içindeki arazilere yerleştirilmişse, her doçkayı da ancak 3-4 kişi kullanacağına göre yalnızca doçkacılar ortalama 5 bin kişidir. Demek ki diğer muharip güçler de en az 50 bin kişi vardır. Şimdi sen 50 bin kişiyi dağlardan nasıl söküp atacaksın da görüşme yolunu reddediyorsun?”
‘Ben Kürt sorununu tartışmayacağım, böyle bir sorun yok, üzerine gideceğim,’ söyleminde ısrarın sonunun Savaş olacağını ve Kürdistan halkının artık kimseye teslim olmayacağını belirten Karayılan, AKP’nin MHP’yle koalisyon yapmayı düşündüğünü, böyle bir şeyin kuşkusuz savaş anlamına geldiği uyarısında bulundu ve “Yine AKP’yle daha başka bir gücün aynı ebatlarda bir koalisyon yapması, Kürt sorununu öncelikli çözülmesi gereken bir sorun olarak ele almaması durumu da kesinkes savaş demektir. Bu açıdan herkesin bu konuyu daha ciddi ele alması ve daha ciddi yaklaşması gerekmektedir. Şunun bilinmesi gerekiyor: Kürt sorunu artık zirvesel aşamasına gelmiştir; ya çözüme kavuşturulacak, ya da bu halk artık kendi yolunu kendisi belirleyecektir. Bunun ortası yoktur.” dedi.
Gerilla güçlerinin şimdiye kadar büyük bir sorumlulukla tek taraflı da olsa ateşkes kurallarına uymayı esas aldığını ancak bu arada kendi hazırlıklarını da sürdürmeyi ihmal etmediklerini belirten Karayılan, gerillanın Türkiye’nin demokrasisi ve Kürt sorununun çözümü için bir teminat gücü olduğuna vurguda bulundu.