Kürdistan Bölgesi’nin tarihi bağımsızlık referandumunda sandıktan çıkan sonuç Kürtlerin ne kadar büyük bir özlemle sandık başına gittiğini gösteriyor. Referandum kararının deklere edildiği 7 Haziran’dan 25 Eylül’e kadar sadece bölgede yaşayan halklar değil Türkiye, İran, Suriye ve diasporada yaşayan Kürtler de sürece büyük destek verdi.
Avrupa’da birçok ülkede bağımsızlık referandumu için konferans, panel, festival düzenlendi. Peki referandum süreci gibi sonucu diasporaya nasıl yansıdı? Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da haftalık Türkçe ve Kürtçe olarak yayın yapan Bas Gazetesinden Nuri Bexali'nin haberinde Avrupa'lıların Bapımsız bir Kürt devletine hazırlar olduğu belirtiliyor.
“İnsanların Kürtlerin devletine yaklaşımları pozitif”
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK- PAR) Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Sorumlusu Cafer Sterk, Kürtlerin bağımsızlığı üzerine yıllardır sürdürdükleri çalışmaları son 1 yıldır referandum çalışmalarıyla yoğunlaştırdıklarını söylüyor. Referandum sürecinde öncelikle Kürt partileri ile bir araya geldiklerini anlatan Sterk, bu oluşumların İsviçre’de ve diğer ülkelerde ülke özelinde komiteler şeklinde konumlandırıldığını aktarıyor. Bu komitelerin ortak sloganının “Kürdistan’ın özgürlüğünü kabul etmesi” ve Kürt bayrağının kullanılması olduğunu dile getiren Sterk, referandum sürecine hükümetlerin ve toplumların olumlu yaklaşımlarını şu sözleriyle dile getiriyor:
“Çeşitli Avrupa ülkelerindeki Kürtler, bulundukları ülkelerdeki vatandaşlar ve siyasi gruplarla çalışmalar yürüttük. İsviçre’de kamuoyuna açık Zürih ve Cenevre’de iki eylemimiz oldu. Buna hazırlık yaparken tüm İsviçreli partileri ve kamuoyunu bilgilendirdik. Avrupa ülkelerinde daha önce gelen yerleşik çok sayıda Kürt ve Türk insanı var. Doğal olarak biz çağrımızı önce Kürtlere, sonra Türklere, Araplara ve Farslara ve akabinde sağduyulu olan ülkenin tüm insanlarına yaptık. Eylemlerimiz o kadar canlı geçti ki biz şunu gördük, insanların Kürt bayrağına ve bir Kürt devletinin oluşumuna yaklaşımları çok pozitif. Büyük bir hazırlık içindeydik ama bazı konularda yetersiz kalmış olabiliriz. Bulunduğumuz ülkelerin parlamentolarına gidebilirdik ama ona da zamanımız yetmedi. Kürt sorununa olumlu yaklaşan partileri ziyaret ettik ve onlarla görüştük.
Almanya, İngiltere veya Danimarka’da kısa sürede büyük bir kitlenin katılımıyla gerçekleştirilen eylemler festival havasında geçti. Bu eylemlerin tamamı izinli eylemlerdi. Bulunduğumuz ülkelerin bu eylemlere izin vermeleri Kürt sorununa yaklaşımlarını da gösterir. Avrupalılar da bir Kürt devletine hazır durumdalar. Bu çalışma da son bir senedir yapılan bir çalışma değil. Burada bir İsviçreliye Türkiye’den geldiğinizi söyleseniz, size önce ‘Kürt müsünüz, Türk müsünüz?’ Diye sorar. Bu 30- 40 yıllık bir çalışmanın ürünüdür. “
“Kendi toprağımızı idare etmek istiyoruz”
Referandumun Ermenistan’a yansımasını ise Ermenistan’da yaşayan Kürt yazar Temurê Xelîl gazetemize değerlendirdi. Ermenistan’da yaşayan Kürtlerin yıllardır ülkelerinden uzakta ülkenin kaderi ve durumunun merakı içinde olduklarını dile getiren Xelîl sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bundan dolayıdır ki şu tarihi günleri gördüğümüz için hepimiz büyük bir coşku ve mutluluk içindeyiz. Bütün dünyaya sesleniyoruz ki Kürtler referandumu kendi vatanları üzerinde, kendilerini idare etmek için gerçekleştirdiler. Kürtler, bir başkasının toprağı üzerinde hak sahibi olmak için referanduma gitmediler. Dünya sanıyor ki biz Irak’ın toprağını koparıp kendi devletimizi ilan etmek istiyoruz. Bu yanlış algıyı düzeltmek için biz diaspora Kürtleri olarak daha aktif çalışmalıyız. Çok iyi biliyoruz ki Kürtler sadece kendi topraklarını özgürleştirmek istiyorlar. Biz Kürtler Ermenistan’da, Rusya’da, Türkmenistan veya Amerika’da bir toprağın idaresi için referanduma gitmedik. Biz Kürtler, Kürtlerin toprağı olan Kürdistan’da bağımsız olmak için referanduma gittik. Bunun için özgürlük talep ediyoruz. Öyle bir coşkuyla bunu karşıladık ve etkinlikler yaptık ki Ermeniler bile Kürdistan’ın referandumuna destek verdiler. Bunu televizyonlarında ve gazetelerinde de görüyoruz. Mutlu oluyorlar Kürdistan’ın bağımsızlığından çünkü onların da diğer ülkelerle toprak sorunları var, Karabağ örneğinde olduğu gibi…
Dünyanın Kürtlere söyleyebileceği bir şey varsa, o da; ‘Özür dileriz, yüzlerce yıldır sizin özgürlüğünüze, bağımsızlığınıza mani olduğumuz için’ olmalıdır.
Kısacası biz Ermenistan’daki Kürtler bağımsızlık referandumunu yüzde yüz destekliyoruz ve bağımsızlığın bize özgürlük getireceğine inanıyoruz. Öyle inanıyorum ki Ermenistan Kürdistan’ın bağımsızlığını tanıyacaktır. Çünkü referandum karşıtlığını hiç yapmayan ülkelerden biri Ermenistan. Çünkü onlar da Kürtler gibi kendi topraklarından sürgün edildiler ve hâlâ toprakları başka devletlerin egemenliği altında. Özellikle 1915 Ermeni katliamından sonra bir bölüm topraklarının Türkiye’de kaldığı inancını taşıyorlar. Bundan dolayı onlar hem bizi anlıyor hem de Kürdistan’ın Kürtlerin toprağı olduğu bilincindeler ve diyorlar ki Kürdistan’ın idaresi Kürtlerin elinde olmalıdır.”
“Diaspora Kürtleri örgütsüz hareket ediyor”
Norveç’te yaşayan Kutup Biyokimyası Uzmanı Prof. Murat Ardelan ise diaspora Kürtlerinin örgütsüz bir biçimde hareket ettiğine dikkat çekiyor. Ardelan, Kürtlerin yurtdışında çok kalabalık olmalarına rağmen yeterli etkiyi sağlayamamalarını da buna bağlıyor. Ardelan, şimdiki durumun bu olmasına rağmen, yeni kuşak gençlerin de yetiştiğini hatırlatıyor ve “Bu gençlerin bilgisi çok daha yüksek. Umarım güney bu insanlara hem kaynak sağlar hem de örgütlenmelerine katkı sunar. Bu işler sistematik yürütülmesi gereken işler” diyor.
“Kürt tarihinde böyle takip edilen bir olay yoktur”
Avustralya NW Üniversitesi’nden akademiysen Roni Demirbağ:
“Kürdistan’daki referandum dünya medyasında Kürtler olarak alışık olmadığımız bir ilgi gördü. Kürt tarihinde hiçbir zaman dünya basını tarafından bu kadar ilgi ile takip edilen bir olay yoktur. Peki, bu durumda Kürtler kendilerini açıklayabildiler mi? Bence bu konuda da hâlâ eksiklerimiz bulunmakta. Bu eksiklerin farkında olmak için The Economist ve Wall Street Journal’daki referandum karşıtı yazılara bakmakta yarar var. Bu yazılar Kürtlere karşı olmanın yanında çok basit hatalarla doluydu. Bu hatalar ve ciddi bir editoryal süzgeçten geçmemesi Kürtlerin bu konuda yeterince baskı yapamadığını göstermektedir. Çıkarlar doğrultusunda karşıt fikirlerin yansıması normaldir ve bunu beklemek gerekiyor. Fakat basit bilgilere bile dikkat etmemek Kürtlerin bu konuda yapması gereken çok işlerinin olduğunu göstermekte. Tabi bunlar bir iki günde olacak işler değildir ve Kürtlerde ciddi anlamda eksikliği hissedilen kadro yetersizliği de ancak zamanla belirli bir çaba sonucu giderilebilir. Bu noktada özellikle Sami Abdul Rahman’dan bahsetmek istiyorum. Her tarafa koşuşturup Kürtlerin durumunu çok güzel bir dille açıklaması takdir edilmesi gerekiyor. Tek bir kişi olarak çok büyük bir hizmet ettiğini söylemek mümkün. Tabi daha önemli olarak gelecek nesiller için örnek teşkil etmesi acısından daha büyük bir rol oynamaktadır. Bize düşen yetenekli gençleri bu yönde teşvik etmektir.”
Dünya devletleri ne dedi?
Kürdistan Bölgesi’nde 25 Eylül Pazartesi günü düzenlenen ve yüzde 92.73 oranında bağımsız olması yönünde oy kullanılan tarihi referanduma dünya ülkelerinden de olumlu ve olumsuz tepkiler gecikmedi. ABD referandumun bölgede yaşayanlar için zorlukları artıracağını söylerken, Fransa ise Bağdat'ın masaya oturup Erbil'le müzakere etmesi gerektiğini vurguladı. Referandumu ve gerçekleştirdiği takdirde bağımsız Kürdistan’ı tanıyacağını ilan eden ülke ise İsrail oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Bir gece ansızın gelebiliriz” çıkışıyla, referandumu “Türkiye’ye ihanet” olarak yorumladı. İran, ise somut yaptırım uygulayan ilk ülke oldu. İran Dışişleri Bakanlığı Kürdistan Bölgesi’nden kalkan uçaklara hava sahasını kapattı.
Rusya ise “Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız” dese de Kürdistan Bölgesi’nin kendi kaderini uluslararası normlar içerisinde tayin etme hakkı bulunduğunu ifade ediyor. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves le Drian Iraklı Kürtlerin bağımsızlık ilan etmesinin bölgeye istikrarsızlık getireceğini ancak Bağdat’ın da bazı tavizler vererek Erbil'e daha fazla özerklik hakkı tanıması gerektiğini ifade etti.