Fransız Medyas gözünden Kürdistan referandumuna bakış

Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık referandumu, öncesinde ve sonrasında Fransız basınında birçok önemli haber makalesinde, detaylandırmalarda, analizlerde ve görüş bildirim yazılarında etraflıca yer alan bir referandum oldu.

09.10.2017, Pts - 14:20

Fransız Medyas gözünden Kürdistan referandumuna bakış
Haberi Paylaş

Le Monde gazetesi, referandum günü olan 25 Eylül’de Paris Kürt Enstitüsü Direktörü Kendal Nezan'ın görüşlerini yayınladı. Nezan, yazısında referandumun meşru bir talep olduğunun altını çizdi. "Demokrasiye inan herkes, Birleşmiş Milletler tüzüğünde yer alan kendi kaderini tayin hakkının demokratik sürecini alkışlamalı" diye yazdı.

Yine Le Monde gazetesinde, 29 Eylül’de Paris'teki Kürdistan Bölgesi Temsilciliğinin eski direktörü Akil Marceau, IŞİD’e karşı verdikleri mücadele dolayısıyla Kürt kadın ve erkek savaşçılara uluslararası topluluğun ahlaki borcu olduğunu vurgulayarak şöyle dedi: “Uluslararası topluluk bir taraftan Kürtlerin IŞİD’e karşı savaşta cesaretlerini överken diğer taraftan da onların kendi kaderini tayin hakkını görmezden gelemez.” İlave olarak Marceau "Kürt savaşçılar ve onlara koalisyon tarafından sağlanan hava desteği sayesinde, teröre karşı savaşı kazanıyoruz ve Paris, Londra, Madrid ve diğer batı başkentlerinde sokaklarda can kaybını önlüyoruz” diye ekledi.

5 Ekim 2017 tarihinde Salman Rushdie, eski Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Koucherner, Bernard Henri-Levy gibi isimlerden oluşan bir grup tanınmış entelektüel Kürdistan Bölgesi’ne uygulanan ekonomik ve siyasi ambargoyu kınamak ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden sorunu çözmesi için müdahil olmasını istedikleri bir mektup kaleme aldı.

Öte yandan, yine Le Monde gazetesinde Irak kökenli Fransız sosyolog Adel Bakawan, Irak’ın yeni bir iç savaşı kaldıramayacak kadar şartların bozulduğunu yazsa da, Şii iktidarın olduğu Irak’ın, Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğinden dolayı daha güçlü olduğunu, Kürdistan Bölgesi’nin ölümcül bir ekonomik ve askeri krizde olduğunu ekliyor. Bununla birlikte, siyasetin mantığının Erbil ve Bağdat arasındaki görüşmeler yoluyla ve ortak bir proje vasıtasıyla kazanılmasını umduğunu ekliyor.

Fransız hükümeti diplomatik olarak hassas bir konumdadır. Yeni göreve başlamış cumhurbaşkanı Macron’a yakın kaynakların açıklamalarına göre Fransa, Irak'taki toplumun her kesimi ile daima iyi ilişkiler yaşamıştır. Yakın zamanda Fransa, Bağdat merkezi hükümetine yıllar süren IŞİD ile savaş sonrası ekonomik ve siyasi istikrarı sağlayabilmesi için 500 milyon Euro destekte bulunmuştur.

5 Aralık Perşembe günü Irak başbakanı Haider el-İbadi'nin Paris ziyaretinin amacı, teröre karşı mücadele ve Irak’ın yeniden yapılanması konularını görüşmek üzere oldu. Referandumun hemen sonrası görüşmelerde, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Marcron, Fransa'nın Bağdat ve Erbil arasındaki görüşmelerde arabuluculuk yapabileceğini 27 Eylül tarihinde İbadi’ye telefonla yaptığı görüşmede iletti. Bu teklifin Irak merkezi hükümeti tarafından devamı getirilmedi. Elysée Sarayı’ndan yapılan açıklamaya göre, telefon görüşmesinde Emmanuel Macron, Irak'ın birliğini ve toprak bütünlüğünü korumanın önemini vurgulamanın yanı sıra Kürt halkının haklarını tanımanın önemini belirtti. Fransa, Irak genelinde mayın temizleme, sağlık hizmetleri, temiz su erişimi ve eğitim alanlarında istikrar için işbirliği ve yardım projeleriyle oldukça aktif bir durumda.

Fransa kısmını bitirirken özet olarak; Fransa bir açmazda. Bir taraftan Paris, öncelikli hedefinin Irak'ı ekonomik ve siyasi cephede istikrara kavuşturma hedefini vurguluyor. Bu, Bağdat merkezi hükümetini siyasi olarak ve maddi imkânlarla desteklemek yolundan geçiyor. AB yetkileri Irak Kürdistanı’nın bağımsızlık referandumunu bölgede istikrarı bozucu bir faktör olarak görüyor. Öte yandan Fransa'nın Kürt gruplarına karşı ahlaki bir borcu var ve ayrıca demokrasi, İnsan hakları ve özgürlük adına Kürt azınlığa verdiği uzunca bir destek tarihi var.

Belçika ve Lüksemburg yetkilileri ise herhangi bir resmi basın açıklamasından özellikle kaçınmaktalar. Yine de Paris’teki Sorbonne Üniversitesi'nden araştırmacı ve sosyoloji profesörü Olivier Grojean, Belçika ekonomi gazetesi L'Echo'da "Irak Kürdistanı'nın kaderi büyük uluslararası güçler olan Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler, Fransa ve Birleşik Krallık’ın elinde olduğunu ve 1923'ten beri cevaplanmamış Kürt Sorununa verecekleri cevapta olduğunu" söyledi. Genel olarak Belçika, diğer AB üyeleriyle aynı endişeleri paylaşıyor. Eğer KBY tarafından başlatılan Kürd halkının bağımsız bir devlet için olan taleplerine anlayış gösterseler de orta doğu’da daha fazla çatışma çıkıp bölgenin dinamiklerini bozabileceğinden çekiniyorlar. Fakat Katalonya'da da gördüğünüz gibi, bağımsızlık arayışı en oturmuş demokrasilerde dahi engelsiz, kolay bir yol değildir.

basnews
Bu haber toplam: 6637 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:21:38:41
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x