Kürtçe öğretmen atamalarıyla ilgili durumu Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı\'ya sordum.
Atanacak 80 bin öğretmenden yalnızca 20\'si Kürtçe
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avci, Kürtçe öğretmen atamalarında mevzuat engelinden şikayetçi.
Devletin formatlarının değişmesi gerektiği, yeni arayış ve çabaların olgunlaştığı bir dönemin içinden geçiyoruz. Bu ülkedeki “geleneksel devlet profili”ni belirleyen ana mantık,ana format nedir? “Herşeyin tektipleştirildiği, farklılığın tehlike olarak görüldüğü bir otoriterlik”tir.
Bu “profil”in kendisini en güçlü hissettirdiği alanlardan birisi, elbette, anadil yasağıdır. Özellikle de, Kürtçe yasağı... Geçmişe dikkatli şekilde göz attığımızda; devletin bölgeye yönelik raporlarında, Kürtlerin anadillerinin kullanmalarının nasıl yasaklanması gerektiğine ilişkin öneri ve cezalandırma yöntemlerini görebiliyoruz.
Son dönemdeki gelişmelerden birisini, bölgedeki ünivesitelerde Kürtçe öğretmenliği bölümlerinin açılması oluşturuyor. Bu yönde en çok gayret gösterenlerin başında, Mardin Artuklu Üniversitesi geliyor.
SEMBOLİK ANLAMI
Kendi alanındaki ilk örnek olan bu bölüme; “Kürtçe” yerine, “Yaşayan Diller Enstitüsü” ismi tercih edilse de; bölümden, iki yılda, 1000 civarında Kürtçe öğretmen adayı mezun oldu.
Bölüm Başkanı Profesör Kadir Yıldırım, mezunların öğretmen olabilmesi için, olağanüstü bir gayret gösteriyor. Bir sonuç elde edebilmek amacıyla, Mardin-Ankara arasında mekik dokuyor, Milli Eğitim Bakanı başta olmak üzere, hükümet üyelerini, ikna etmeye çalışıyor.
Kendisiyle meseleyi konuştuğumda, umutla umutsuzluk arasında bir yerdeydi: “Bizim 1000 mezunumuza ilaveten Muş, Bingöl, Diyarbakır ve Van\'daki üniversitelerimizden de 200 civarında Kürtçe öğretmen adayı mezun oldu. Geçen yıl seçmeli ders olarak Kürtçe\'yi seçen öğrencilerin sayısının 28 bin olduğunu biliyoruz. Bu yıl kaç öğrenci başvurdu onu henüz öğrenemedik.”
Kadir Yıldırım, Kürtçe öğretmen adaylarının “kadrolu öğretmen” olarak atanmasının, çok önemli (ve sembolik) bir anlamının olduğunun altını çiziyor: “Atama yapılmasının \'çözüm süreci\'nin mantığıyla da yakından bir ilgisi olduğunu düşünüyorum. Eğer bu konuda şimdiye kadarki gibi davranılır ve öğretmenlere kadro verilmezse, \'çözüm süreci\'nin inandırıcılığından endişe ederiz.”
ATAMALARIN EŞİĞİNDE
Devletin önünde şimdi şu “aşama” var: Kürtçe öğretmenlerinin, kadrolu devlet memuru olarak atanabilmesi... Bu eşiğin aşılması, kritik: Kadri Yıldırım, söylendiği gibi çok az sayıda öğretmene kadro verilmesinin yetersiz olacağını, “derse ilgiyi azaltıcı” etki yapacağını düşünüyor: “Öğretmenler atanmayınca bu dersler boş geçiyor. Boş geçen bir dersi de, veliler ve öğrenciler seçmek istemiyorlar. Geçenlerde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı\'nın öğretmen ataması yapılabilir açıklaması bile bu derse ilgiyi ve başvuruları artırdı.”
Üniversiteye öğretmen adayı olarak başvuran öğrenci sayısının, bu nedenle giderek azaldığına da dikkat çeken Yıldırım,şöyle diyor: “Okullar, kadro bulamayınca, Kürtçe seçmeli derse formasyonu olmayan, pedagojik eğitimden geçmemiş kişileri görevlendiriyorlar. Bu durum, dilin öğrenilmesini zorlaştırıyor ve başarısızlığa neden olabiliyor.”
NABİ AVCI: 15-20 ÖĞRETMEN ATAYABİLİRİZ
Kürtçe öğretmen atamalarıyla ilgili gerçek durumu anlamak amacıyla, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile konuştum: “Bu alandaki eksikliği gidermek ve bazı adımlar atabilmek amacıyla imkanlarımızı zorluyoruz. Bu konuyu ilk araştırdığımızda \'seçmeli dersler için norm kadro uygulaması yapılamaz\' şeklinde bir mevzuatla karşılaştık. Şimdi mevzuat engelini aşıyoruz. Bir miktar kadro açabileceğimizi söyleyebilirim.”
Bakan Avcı, sorum üzerine, 15-20 kadro açabileceklerini ifade etti. Bunun yetersiz olduğunun, kendisi de farkında. Eldeki öğretmen sayısının da, Kürtçe seçmeli ders talebinin de; bu atama sayısına uygun düşmediği bir gerçek.
Avcı şöyle düşünüyor: “Önemli olan bu atamaların sembolik anlamı. Bunun da değerlendirilmesi lazım. Örneğin geçenlerde Tunceli de bir okulun adını Dersim Lisesi olarak değiştirdik. Bu alanda attığımız olumlu adımların da görülmesini isteriz. Marifet iltifata tabidir.”
Avcı\'nın da dikkat çektiği gibi, bu yıl sayıları çok az da olsa, bizleri ve bölgedeki insanları tatmin etmese de; yeni öğretmenlerin atanması, devlet içindeki bir “psikolojik düzlem”in aşılması anlamına geliyor.
Ancak diğer yandan şöyle bir acı gerçeği de gözden uzak tutmamalıyız. Bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı yeni eğitim yılında yaklaşık 75-80 bin yeni öğretmen ataması yapacak. Bunların yalnızca 15-20\'si Kürtçe öğretmeni olacak. Biraz garip değil mi?
Enstitü Başkanı Profesör Yıldırım, BDP\'nin de konuya sahip çıkmasını önemli görüyor: “İlk yıl BDP bu bölümün açılmasına tepki göstermiş ve boykot kararı almıştı. Şimdi milletvekilleri konuyu ele alan soru önergeleri veriyorlar. Bu da bölgede Kürtçe bölümlere ilgiyi artırıyor.”
Kürtçe öğretmenliğine kadro verilmemesi, eski yasakçı zihniyetin bir tortusuydu. Umarız, bu viraj geçilirken, geleneksel “süründürme” tutumundan uzaklaşılır.