Iraklı Şii lider Ammar el Hekim, Şii merciinin geçmişte olduğu gibi şimdi de Kürtleri koruduğunu söyledi.
Ammar el Hekim, bugün yaptığı açıklamada, Kürdistan’ın bağımsızlık referandumuna değinerek, “Ülkedeki diğer kesimlerle konuşulmadan, ayrılmak için tek taraflı bazı adımların atıldığını görüyoruz” dedi.
“Tavrımızı açıkça belirttik ve parlamentoya da tavrını net şekilde koyup önemli bir karar aldığı için teşekkür ediyoruz” diyen Ammar el Hekim, sözlerine şöyle devam etti: “Hükümete de adım attığı ve kararlara bağlı kaldığı için teşekkür ediyoruz. Dünya ülkeleri de tavrını belirledi. Ancak bugün son açıklamalarını duyduk. Siyasi çıkarlardan uzak bir söylemdi.
Bu konuda hiçbir çıkarı olmayan Sayın Sistani’nin tavrını değiştirecek bir siyasi ajanda yok. Allah bizi onun, yüksek merciiyle rızıklandırdı. O çok az beyanda bulunur ancak ülkenin fitneyle çevrili olduğunu gördüğünde uygun zamanda çok açık ve net şekilde söyleyeceklerini söyler.
Bugün de zorlu referandum krizi ve ayrılmaya yönelik adımlar karşısında çok net bir biçimde, belge, ispat ve sınırları belirledi. Ancak biz onu dinliyor muyuz, duyuyor muyuz, bu sözleri algılayabiliyor muyuz? Merciiliğin bugün Irak halkı -merkezi hükümet ve Kürt Bölgesel Hükümeti ve Kürdistan’daki halk, siyasi güçler- için çizdiği haritaya göre gidiyor muyuz veya ona bağlı mıyız?
Kürdistan’daki halkımıza diyorum ki geçmişte dini mercii İmam Muhsin el Hekim çok yerinde bir tavır göstererek, Kürtlere karşı savaşmanın haram olduğu fetvasını verdi. Ancak Yahudi orduları İslam kisvesi altında, Kürtleri ortadan kaldırmak üzere harekete geçmişti. Geriye kalan herkesi zalim ilan ederek, hepsinin öldürülmesi gerektiği hükmünü vermişti.
Ancak İmam el Hekim, fetvasıyla bunun önüne geçti. Kürdistan halkı gerçekten vefalı bir halk ve bunu hiç unutmadı. Şimdi de İmam Sistani’nin yüksek mercii, Kürdistan halkının kurtuluşu için yol haritası sunuyor. Acaba kişisel çıkarların yüksek merciinin işaret ettiği genel çıkarların önüne geçtiğini görüyor muyuz?
Mercii, Kürt halkının derecesini sabit kılmıştır. Ayrıca Kürtlerin bütün anayasal haklarının korunmasını garanti edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Kürdistan’da, Bağdat da, Diyala’da, Fırat'da, güney'de, batı da ve her yerde hakları korunmalı ve herhangi bir zarar görmemelidir. Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması sağlanmıştır.”