ABD, kartlarını daha açık oynayarak YPG'ye olan desteğini hem sahada hem de sözlü olarak ifade ederken, Rusya daha örtülü bir politika izliyor ve duruma göre bölgedeki işbirlikçilerini birbirinin yerine ikame edebiliyor.
DW Türkçe'den Beklan Kulaksızoğlu'nun haberine göre, PKK ve YPG'yi "terör örgütü" olarak görmeyen Rusya, kendini bir gruba angaje etmeden elindeki kartların çokluğunun bilincinde hareket ediyor.
Rusya'nın, Suriye Demokratik Birlik Partisi PYD ile iyi ilişkiler geliştirildiği belirtilen haberde, ikili arasındaki yakınlaşmanın 2013'te yoğunlaştığı, PYD lideri Müslim Şahin'in defalarca Moskova'da Rus yetkililerle görüştüğü kaydediliyor.
PYD, 2016'da Moskova'da bir büro da açtı. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, büronun kapatılması çağrısı ise karşılık bulmadı.
Moskova Devlet Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Kerim Has'ın görüşlerine yer verilen haberde, Rusya'nın amacının çatışmaları bitirip siyasi süreci hızlandırmak olduğu belirtiliyor.
Has'a göre, devam eden çatışmalar yeni talepleri de masaya getireceği için Rusya açısından tercih sebebi değil.
Moskova, PYD'yi her fırsatta hem Soçi hem de Cenevre görüşmelerine dahil etmeye çalışıyor, Türkiye'nin engellerine rağmen.
Rusya'nın, Suriye'nin geleceğinde Kürtlere ne tür bir rol biçtiği konusunda Has, Astana görüşmelerinde oluşturulan taslakta bahsedilen sınırlı özerkliğin önemli olduğunu belirtiyor. O taslakta, kültürel özerkliğin altı çiziliyor. Yani, dış politika, savunma, güvenlik ve enerji alanlarında Şam rejimine tam bağımlılık sözkonusu.
Bu da PYD'yi Şam'a bağlı kılıyor ve kendi ordu ve polis teşkilatının oluşturamaması, silah anlaşmaları ile doğalgaz ve petrol anlaşmaları imzalayamaması anlamına geliyor. Has, bu noktada Rusya'nın Suriyeli Kürtler için, Kuzey Irak'ta desteklediği Barzani yönetiminden farklı bir rol öngördüğüne dikkat çekiyor.
Has sözlerini şöyle sürdürüyor: "Burada Moskova ve Washington arasında Kürtlere bakış konusunda bir ayrışma var. ABD'nin vizyonu daha geniş çapta bir siyasi entite oluşumu. Gerçekçi olmak gerekirse, bu ikilemde Ankara'ya daha yakın olan Moskova'nın vizyonu. Her ne kadar Ankara'nın tasavvuruyla örtüşmese de."
Has'a göre, sahayı ABD'ye kaptırmamak, Rusya'nın Suriye politikalarını şekillendiren en önemli unsurlardan biri. Türkiye ile yakın işbirliğine rağmen Rusya'nın PYD ile ilişkilerden de vazgeçmeyeceği ortada.
Rusya ve ABD'nin PYD konusunda anlaşmaya varma ihtimalini de gözardı etmeyen Has, "Aşama aşama gerçekleşebilecek ve aşama aşama tarafların pozisyonunun değişebileceği bir tablo bu. Ne Rusya halihazırda PYD konusunda ABD ile anlaşmış durumda ne de Moskova Ankara'nın PYD konusundaki tavrına tam anlamıyla destek vermiş durumda" diyor.
