'ABD'nin Suriye politikası Rusya'nın hesaplarını değiştiriyor'

ABD, Ceaser Yasası kapsamında Şam rejimine uyguladığı yeni yaptırımlarla, geçen ayın ortalarında yürürlüğe koyduğu ilk yaptırım paketi üzerinden verdiği mesajların etkisini güçlendirmeye çalışıyor. Washington yeni yaptırım paketiyle Moskova’ya ‘Suriye rejiminin tutumunu değiştirme’ baskısı uyguluyor. 2018’de ABD ve Rusya’nın Suriye ilgili anlaşmasından yola çıkarak, söz konusu ‘tutum değişikliğinin’ ilk adımı, İran ve destekli milisleri Suriye’nin güneybatısından uzaklaştırmakla atılabilir.

01.08.2020, Cts - 10:57

'ABD'nin Suriye politikası Rusya'nın hesaplarını değiştiriyor'
Haberi Paylaş

Yeni yaptırımlar arasında Suriye rejim lideri Beşşar Esed’in oğlunun yer alması dikkat çekti. ABD geçen ay ilan ettiği birinci yaptırım paketine Beşşar Esed’in eşi Esma’yı da dahil etmişti. Washington’da yapılan değerlendirmelere göre, dar halkadaki isimlerin kara listeye alınmasını beklemeyen Suriyeli yetkililer, Esma ve oğul Esed’in yaptırımlara dahil edilmesi karşısında şaşkınlığa uğradı. Bu yaptırımlarla ayrıca siyasi bir mesaj veriliyor: Ceaser Yasası ABD’de oy birliğiyle kabul edilen partiler üstü bir adımdır. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve Suriye Özel Elçisi Joel Rayburn, açıklamasında, “Suriye rejimindeki ana oyuncuların, çalışmalarına devam etmek ve yaptırımları atlatmak için aile içindeki çocukları kullanma eğilimi gösterdiklerini gözlemledik. Yaptırımların amacı rejimin savaşı sürdürmek için kullandığı ekonomik denetimini sağlamasını engellemektir” dedi.

ABD yaptırımları kapsamına alınan isim ve kuruluşların sayısı 50’ye ulaştı. Önümüzdeki günlerde yeni yaptırım paketlerinin açıklanması ve söz konusu sayının ikiye katlanması bekleniyor. Avrupalı diplomatların değerlendirmesine göre, ABD bu yolu izleyerek, “iki dünyada yaşamak mümkün değil: Herkes hangi dünyada yaşayacağına karar vermelidir: ABD’nin dünyası mı yoksa rejimin dünyası mı?” mesajını vermek istiyor. Avrupalı diplomatların aktardığına göre, Washington’da Suriye dosyasıyla ilgilenen yetkililer ‘ABD politikasının başarılı olduğuna, bu politikanın Şam üzerindeki baskıyı artırdığına ve Moskova’nın hesaplarını değiştirdiğine’ inanıyorlar. ABD’li yetkililer ayrıca Ceaser Yasası'nın ‘Avrupa ve Arap dünyasının Şam ile normalleşme çabalarını sonuçsuz bırakmasına, Arap iş insanlarının Suriye’nin yeniden imarına katılmaktan çekinmesine ve Suriye ile Lübnan’daki ekonomik krizin derinleşmesine’ katkı sağladığı görüşünde.

Washington’da Suriye dosyasına bakan yetkililer Ceaser Yasası’nın kazanımlarını şöyle sıraladı:

1- Ceaser Yasası sayesinde İdlib’deki ateşkes devam ediyor. Bu çerçevede Türkiye’nin İdlib’deki imar faaliyetlerinden geri adım atmayacağına işaret eden veriler geliyor. Ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla Suriye’ye yönelik insani yardımların ulaştırılmasında kullanılan sınır kapısı sayısının 1’e düşürülmesine rağmen insani yardımların akışı sürüyor.

2- İsrail, Tahran’ın Suriye’deki askeri varlığını güçlendirmesini engellemek amacıyla Suriye’deki İran mevzilerine yönelik hava saldırılarını Rusya’nın göz yumması ve ABD’nin destekleriyle sürdürüyor.

3- Ceaser Yasası, Rus askerlerinin ABD güçlerine yönelik tacizlerine ve Irak sınırında konuşlanma çabalarına rağmen Fırat’ın doğusunda çatışmaların önlenmesi noktasında Rusya tarafıyla işbirliğinin sürmesine katkıda bulundu.

ABD bu kazanımların ilk yansımalarını Moskova’nın tutumundaki değişiklik üzerinde gözlemliyor. ABD’nin gözlemlerine göre, Rusya artık “bunlar gayrimeşru tek taraflı yaptırımlardır” veya “ekonomik sorunların arkasında koronavirüs salgını ve ABD işgali yatıyor” gibi açıklamalar yapmak yerine Suriye’deki sorunun boyutuna gerçekçi bir şekilde yaklaşıyor.

Washington’da şu anki beklenti Ceaser Yasası’nın ‘meyvelerini toplamak’ ve bu kazanımları ABD Başkanlık Seçimlerinden bağımsız olarak iki taraf arasındaki dinamizmin sürdürülmesinde kullanmaktır. Zira ABD’nin Suriye dosyasına bakışında artık başkanın isminin Donald Trump olması veya başka bir isim olmasının bir önemi olmadığı anlaşıldı. ABD’li yetkililer Moskova’ya karşı herhangi bir biçimde ‘karşılıksız bir adım’ atmayacaklarını, Suriye’de Moskova’nın atacağı olumlu adımlar ölçüsünde karşılık vereceklerini vurguluyorlar.

ABD’li yetkililerin belirttiği ‘karşılıklı adım’ ilkesi ışığında Moskova’nın şu iki sınavdan geçmesi gerektiği söylenebilir:

1- BMGK’nin 2254 sayılı kararı uyarınca 24 Ağustos’ta Cenevre’de başlayacak Suriye Anayasa Komitesi’nin 3’üncü tur görüşmelerinde rejim nasıl bir tavır sergileyecek?

2- Rusya, 2018’de Washington ve Moskova arasında imzalanan anlaşma doğrultusunda İran’ı Suriye’nin güneybatısından çıkarmak için baskı uygulayacak mı? Özellikle İran’ın Suriye’de zayıflatılması meselesinin Rusya ve ABD’nin kesişim noktası olduğu unutulmamalıdır.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 10553 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:34:03
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x