BM Güvenlik Konseyinin Suriye’de çatışmaların en az 30 gün durdurulmasını öngören kararı onaylaması ardından yaptığı konuşmada Caferi; Şam ve kırsalından Suriyelilerin, Doğu Ğuta’da bulunan teröristlerin gelişigüzel füze ve havan roketleri saldırıları nedeniyle ciddi bir sorun yaşadıklarını belirtti. Caferi Doğu Guta’da bulunan teröristlerin başkent Şam ve kırsalındaki sivil yerleşim alanlarına günü birlik olarak onlarca füzeyle saldırdıklarını, birçoğu çocuk ve kadın olmak üzere her gün onlarca vatandaşın bu saldırlar sonucunda şehit ve yaralı düştüklerini kaydetti.
Caferi sana’ya verdiği demeçte, Şam’da yaşayan ve her gün terör saldırılarına maruz kalkan 8 milyondan fazla Suriyelinin çağrılarının BM genel kuruluna ya da İngiltere ve Fransa daimi temsilcilerinin posta kutularına ulaşmadığına dikkat çeken Caferi; fakat sivillere saldıran ve masum insanları canlı kalkan olarak kullanan azılı teröristlerin çağrılarının sorunsuz ve derhal ulaştığına dikkat çekti.
Caferi Doğu Guta’da ‘ılımlı muhalifler’ adı verilen teröristlerin Şam’da Kızılay Binasını 10 füzeyle hedef aldıklarına dikkat çekerken bu saldırılarda aralarında bir doktorun bulunduğu birçok kişinin şehit ve yaralı düştüğüne vurgu yaptı.
Suriye hükümetinin Suriye’de kanların akıtılmasına son vermeye katkı sağlayacak her girişim ve öneriye açık olup olumlu yapıcı bir şekilde teamül ettiğine dikkat çeken Caferi; vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumak için hiçbir girişim ya da çabadan geri kalmadığının altını çizdi. Caferi bu kapsamında Suriye’nin Doğu Guta’da bulunan silahlı grupları silahlarını teslim etmeye ve af kararından faydalanmaya davet ettiğini kaydetti. Siviller için güvenli çıkış koridorları da temin ettiğini ifade eden Caferi; aynı zamanda her fırsatta sivillere insani yardım konvoyları gönderdiğine de vurgu yaptı.
Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Caferi; Astana Anlaşmasının Suriye’de tüm silahlı grupları IŞİD ve Nusra Cephesinden ayrılmaya zorunlu kıldığını, anlaşmanın ihlali halinde Suriye hükümetinin uygun gördüğü şekilde karşılık verme hakkını da garantilediğinin altını çizdi.
Caferi Suriye’nin kendini, topraklarını ve halkını savunmada egemen ve meşru hakkını kullandığını vurgularken, Suriye’nin her karış toprağında istikrar, güvenlik ve egemenliğin sağlanmasına dek teröre karşı savaşını azim ve kararlılıkla sürdüreceğini belirtti.
BMGK’nin onayladığı 2401 sayılı kararının IŞİD ve Nusra Cephesine karşı askeri operasyonları kapsamadığına vurgu yapan Caferi; aynı zamanda diğer silahlı grupların sivillere karşı bir füze olsa bile herhangi bir saldırıda bulunmaları halinde Suriye hükümetinin uygun gördüğü şekilde karşılık verme hakkını da garantilediğinin altını çizdi.
Caferi onaylanan kararın Afrin Bölgesi, Golan toprakları ve ABD güçlerinin bulunduğu bölgeler dahil olmak üzere Suriye’nin tamamında uygulanması gerektiğini vurguladı.
ABD, Fransa ve İngiltere hükümetlerinin Suriye’yi parçalama ve yönetimi güç ile devirme amaçlı plan ve stratejilerine son vermeleri gerektiğinin altını çizen Caferi; tüm bunların sömürü, işgal ve hegemonya amaçlı olduğuna işaret etti.