Foreign Policy: Suriye'de yeni bir ayaklanma başladı

Ülkedeki iç savaşın bittiğinin sanılmasından yıllar sonra, Esad'in kontrolü yeniden dağılıyor.

30.07.2024, Sal - 14:54

Foreign Policy: Suriye'de yeni bir ayaklanma başladı
Haberi Paylaş

Bundan altı yıl önce Suriye rejimi, milyonlarca Suriyeli tarafından "devrimin beşiği" olarak bilinen güneydeki Dera vilayetini ele geçirdi. Bu askeri zafer Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad için çok önemli bir anı temsil ediyordu. Ne de olsa rejim en son Temmuz 2018'de muhaliflere ait büyük bir toprak parçasını ele geçirmiş ve bunu yaparken de tüm dünyanın gözleri önünde dokunulmazlığını ortaya koymuştu. Kağıt üzerinde Dera, ABD'nin merkezi bir rol oynadığı aylar süren yoğun uluslararası diplomasinin ardından bir "gerilimi azaltma bölgesi" olarak belirlenmişti.

Bu koruma statüsüne rağmen, rejim güçleri Rusya'nın yoğun askeri desteğiyle Dera'yı kuşatmaya devam etti; enkaza çevirdi; ve haftalar süren acımasız şiddetten sonra bölgeyi teslim olmaya zorladı. Washington'un en güvenilir muhalif müttefik şemsiyesi olan Güney Cephesi, ABD'li yetkililer tarafından teslim olması tavsiye edilerek terk edildi.
O zamandan beri, uluslararası aktörler yorgun ve ilgisiz bir şekilde metodik olarak geri çekildikleri için rejimin statüsü hiçbir zaman sorgulanmadı. O belirleyici andan itibaren, birçoklarına göre Esad kazanmıştı ve Suriye'deki kriz sona ermiş, etkileri kontrol altına alınmıştı.

Gerçekte Esad hiçbir zaman "kazanmadı" sadece Rusya ve İran'ın sürekli güçlü desteği ve aynı zamanda uluslararası alanda yaşanan ilgisizlik sayesinde hayatta kalmayı başardı. O zamandan bu yana geçen yıllarda, dünyanın Suriye'nin içinden çıkılmaz krizini çözmek için çalışmaya olan ilgisi tamamen buharlaştı. Bugün Washington'da, politika üreten çevrelerde Suriye konusunda daha fazla bir şey yapılması önerisi bile ilgi değil, bıkkınlık dolu soluklanmalar ve alaycı gülüşlere neden oluyor.

Yine de Suriye'deki durum pek çok açıdan hiç olmadığı kadar kötü. IŞİD'in toparlandığına dair açık ve sürekli işaretler; rejimle bağlantılı milyarlarca dolarlık uluslararası uyuşturucu ticareti; ve İsrail, İran, Türkiye, Rusya ve ABD'nin dahil olduğu süregelen jeopolitik düşmanlıklar. Rejimin kontrolü altındaki bölgeler üzerindeki hakimiyeti hiç bu kadar zayıf ve güvenilmez olmamıştı.

Suriye'nin güneyi bu konuda dikkate değer bir örnek teşkil ediyor. Devrimin beşiğinin bombalanarak teslim alınmasından altı yıl sonra, Esad’ın güneydeki yönetimi dikiş yerlerinden sökülmeye başlıyor.

Esad ve destekçisi Rusya, güneyin muhaliflerden "arındırılmış" istikrarlı bir Suriye'yi temsil etmesini amaçlarken, bölge 2018'den bu yana Suriye'nin en istikrarlı istikrarsız bölgesi oldu. Seyri Weekly tarafından belgelendiği üzere, sadece Haziran ve Temmuz ayları arasında Dera ve Süveyda vilayetlerinde her gün yaşanan suikastlar, pusular, baskınlar, adam kaçırma ve rehine infazları sonucunda en az 47 kişi öldü. Özellikle Dera kanunsuzluğun ve kaosun vücut bulmuş haline dönüştü.

Bu felç edici düzensizliğin ötesinde, rejimin elindeki güney vilayetleri Dera ve Süveyda'daki eski muhalif savaşçılar ve diğer yerel silahlı gruplar son haftalarda rejimin ihlallerine karşı çıkma konusunda giderek daha cesur hale geldiler. Haziranın ortasından Temmuzun ortasına kadar, çoğu eski muhalif olan silahlı savaşçılar, rejimin kendi bölgelerindeki sivilleri keyfi olarak tutuklamasına misilleme olarak en az 25 Suriyeli askeri yetkiliyi kaçırdı. Rehineler daha sonra rejimi sivil tutukluları serbest bırakmaya zorlamak için başarılı bir şekilde koz olarak kullanıldı. Rejime daha önce hiç bu kadar tutarlı bir şekilde meydan okunmamış ve boyun eğmeye zorlanmamıştı.

Kağıt üzerinde "uzlaşmış" sayılan yerel silahlı gruplar da artık ihlallere misilleme olarak Esad rejiminin askeri kontrol noktalarına ve binalarına doğrudan saldırılar düzenlemeye başladı. Örneğin, Dera'nın Inkhil kasabasından Suriyeli bir kadın 10 Temmuz'da Şam'da pasaportunu yenilemeye çalışırken alıkonulunca, Inkhil'deki eski muhalif savaşçılar üç rejim kontrol noktasına ve yerel istihbarat merkezine koordineli saldırılar düzenledi. Rejim güçleri havan topu ve topçu ateşiyle karşılık verince, yerel savaşçılar takviye olarak gelen bir rejim zırhlı aracını pusuya düşürerek güdümlü füzeyle imha etti. Günün ilerleyen saatlerinde kadın serbest bırakıldı.

Yanı başındaki Süveyde vilayetinde Esad’ın devrilmesi talebiyle 330 günü aşkın süredir aralıksız protesto gösterileri düzenleyen yerel halk, 23 Haziran'da vilayet başkentinin ana girişine beklenmedik bir şekilde yeni bir güvenlik kontrol noktası kurdu. Birkaç saat içinde en az altı yerel silahlı grup harekete geçerek rejim mevzilerine saldırılar başlattı ve Şam'dan gelen rejim takviyelerinin de katıldığı 48 saat süren şiddetli çatışmalar yaşandı.

25 Haziran'a gelindiğinde rejim geri adım atmak zorunda kaldı ve ağır bir şekilde tahkim edilmiş kontrol noktası bir karakola dönüştü. Rejimin güvenlik politikasına böylesine doğrudan bir meydan okuma, özellikle de hiçbir zaman muhaliflerin kontrolüne geçmemiş bir vilayet için oldukça dikkat çekiciydi.

Bu olay rejimin boyun eğişini gözler önüne sererek bölgede büyük yankı uyandırdı. Bu durum, Süveyde'de rejim karşıtı silahlı grupların en önde gelen liderlerinden biri olan ve yukarıda bahsedilen saldırıların çoğuna komuta eden kişinin 17 Temmuz'da şafak vakti kendi evinde suikasta kurban gitmesini açıklayabilir. Halk arasında Ebu Geyt olarak bilinen Murhaj Jarmani, susturucu kullanan bir tetikçi tarafından oturma odasının penceresinden başından vurularak öldürüldü. Karısı o sırada evdeydi ama silah sesini duymamıştı bile.

Aynı bir aylık süre zarfında, Suriye'nin güneyindeki yerel silahlı gruplar da cinayet, işkence ve organize suçlar da dahil olmak üzere çeşitli ihlallerle suçlanan rejim istihbaratından dört kişiyi kaçırdı. Dördü de işkence gördü, suçlarını kamera karşısında itiraf etmeye zorlandı ve ardından infaz edildi; itiraf videoları daha sonra yerel olarak ve sosyal medyada yayıldı. Bunun da ötesinde, Dera'nın kötü şöhretli askeri istihbarat şefi Luay el-Ali'nin sağ kolu 13 Temmuz'da vilayet merkezinde suikasta uğradı. Genellikle Ebu Lokman olarak bilinen hedefin, Dera'nın en büyük tutuklu tutma ve sorgulama tesisinde yaklaşık on yıl süren işkenceyi yönettiği bildirildi.

Bu gibi bilgiler, Suriye'deki krizin 14. yılında rejimin gerçek yüzüne bir bakış sunuyor. Kontrolü sağlamlaştırmak bir yana, Esad'ın otoritesi parçalanıyor gibi görünüyor. Bu arada rejim, yeniden dirilen IŞİD'e karşı aralıklı olarak yürüttüğü mücadelede başarısız olmaya devam ediyor. Sadece geçtiğimiz ay, Suriye'nin orta kesimlerindeki çöllerde neredeyse her gün gerçekleşen IŞİD saldırılarında en az 69 rejim mensubu öldürüldü. Ve bu, rejimin cihatçı gruba karşı bir ay süren "temizleme operasyonu"nun ortasında gerçekleşti. Bu arada Esad’ın kıdemli danışmanı Luna al-Shibl 3 Haziran'da kimilerine göre içeriden birinin işi olan gizemli bir trafik kazasında ölürken, rejim ekonomisinin bel kemiği Muhammed Bara Katırcı da 15 Haziran'da bir İsrail hava saldırısında öldürüldü. Ve çok daha fazlası.

Muhalefeti yok etmek için elinden geleni ardına koymamasıyla ünlü bir rejimle karşı karşıya olmalarına rağmen, güney Suriye halkı artık usanmış görünüyor. Süveyde'de yaklaşık bir yıldır devam eden halk ayaklanmasından, yerel savaşçıların rejimin ihlallerine ve güvenlik politikalarına doğrudan meydan okuma eğilimine kadar, bu durum çözülmüş bir krizden ziyade bir kez daha büyüyen ve potansiyel olarak tırmanan bir krize benziyor.

Charles Lister-Foreign Policy (Çeviri)

 

Bu haber toplam: 9630 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:20:15:04
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x