Türkiye’nin bizzat müdahil olduğu Libya ve İdlib’de sıcak gelişmeler yaşanmaya devam ediyor.
Libya'da Birleşmiş Milletler'in (BM) tanıdığı ve Türkiye'nin askeri destek verdiği Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) Başbakanı Fayiz Es-Sarraj, ateşkes görüşmelerinin yeniden başlaması üzerine varılan anlaşma sonrası soluğu Ankara'da aldı.
Trablus’ta zafer ilan eden Sarraj ve Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Saray’da düzenledikleri ortak basın açıklamasında Hafter'i hedef aldı.
Hafter'in bir savaş suçlusu olduğunu ileri süren iki isim, müzakere masasına oturmayacaklarını vurguladı.
İdlib’de ise Rusya sahaya tekrar döndü. 5 Mart’tan bu yana Rusya, ilk kez İdlib’de hava saldırıları gerçekleştirmeye başladı ve Şam’a askeri desteğini genişletmeye başladı.
Türkiye ise Libya’dan aldığı güçle İdlib’de görülmemiş bir hazırlığın içine girdi.
Bölgeyi yakından takip eden araştırmacı-yazar Hamide Yiğit ile Libya ve Türkiye’deki gelişmeleri Ahval'e yorumladı.
Hamide Yiğit, Artı Gerçek’te de kaleme aldığı yazısına atıf yaparak, TSK’nin sevkıyat hazırlığının yanı sıra Rus Savunma Bakanlığı’nın, Suriye Hava Kuvvetleri’ni güçlendirme kararı aldığını açıkladıktan sonra geçtiğimiz hafta içinde, yeni modifiye edilmiş bir grup MiG-29 jeti Şam’a teslim etmesinin İdlib’de savaşın geri dönme yolunda olduğuna dair güçlü mesajlar olduğunu söylüyor.
Yiğit’e göre Rusya, Libya’da Türkiye’nin hamleleri sonrası Hafter’in güç kaybetmesi nedeniyle oluşan olumsuz tablo karşısında bir fatura kesme hazırlığında ve bunu idlib’de gerçekleştirecek:
“Esas olarak son 10 gün içerisinde TSK’nin yoğun bir sevkıyat içinde olduğunu görüyoruz. Ancak, öncekilerden farklı bir hareketlilik söz konusu. TSK, ilk defa orta menzilli hava savunma sistemini ilk defa Suriye’ye taşıdı ve İdlib’de kurdu. Arap basını da bu hareketliliği savaşın geri döneceği şeklinde yorumluyor. Özellikle Libya’daki zaferden sonra bu hareketliliğe dikkat çekiyorlar.
Rus Hava Kuvvetleri de ateşkesten bu yana ilk defa bölgedeki cihatçı menzilleri vurmaya başladı. Yakında ertelenmiş bir Suriye Ordusu ile savaş başlayacak mı sorusu gündemde.”
Hamide Yiğit, bu gelişmeler sonrası çok sayıda Türk askerinin hayatını kaybettiği Rusya saldırısına benzer bir büyüklükte olmasa da iki ülkenin karşı karşıya gelme olasılığının yükseldiğini belirtiyor ve ekliyor:
“Ancak bu, Türkiye’nin neler hedeflediğine bağlı. Eğer Türkiye bu kadar sevkıyatı derin bir güç kazanma amaçlı yapıyorsa şubattakine benzer bir saldırı tablosu ile de karşılaşabiliriz ama şu an için görünen, sadece bir bölgeye (Özellikle M4 Karayolu) yoğunlaşılmış durumda. Türkiye’nin sevkıyatları da bu bölgeye yöneliyor.”
Yiğit, 18 bine yakın cihatçıların Libya’ya transfer edilmesinin ardından neden tekrar bölgeye bir dönüş olduğu sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:
“Farklı görüşler var. En ağır basanlardan birtanesi, cihatçıların Türkiye’ye yönelik eleştirilerin artması. Ankara ilgisini Libya’daki petrole yöneltti ve İdlib’i kurban edebilir, diyorlar. İkinci olarak, Türkiye yanlısı cihatçı grupların kendi aralarındaki çatışmalar da çok derinleşti. Burada, Türkiye’nin bunlar üzerindeki kontrolünün sanıldığı gibi güçlü olmadığı da açığa çıkmaya başladı. Birazcık da bu algıyı bertaraf etmek için ilgisini tekrar İdlib’e yöneltti de deniliyor. Ama bence bu İdlib hamlesinin arkasında Rusya’nın Libya sahasında Türkiye karşısına çıkması ile alakalıdır. Rusya daha çok Libya’nın faturasını İdlib’de kesmeye çalışıyor gibi gözüküyor. Bunu gören bir yerden Türkiye sevkıyatlarını yoğunlaştırdı.”
Libya’da ise Türkiye’nin kazanımlarının önemli ama lokal olduğu görüşünü dile getiren Hamide Yiğit, Türkiye’nin orada petrol çıkarı üzerinde durduğunu savunuyor ve şunları söylüyor:
“Pazartesi gününden itibaren belli olacak olan şu, askeri çözüm formülüne her iki taraf onay verdiyse, Birleşmiş Milletler nezdinde bütün dünya kamuoyuna Libya’nın ikiye bölünmüşlüğü de ilan edilmiş olacak. Türkiye’nin Libya’da çatışmalı bir süreç başlatmaktan başka bir pozisyonu yok çünkü orada güçlü bir iktidar yok. Ankara, oraya askeri güç yığarak rüştünü ispat etme yolunu seçti ve Libya’ya bu şekilde müdahale etti. O yüzden müzakereye değil, çatışmaya odaklandı. Ama şu andan itibaren bölgenin en iyi korunan hava üssüne sahip bir ülke konumunda Türkiye. Bunun üzerinden siyasi müzakereyi denklemin bir bileşeni olarak kabul eder ve bunun içinde yer alabilir.”
Hamide Yiğit, Libya’nın Suriyelileşmeye başladığı görüşünü dile getiriyor. Suriye’deki gibi orada da bir vekalet savaşının sürdüğünden bahseden Yiğit, “Bu vekalet savaşının bir tarafında olan Türkiye, Suriye’de vekaletten çıkararak kendisi müdahil olmuştu. Aynı süreç, şu anda Libya’da da devam ediyor. Fiili olarak Libya savaşına girmiş oldu Türkiye” ifadesini kullanıyor.