İran ve desteklediği Şii milisler, Suriye'deki varlıklarını demografik değişim, hak ihlalleri, asker ve silah sevkiyatıyla gün geçtikçe genişletiyor.
İran destekli milisler, Suriye genelinde varlığını artırırken savaşçılarının ailelerini çeşitli bölgelere yerleştirerek ülkede bir demografik değişimin zeminine ön ayak oluyor.
Milisler, sivillerin yaşamlarını etkileyen ciddi insan hakları ihlallerine de sebep oluyor. Suriye halkının genç kesimini de silah altına almak isteyen bu milisler, Suriye'nin birçok ilinde propaganda faaliyetleri yürütüyor.
Ülkede son olarak Afganistan asıllı Şii Hazaralardan oluşan Fatımiyyun Tugayı ve Lübnan ve Irak Hizbullahı'nın varlığı dikkat çekiyor. Bunların son dönemde kritik noktalarda askeri varlığını artırdığı ve silah, mühimmat sevkiyatı yaptığı biliniyor. İsrail ve Uluslararası Koalisyon tarafından tespit edilmemek amacıyla bu sevkiyatların birçoğu yer altı sığınaklarından sağlanıyor. Beşar Esed rejimi güçleri de İran destekli milislerin söz konusu faaliyetlerine göz yumuyor.
Suriye İnsan Haklı Gözlemevi'ne göre İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) ile bağlantılı milislerin 10 Haziran'da Humus kırsalının doğusundaki antik kent Palmira'nın batı kesiminde yer alan bir mahallede sivillere ait 5 yerleşim birimini kullanılamaz hale getirdiği bildirildi. Milislerin, sivillere ait evleri yakmasının arkasındaki amacın, Esed rejimi ile İran destekli milislerin kontrolü dışındaki bölgelerde ve yurt dışında yaşadığı öne sürülen ev sahiplerinin daha önce IŞİD ve muhalif güçlerle anlaşmalar yaptığı iddiası olduğu belirtildi.
Öte yandan Afganistan asıllı Şii Hazaralardan oluşan Fatımiyyun Tugayının 28 Haziran'da Palmira askeri hava üssü yakınlarındaki eski El Hal pazar bölgesinin içerisinde bulunan tahkim edilmiş mevzilerin sığınaklarına büyük miktarda silah ve mühimmat taşıdığı belirtildi.
İran destekli milislerin İsrail ve Uluslararası Koalisyon tarafından hedef alınma tehdidine karşı yer altı sığınaklarına tahkimat yaptığı ve silah varlığını kademeli bir şekilde Palmira'dan Fırat'ın batısına kaydırdığı biliniyor.
Palmira'da faaliyet gösteren Fatımiyyun Tugayının şehrin 10 kilometre doğusunda ve Palmira-Deyrizor otoyolundaki tahıl ambarlarını kendi mensupları için yeni bir karargaha dönüştürdüğü söyleniyor.
Fatımiyyun Tugayları ve Lübnan Hizbullahı milislerinin 24 Haziran'da Humus kırsalının doğusundaki El Karyateyn yerleşiminde askeri kontrol noktalarında araçları durdurup kimlik kontrolü yaptığı belirtildi.
İranlı bir nükleer bilim adamı, 20-28 Haziran tarihleri arasında İran Devrim Muhafızları Ordusu koruması altında Palmira kentinin güneyinde bulunan İran kontrolü altındaki fosfat yataklarını denetlemek üzere bölgeye ulaştı.
10 devrim muhafızı üyesinin zırhlı araçlarla İranlı uzmana eşlik ettiği bildirildi.
İran destekli milisler 3 Temmuz'da Deyrizor kırsalının doğusundaki El Bukemal'de, bir süre YPG kontrolündeki bölgelerde yaşadıkları bahanesiyle birkaç aileyi evinden çıkardı.
Evlerinden çıkartılan söz konusu aileler, Esed rejimi ve İran destekli milisler ile IŞİD arasında yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle YPG kontrolündeki bölgelere göç etmişti. Aileler, 2 ay önce evlerine dönmüştü.
Irak'tan yola çıkan Fatımiyyun Tugayına ait silah ve cephanelik taşıyan iki tır, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor iline ve Rakka çölünde bir bölgeye askeri sevkiyat gerçekleştirdi.
Tırların ilk olarak Deyrizor'un doğusundaki El Meyadin'e ulaştığı, orada yük boşaltımı yaptıktan hemen sonra el Rusafa köyüne ve Rakka'daki Meydan çölüne doğru yola çıktığı belirtildi.
SOHR kaynaklarına göre Irak'tan yasa dışı yollarla Suriye'ye sokulan sebze dolu tırlarda İran yapımı Fecr-5 füzeleri de bulunuyordu. Fecr-5 haricinde birçok füzenin de nakledilmesinin yanı sıra söz konusu füzelerin Meyadin bölgesindeki yeraltı sığınaklarına yerleştirildiği ifade ediliyor.
İran destekli milislerin, sebze veya farklı yüklerin bulunduğu tırların içerisine gizlice silah, füze, mühimmat yerleştirerek Irak'tan geniş hakimiyetinin olduğu Deyrizor'a ve Rakka'ya ulaştırdığı biliniyor.
Fatımiyyun Tugayı mensuplarının ailelerinin Haziran ayı içerisinde Hama'nın kuzeydoğu kırsalındaki El Şeyh Hilal, El Rahcan ve Eş Şakuze köylerine yerleştirdi.
Suriye'deki El Muvali aşiretinin çoğu, İran destekli milislerin öncülüğündeki Esed rejimi güçlerinin söz konusu köyleri ele geçirmesinin ardından, Suriye'nin kuzeyine göç etmek durumunda kalmıştı.
Fatımiyyun Tugayı daha önce de mensuplarının ailelerini Palmira, Deyrizor, Halep doğusu ve Şam'ın güneyindeki mahalle ve köylere yerleştirmiş ve bir demografik değişimin önünü açmışlardı.
14 Haziran tarihli bir habere göre, Irak'taki Şii milis gücü Ketaib Hizbullah, Iraklı ve Afgan uyruklu 21 aileyi otobüslerle Suriye'nin doğusundaki Deyrizor ilinin Irak sınırındaki El Bukemal bölgesine ulaştırdı.
Suriye iç savaşının başlamadan önce binlerce Şii'nin ziyaret ettiği Seyyide Zeyneb türbesinin bulunduğu bölgeyi İran kendine bir yerleşke olarak belirlemişti.
İran bölgeyi koruma iddiasıyla, Seyyide Zeyneb ve çevresine yüzlerce İranlı ve yabancı milisi yerleştirdi.
İran'ın bu stratejiyi, bölgede demografik bir değişime yol açmak ve nüfuzunu güçlendirmek için geliştirdiği söyleniyor.
Haseke'deki halk Lübnan Hizbullah'ının bölgedeki varlığını reddediyor. Halk, Lübnan Hizbullahı'nın çok ciddi insan hakları ihlallerine başvurduğunu, kaynaklarını uyuşturucu ticaretinden sağladığını savunarak, şehirdeki gençlerin Hizbullah'a katılmaması gerektiği yönünde uyarılarda bulunuyor.
Al-Monitor sitesi 18 Haziran'da, Türkiye’nin olası Suriye operasyonuna karşı Rusya, İran ve Suriye'nin desteklediği grupların Türkiye'ye karşı birleştiğini öne sürdü.
Türkiye’nin, Rojava’ya yönelik askeri operasyon hazırlığında olduğunu duyurmasının ardından Rus birlikleri ile Suriye’deki gruplar bir araya geldi ve “Kuzey Yıldırım” adında bir merkez kurdu. Bu merkezin Halep’in kuzeyinde konuşlanan bir Rus askeri üssünde bulunduğu öne sürüldü. Türkiye'nin olası operasyonuna karşı birleşen grupların arasında YPG ve Fatımiyyun'un da olduğu iddia edildi.
“Kuzey Yıldırım operasyon merkezinin amacı askeri cepheyi yönetmek ve çatışmaları koordine ederek, çekilme sınırını belirleyerek olası bir Türkiye saldırısında YPG’ye destek sağlamak” denildi.
Middle East Eye'ın haberine göre, İran merkezli Shargh (Şark) gazetesine demeç veren eski devlet yetkilisi Ali Ekber Farazi, "İran ile Türkiye arasında (Suriye'de) bir karşılaşma beklenmesi muhtemel, ki bu da iki ülke arasında askeri bir çatışmaya yol açabilir." diye konuştu.
Farazi, Türkiye'nin, Rojava’da daha önce gerçekleştirdiği operasyonlarda İran ile Türk güçlerinin karşı karşıya geldiğini iddia etti.
Türk ordusunun daha önceki operasyonlarında İran güçlerinin kayıplar verdiğini ifade eden Farazi, Tahran yönetiminin bilhassa Humus şehrinin Türkiye tarafından ele geçirilmesine dair çeşitli endişeler taşıdığını öne sürdü.