Suriye Savunma Bakanı Muhrafe Ebu Kasra'nın Suriye ordusunu birleştirme ve yeniden yapılandırma çalışmalarına başlamasının üzerinden beş ay geçti.
Ebu Kasra, Cumartesi günü, 17 Mayıs'ta X platformu üzerinden şunları duyurdu: "Suriye'nin kurtuluşundan hemen sonra, askeri birlikleri birleşik bir kurumsal çerçeve içinde entegre etmek için çalışmaya başladık. Bugün, tüm birliklerin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edildiği haberini saygıdeğer halkımıza iletiyoruz."
Ebu Kasra açıklamasına bazı grupların bu entegrasyona dahil olmadığına dikkat çekerek, "geri kalan küçük askeri grupların" da bu duyurunun yapıldığı tarihten itibaren "en geç 10 gün içinde" Savunma Bakanlığı'na "katılmaları" çağrısında bulundu. "Bu konuda herhangi bir gecikme olması halinde yürürlükteki yasalara uygun tedbirlerin alınması gerekeceğini" vurguladı.
Ebu Kasra'nın duyurusu, "küçük askeri gruplar" tarafından niyetinin ne olduğu konusunda pek çok soruyu gündeme getirdi. Bazıları ise, Şeyh Hikmet el-Hajri'ye bağlı Süveyde'deki askeri konseyden, Milli Ordu'ya bağlı olup Savunma Bakanlığı'na entegre olmasalar da onunla koordineli olarak faaliyetlerini sürdüren grupların kalıntılarından ve Suriye'nin bazı bölgelerindeki "aile blokları" olarak adlandırılabilecek yapılardan söz edildiğini ileri sürdü. Diğerleri ise, silahlarını henüz teslim etmemiş rejimin kalıntılarından söz ettiğini düşünüyor. Ebu Kasra'nın açıklamasında dikkat çeken nokta, Fırat'ın doğusunda DSG şemsiyesi altında faaliyet gösteren binlerce savaşçının akıbetine ilişkin herhangi bir ayrıntının verilmemiş olması. Bu durum, ne Suriye hükümetinin ne de DSG'nin, DSG güçlerinin Suriye ordusuna entegre edilmesi yönündeki çabaların tamamlandığını duyurmamış olması nedeniyle daha da geçerlidir. Ebu Kasra'nın onları "küçük" gruplar olarak sınıflandırması pek olası değil.
Suriye hükümetinin, Savunma Bakanlığı aracılığıyla Suriye'de silah bulunduran ve ordu dışında kalan tüm gruplara net mesajlar vermek istediği açıktır. Kısa sürenin (10 gün) sonunda Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı olmayan bu askeri grupların hukuk dışı kalacakları, ellerindeki silahların haksız yere ele geçirilerek takibe alınacakları, devlet sistemi dışında silah taşınması konusunda müzakere ve göz yumma döneminin sona erdiği mesajı veriliyor.
Açıklama, düzensiz silahların toplanması ve ordu kurumu dışındaki askeri yapıların dağıtılması sürecinde ileriye doğru atılmış bir adım olarak okunabilir. Hele ki on binlerce silahın, silahlarını elinde tutarak çıkar sağlamaya çalışan bireylerin ve örgütlü askeri grupların elinde yaygınlaştığı bir ortamda, 10 günlük bir süre yeterli olmayabilir.
Askeri uzman Albay İmad Şahud, Majalla'ya yaptığı açıklamada, Ebu Kasra'nın belirlediği 10 günlük sürenin silahların kontrolü ve kalan askeri grupların entegrasyonu için yeterli olma ihtimalini dışladı. Çok sayıda engel bulunduğunu, en dikkat çekeninin ise "Suriye ordusuna bireysel olarak katılmayı reddeden bloklar var, çünkü askeri kurum içinde kolektif güçlerini korumak istiyorlar ve bu durum herhangi bir ordunun birliği için gerçek bir tehdit olarak görülüyor" olduğunu kaydetti.
İmad Şahud sözlerine şöyle evam etti: "Bir diğer engel de, rejimin düşüşünden önceki son saatlerde silahlarını bırakan, hem orduda hem de askeri güvenlikte çok sayıda rejim subayının olmasıdır. Onlar için bir çözüm bulunmalı, bu çözüm Suriye halkına karşı suç işleyenlerin yargılanmasını içerebilir. Bu arada, idari pozisyonlarda bulunan subaylar, bir araya gelip Suriye devleti için tehdit oluşturmamaları için sivil pozisyonlara transfer edilebilir."
