9 Aralık'ta Türkiye parlamentosuna gelen Anayasa değişikliği teklifine ilişkin görüşmeler oldukça gergin geçiyor. Değişikliğin meclisten geçmesi halinde Nisan ayında referandumla halkın onayına sunulması bekleniyor.
BBC Türkçe servisinden Hatice Kamer yeni anayasaya dair ne düşündüklerini Diyarbakır halkına sordu.
Yeni anayasa Diyarbakır'da herhangi bir heyecan yaratmışa benzemiyor.
Şehrin işlek merkezlerinden olan Dağkapı, Ofis ve Balıkçılar'da görüştüğüm pek çok kişinin gündeminde anayasadan çok doların 4 lira sınırına dayanmış olması vardı.
"Meclis'te görülen anayasa değişikliği teklifiyle ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna aldığım cevapların çoğunda "Sen onu boşver de ne olacak bu doların hali?" sorusu öne çıkıyordu.
Medyaya karşı bir güvensizliğin olduğunu ifade ederek demeç vermek istemeyenler ağırlıkta. Konuşanlar da güvenlik kaygısından dolayı fotoğraflarının çekilmesini adlarının yazılmasını istemedi.
Hatice Kamer aldığı cevapları şöyle sıraladı:
Balıkçılarbaşı'nda kurduğu küçük tezgahında sıcak halka tatlı satan genç de diğer herkes gibi doların önlenemez artışından şikayetçi.
Anayasa tartışmalarından haberdar olduğunu ama ilgilenmediğini söylüyor.
"Bu gidişle milletin cebinde bir tatlı alacak parası kalmayacak" diyerek yeni pişirdiği tatlıları tezgaha dizmeye başlıyor.
'Sadece ben değil, herkes ilgisiz'
Gazi Caddesi üzerinde bir baharatçıya gidiyorum. İçerisi kalabalık. İlgi daha çok kış çaylarına. Dükkân sahibi, malların tamamını yurtdışından dolar ile getirildiğini anlatıyor.
O da görüştüğüm birçok kişi gibi anayasada yapılacak değişikliklere ilgisiz. "Sadece ben değil, herkes ilgisiz" diyor ve bunu siyasete olan güvensizliğe yorumluyor.
"İnsanlar siyaset kurumuna artık ilgisiz. Bu yüzden mecliste ne olup bittiğine bakmıyorlar. Çünkü oradan buraya doğru çözüm gelmiyor, aksine çözümsüzlüğün kaynağı olmuş durumda. Bu değişiklikler de çözüm olmayacak, bu yüzden kimse ilgilenmiyor" yorumunu yapıyor.
Arkadaşı da "45 yaşındayım, ömrümün 35 yılı bölgede devam eden bu savaşla geçti. Geçen yıl çatışmalardan dolayı iş yapamadık, bu sene de genel olarak durum kötü. Herkes kendi derdine düşmüş. Çatışmalardan, savaştan dolayı herkes çok yorgun. Bu savaşa yol açan da siyasetin kendisi. Siyaset hepimizi artık çok yordu" diyor.
Japon Pasajı'nda elektronik eşya satılan bir dükkana giriyorum. Dükkan ithal elektronik ürünlerle dolu. Zararı çok fazla ve hiç satış yapamamaktan şikayetçi.
Seçimlerde oyunu AKP'ye vermis olan dükkan sahibi, "Ecevit dönemindeki krizde bile böyle olmamıştık" diyor.
Gazi Caddesi'nde gümüş satan bir dükkana giriyorum. Dükkanın sahibi gündemi takip ettiğini ama değişiklikten çok meclisteki kavgaların öne çıktığını söylüyor.
"Anlamıyorum, sadece kavga, gürültü. Bu atmosferde değişecek anaysadan hiçkimseye hayır gelmez. Eğer başkanlık sistemi içinse gerek yok, çünkü cumhurbaşkanı uzun zamandır zaten başkanlık yapıyor" diyor.
'AKP'liler dışındaki herkes Kürtler gibi ötekileştirilecek'
Ömer adındaki esnaf ise CHP'nin "doğru dürüst muhalefet yapmadığından" şikayetçi.
"Bütün bu yaşananlardan CHP sorumlu. Mecliste dokunulmazlıkların kaldırılmasına onay verdiği gün kaybetti zaten. Şimdi ise güç getiremiyor. Sıra onlara da gelecek. Biz Kürtler zaten çekiyoruz, anayasa değişince AKP'liler dışındaki herkes Kürtler gibi ötekileştirilecek."
'Herkes kendi canının derdine düşmüş'
Arkadaşı da anayasa değişikliğine ilgisizliğini korkuya ve ilgisizliğe bağlıyor.
"Aslında hiç kimse razı değil ama korkuyorlar, sindirildiler, bir sürü insan öldü, binlerce insan hapsedildi. Kürt siyasetinin hataları da çok fazla ve artık siyasette ne olup bittiğiyle ilgilenmek istemiyorlar. Herkes kendi canının derdine düşmüş, bu yüzden anayasa kimsenin öncelikli meselesi değil" cevabını veriyor.
MHP ile ittifak endişelendiriyor
Diyarbakır Toplumsal Araştırmalar Merkezi Başkanı Mehmet Kaya da, toplumun meclisteki tartışmalara kayıtsızlığının şaşırtmadığını ifade etti, MHP ile yapılan ittifakın Kürtleri endişelendirdiğini söyledi.
AKP'nin 2005'ten itibaren attığı demokratik adımlara en fazla karşı çıkan partinin MHP olduğunu hatırlatan Kaya, bölgede, MHP'nin AKP'ye desteğinin, Kürtlerin haklarını ve isteklerini engellemeye yönelik şartlı bir destek olduğu düşüncesinin hakim olduğunu söyledi.
Kürtlerin referandumda sandığa gitme konusunda hevesli olmadığını da öne çıkaran Kaya, anayasa değişiklik paketine destek verilmeyeceğini de savundu.
Bölgede hendek olaylarından dolayı Kürt siyasetine de genel bir kırgınlık olduğunu belirten Mehmet Kaya sözlerine şöyle devam etti:
"Şu an Kürtleri ne doğru şekilde temsil edecek bir Kürt siyaseti var ne de onları sahiplenecek bir ülke yönetimi.
"Kürtler, beklentilerini karşılayacak ve aidiyetlerini geliştirecek, kendilerini bulabilecekleri bir anayasa istiyor."
'MHP ile ittifak bir lüzumdan kaynaklı'
AKP Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Akar ise önerilen başkanlık sisteminin demokratik bir sistem olduğunu savundu ve bunun siyasal istikrarı beraberinde getireceğini söyledi.
Yapılan değişikliğin yeni bir anayasa olmadığını hatırlatan Akar, temel meselenin Türkiye'nin idari şeklinde yapılacak değişiklikler olduğunu anlattı.
MHP ile yapılan ittifaka yönelik gelen eleştirileri haksız bulan AKP Diyarbakır İl Başkanı şöyle devam etti:
"MHP destek veren partidir, onlarla ittifak bir lüzumdan kaynaklı. Ama CHP ve HDP 7 Haziran'dan beri başkanlık sistemine karşı oldular".
"Mevcut sistem statükodur, askeri bürokrasinin vesayetinden kurtulmamız lazım. Bunun için de milli iradenin idaresinde olması lazım.
"367 bandını geçse dahi referandumla halka gidip soracağız, sandık orda, halk orda, demokrasi budur."
AKP Diyarbakır İl Başkanı, bölgede Kürtlerin anayasa değişikliğine ilgi göstermemesini de, değişikliğin daha sahaya getirilmediğinden kaynaklandığını savundu.
"Tartışmalar daha parlamentodan sahaya inmediği için ilgi yok gibi görülebilir ama, yakın bir süreçte halkın içinde de tartışılmaya başlanacak."
Muhammed Akar, başkanlık sisteminin Kürt sorunun çözümüne dair umutları tükettiğine yönelik gelen eleştirilerle ilgili de şunları söyledi:
"Başkanlık sistemi, Kürt meselesinin çözümüne olumlu katkı sunacak. Güçlü bir siyasal iktidar daha da güçlü adımlar atabilecek, daha esaslı reformlar yapılabilecek. Kürt kamuoyu müsterih olmalı, 90'lı yıllara dönüş mümkün değildir."