YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, dünyada bilinen mikrobiyalitlerin boyu genelde 2-3 metre civarında iken, Van Gölü’nde 20 metre civarında boyu olan mikrobiyalitler tespit edildiği ve bunları görüntülediklerini söyledi.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, Van Gölü’nün orijinal ekosistemini su altından incelemek, inci kefalinin göldeki ve akarsudaki yaşamını görüntülemek,
Dünyanın en büyük mikrobiyalitlerini tespit ederek kayda almak, su altında olabilecek tarihi ve kültürel yapıları belirlemek amacıyla iki yıl önce sualtı görüntüleme yönetmeni Dalgıç Tahsin Ceylan ve rehber-eğitmen dalgıç Murat Kulakaç tarafından başlatılan çalışmadan bulguların gelmeye devam ettiğini söyledi.
Sarı\'nın verdiği bilgiye göre 28 Mayıs-2 Haziran 2016 tarihleri arasında yapılan dalışlardan çıkan sonuçlar şöyle: Bu dalışlar esnasında dünyanın en büyük mikrobiyalitlerine ilişkin yeni bulgular elde edildi.
Mikrobiyalitler, Van Gölü’nün dibinden çıkan kalsiyumca zengin suların etrafında cyanobakteriler ile bazı alg türlerinin toplanarak kireç taşı çökeltisi oluşturması sonucunda oluşmaya başlamakta.
Oluşan kireç taşı çökeltisi içinde su borularının yukarıya doğru devam etmesi sonucunda büyümeye devam eden mikrobiyalitler, su altında ağaç gibi yapılar oluşturmakta.
Van Gölü, inci kefaline ilişkin geçmiş dalış programlarında elde edilen bulgulara ek olarak yeni tespitlerin de kayda alındığını sözlerine ekleyen Sarı, “Van Gölü, inci kefali hem mikrobiyalit alanlarında görüntülenmiş, hem de Erciş Deliçay’da mansaptan yumurtlama alanına kadar devam eden göçün tüm aşamaları detaylı olarak sualtı fotoğrafı ve sualtı videosu olarak kayda alınmıştır.
Dünyada bilinen mikrobiyalitlerin boyu genelde 2-3 metre civarında iken, Van Gölü’nde 20 metre civarında boyu olan mikrobiyalitler tespit edildi
Bir haftalık çalışma sonucunda mikrobiyalitler, Van Gölü ekosisteminin en orijinal elementlerinden birisidir. Mikrobiyalit alanlarında besin zincirinin zenginleştiği, artan fitoplankton aktivitesi sonucu zooplanktonların da arttığı, bunu takiben bu alanlarda inci kefalinin de yoğunlaştığı gözlenmiştir\" dedi.
Sarı, Van Gölü’nün Gevaş ilçesi sınırları içinde kalan güney kısımlarında mikrobiyalitlerin oluşumu, gelişimi ve yaşlanmasının birlikte gözlenebildiği mikrobiyalit laboratuvarı denilebilecek alanlar belirlendiğini belirtti.
Sarı şöyle devam etti: \"Tatvan’da Van Gölü’nün dikey olarak en büyük mikrobiyalitlerinin bulunduğu alan belirlenmiş olup, kıyısal alanlarda Van Gölü su seviyesinin yüksek olduğu dönemlerde gelişmiş olan ancak şimdi karada kalmış fosil mikrobiyalit alanları bulunmuştur.
Ahlat açıklarında mikrobiyalitlerin oluşum, gelişme ve büyüme hızının çok net gözlenebildiği bir alan tespit edilmiştir. Adilcevaz açıklarında yatay olarak mikrobiyalitlerin çok geniş bir alanı kapladığı, adeta bir şehir görünümü oluşturduğu bölgeler belirlenmiştir.\"
Van Gölü, inci kefalinin üreme göçü esnasında toplandığı mansap bölgesinden yumurtlama alanına kadarki göçü su altından izlendiği belirten Sarı, \"Doğal düşmanları olan martı, yılan, kaplumbağa ve kurbağaların inci kefaliyle beslenmeleri kayıt altına alınmıştır. İnci kefalinin yumurtlama anı görüntüleri elde edilmiş ve doğal habitatında yumurtalar ile yumurta içindeki embriyolara ilişkin görüntüler çekilmiştir” dedi.
Elde edilen yeni bulguların, dalış turizmi açısından önemli olduğunu ifade eden Sarı, “Van Gölü, elde edilen yeni bulguların inci kefalinin yaşam döngüsünün anlaşılmasına katkı sağladığı kesindir\" diye konuştu. Sarı konuşmasını şöyle tamamladı: \"İki yıldır devam eden bu çalışma ile Van Gölü mikrobiyalitlerine ilişkin çalışmaların ilk aşaması tamamlanmıştır.