Şırnak’ta 18 Ağustos 1992 günü, “ PKK , Şırnak'ı bastı” gerekçesiyle kente merkezine yönelik çok kapsamlı bir askeri operasyon başlatılmış, 4 gün süren olaylar sırasında, kent merkezinde ağır silahlarla rastgele ateş açılmış ve 100’ün üzerinde sivil.
Hazal Özvarış, o günleri, dönemin Şırnak Valisi Mustafa Malay'a sordu. 1991-1993 yıllarında Şırnak Valisi olarak görev yapan Malay, Valiliği döneminde halkla iyi geçindiğini ancak ‘iktidarla anlaşamadığını’ öne sürerek, “Ben zaten hiçbir iktidarla anlaşamadım. Her iktidar yanlış yapıyor, yanlış yapmakta ilk sırayı alıyorlar. Hiçbir iktidarın doğru yaptığını görmedim” dedi.
Malay’ın, Hazal Özvarış’ın Ağustos 1992’de yaşanan olaylarla ilgili sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
- Sizin döneminizde Şırnak’ı sembolleştiren olayların ilki gerçekleşti. 18 Ağustos 1992 günü, kimilerine göre 3, kimilerine göre 4 gün sürecek çatışmalar başladı. Ve katliamla sonuçlandı.
Evet, çok büyük katliamlar oldu.
- O gün ve devamında neler oldu?
O gün gerek Cizre'de, gerek Şırnak'ta çok büyük sıkıntılar yaşandı. Birçok kişi katledildi. Onları hiç unutamıyorum. Hatta bir gün iki kız çocuğu katledildi, silahlarla taradılar. En çok onlara üzüldüm.
- Kim taradı?
Teröristler taradı maalesef.
- Bu olay, ilk gün mü oldu?
Gece geç vakit oldu. Onu hâlâ unutamıyorum… Askeriye de gündüz çıkmaz, gece çıkardı, vatandaşların şeylerini tarardı. Onlar da yanlış yaptı.
- Askerler sivillerin evlerini mi taradılar?
Evet. Tabii çıktılar, evlerin her tarafını, camını köşesini perişan ettiler, kırdılar. Ona da çok sinirlendim.
- O dönemin gazete sayfalarında iki görüş çıkıyor; asker ve Demirel Hükümeti "Ateşi PKK başlattı, asker buna karşılık verdi" derken, köylüler, Kürt siyasiler ve bölgeye sızabilen sayılı gazeteci güvenlik güçlerini işaret ediyor. Sizse o dönem ihtiyatlı açıklamalarda bulunuyorsunuz. Hikâye nasıl başladı, nasıl devam etti?
Onlar zor işler, onun için bir şey söyleyemeyeceğim.
- Unutamadığınızı söylediğiniz bu büyük gedik hakkında bugün konuşmanıza engel olan bir şey var mı?
O terör döneminde bir adliye kaldı, bir de valilikte ben kaldım. Bütün memurlar darmadağın oldular, gittiler. Ondan sonra çok şey var da anlatılacak, girmeyelim.
- Neden anlatmamayı tercih ediyorsunuz?
Artık bir şey söylemeyeyim diyorum, devlet kendisi ne yapacaksa yapsın.
- O günlerde köylüler anlattı, duyulmadı; siz de kritik konularda yorum yapmamayı tercih ettiniz. Hem o günlerdeki ihtiyatlı tutumunuz, hem de bugünkü emekli konumunuz sayesinde, o günlerde neler olduğunu anlatabilecek yegâne isim sizsiniz. Bugün Mustafa Malay, o zaman yaşananları anlatamaz mı?
Benim hayatımı yazan bir yazar var, 82 yaşında. Bölgelere giderek araştırmalar yaptı benimle ilgili. 400 sayfalık bu kitap bir iki ay içinde çıkacak. O kitapta çok şey anlattım.
- O zaman size teker teker soralım; 18 Ağustos'ta başlayan katliam sonucunda bazı kaynaklar 54, bazıları 116 kişinin hayatını kaybettiğini söylüyor. Sizin edindiğiniz bilgilere göre, kaç kişi öldü?
Çok kişi hayatını kaybetti. Sayılacak gibi değil.
- Askerler, içlerinde sivillerin olup olmadığını gözetmeden mi evlere ateş açtı?
Tabii, sivil midir, değil midir hiç bakmadan… Maalesef askeriyenin de sıkıntısı oldu burada. Yaşlı insanları öldürdüler, çocukları öldürdüler. Ben onlarda da suç buluyorum. Çok konuştum onlarla da, biraz aramız açıldı. "Niye gidip bunları öldürüyorsunuz, gidin teröristleri öldürün" dedim. Terörist dururken sen bu sakat insanları, çocukları niye öldüreceksin?
- Ne yanıt verdiler?
Cevap veremediler tabii. "Siz hem sakatları, yaşlıları, hem çocukları öldürüyorsunuz. Dolaşın teröristleri bulun, teröristleri öldürün" dedim, ama yok… Maalesef askeriye de çok yanlış yaptı.
- Bu konuşmayı dönemin Şırnak Tugay Komutanı Tuğgeneral Mete Sayar'la mı yaptınız?
Evet. O da şimdi bunun cezasını çekiyor.
- Nerede?
Bilmiyorum.
- Sayar, bugün Görümlü davasında yargılanıyor ancak henüz ortaya çıkmadı. Ağustos 1992’de bir vali olarak bir tuğgenerale “Niye teröristler dururken sivilleri öldürüyorsunuz” diyorsunuz. Bunun hiçbir hükmü olmuyor mu?
Olağanüstü Hal Bölge Valisi (OHAL) Ünal Erkan geldi, Necati Özgen Bey (Dönemin Diyarbakır Jandarma Asayiş Bölge Komutanı) geldi. Onların yanında da söyledim. Dedim ki "Sen gidiyorsun, sağı solu şey yapıyorsun." Ondan sonra bana dedi ki "Kapattım, bak şimdi onlar ateş ediyorlar." Çok yanlış yaptı Mete Sayar. Halkla şey yapmayacaksın, gidip teröristleri öldüreceksin. Teröristleri öldür, ona kimse bir şey demez.
Dediğim gibi, sakat çocuklar, yaşlı insanlar perişan oldular. Mesela fazla öğretmen yoktu, öğretmenevlerinde kalıyorlardı, perperişan. Evleri dolaştık, “Şu öğretmenleri alın, misafir edin ki çocuklarınıza ders versinler” dedik. Katkısı oldu, yoksa kazanamıyorlar sınavları… Çatışma döneminde evlerinde misafir ettiler öğretmenleri.
(…)
- [Bazı] kişiler “katliamı askeriyenin yaptığı” iddiasını savunuyor...
Bir ara askerlerin de yaptığı oldu, ama PKK daha fazlasını yaptı.
- Buna ve resmi makamların “PKK Şırnak’ı bastı” sözlerine dair kanıtlar neler? Sizin vali olarak gözlemlediklerinizi anlatır mısınız?
PKK, bastı Şırnak’ı.
- Nasıl?
Çok bastılar ve baya sıkıntı yaşandı. Dediğim gibi, benim de makamımı bombaladılar.
- Size “Bu bombalamayı PKK yaptı” dedirten bilgi ne?
Onun nereden geldiğini bilemiyorum ama PKK yaptı.
- İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, olaya dair ilk açıklamasında “1000-1500 militan baskın yaptı” diyor.
O kadar yoktu.
- Sezgin de zamanla o sayıyı aşağı çekerek 300’de duruyor. Ve ilk hamle olarak PKK’lıların güvenlik güçleri tarafından çembere alındığını söylüyor. Ama hiçbir PKK’lı bulunamıyor, neden?
Ben Şırnak’ın çevresine yol yaptırdım, PKK’lıların geçmemesi için. Bir de polislere tepeye kulübe yaptırdım. Yoksa perişan olacaklardı PKK’nın ateşleriyle.
- Sizin bu sisteminize rağmen neden hiçbir PKK’lı bulunamadı?
Şırnak çok dağlık olduğu için PKK’lıları bulmak gerçekten zordu.
- Dolayısıyla PKK’lıların ilk gün şehri terk ettiğini varsayıyorsunuz?
Onlar gece geliyorlar ve gündüz gidiyorlar.
- O zaman çatışmalar neden üç gün sürdü?
Üç gün sürdü maalesef.
- Sizin söylediklerinizden yola çıkarak şu tespiti yapmak doğru mu; “İlk gün PKK vardı. Ama ikinci ve üçüncü gün sadece asker ve sivil vardı”?
Doğru. Ama devamında hem asker, hem de PKK’lılar birbirlerini öldürmüş olabilirler.
- Ölenler arasında ne kadarlık bir kesimin PKK’lı olduğunu düşünüyorsunuz?
Bilmek çok zor.
(…)
- 1994 olayları hakkında AİHM, 12 Kasım’da başta Türkiye’yi yaşam hakkını ihlal etme ve yetersiz soruşturma nedeniyle mahkûm etti. 18 Ağustos olayı AİHM’nin önüne gelse, sizce Türkiye mahkûm olabilir mi? Siz AİHM yargıcı olsanız Türkiye’yi mahkûm eder miydiniz?
Olabilir.