HAK-PAR Genel Başkanı Düzgün Kaplan, seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada “En az 200 bin oy bekliyorduk, 42 bin dolayındaki oy beklemediğimiz bir sonuçtu. Öncelikle bu sonuçların bir başarısızlık olduğunu kabul ediyor ve siyasi sorumluluğu üstleniyoruz” dedi.
28. Dönem Milletvekilliği Seçimlerine girmeye hak kazanan Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) seçimlerde 42 bin dolayında oy aldı. Bir önceki seçimlerde 100 bin oy alan HAK-PAR’ın oylarındaki bu düşüşe ve seçim çalışmalarına ilişkin HAK-PAR Genel Başkanı Düzgün Kaplan yazılı bir açıklama yaptı.
“2023 seçimlerinde ‘Kürt halkının temel taleplerini öne çıkarmak için çalıştık” diyen Kaplan, HAK-PAR’ın 2015 ten bu yana seçimlere katılamadığını 9. kongre ardından göreve gelen kadroların HAK-PAR’ı en az 41 ilde teşkilatlandırarak seçimlere girme hakkını yeniden elde etme sözü verdiklerini ve bunu başardıklarını kaydetti.
Kaplan, “8 ay gibi bir sürede 43 ilde ve bu illerin ilçelerinin üçte birinde teşkilatlanmayı gerçekleştirdiler, kongrelerini de yaparak Partiyi seçimlere katılacak duruma getirdiler” ifadelerini kullandı.
Seçime katılan partilerin 41 ilde aday gösterme zorunluluğu olduğunu dile getiren Düzgün Kaplan, birçok partinin bu yeterliliğe ulaşamayarak seçime katılmadığını ancak HAK-PAR’ın 87 seçim bölgesinde 600 aday gösterdiğine dikkat çekti.
Seçim sürecinde bir Kürt bloku oluşturmak için harekete geçtiklerini dile getiren Kaplan, “Bu konuda muhataplarımızın tavrı kamuoyunun bilgisi dâhilindedir” dedi.
Seçim kampanyasında Kürtçe’yi esas aldıklarını Kürtçe bildiri, afiş bilbord, seçim müzikleri kullandıklarını kaydeden Kaplan “Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde federal bir yapının kurulması, anadilde eğitim ve Kürtçenin resmi dil olması gibi temel talepleri kararlıca savundu” şeklinde değerlendirdi.
"Bir avuç kadro, çok az mali imkanla çalıştık"
Düzgün Kaplan, TRT de sadece HAK-PAR’ın bu talepleri öne çıkaran Kürtçe konuşmaya atıfta bulundu.
HAK – PAR’ın bütün bu çalışmaları “bir avuç kadro” ve “çok ama çok az mali imkanlarla” gerçekleştirdiğini söyleyen Düzgün Kaplan, diğer partilerindevlet hazinesinden yüklü para almalarına rağmen HAK-PAR’ın ise tüm teşkilatlanma ve seçim kampanyasını 700 bin TL ile yapmak zorunda kaldığını belirtti.
Kaplan “Bu mütavazi bütçeye rağmen ortaya konan performansın taktire şayan olduğunu düşünüyoruz” şeklinde değerlendirdi.
Tüm çalışan kadro, taraftar ve gönüllülere teşekkür eden Kaplan Seçim Sonuçlarının ön değerlendirmesinin PM yapılacak toplantı sonrası kamuoyu ile paylaşılacağını kaydetti.
HAK-PAR oylarının neredeyse yarısından fazlasını kaybetti
Kaplan “Henüz YSK tarafından resmen açıklanmasa da HAK-PAR 14 Mayıs 2023 seçimlerinde 42 bin dolayında bir oy alabildiği görünüyor. Kasım 2015 seçimleri ile kıyaslandığında HAK-PAR değil oylarını arttırmak, tam tersine oylarının neredeyse yarısından fazlasını kaybetti. Bu sonuçların bir başarısızlık olduğunu kabul ediyor ve siyasi sorumluluğu üstleniyoruz” dedi.
“Kürt toplumu üzerinde yıllardır uygulanan kendine yabancılaştırma, Türkiyelileştirme politikasının, Kürt siyaset sınıfında giderek artan dejenerasyonun derin etkilerinin farkındaydık”diyen Kaplan şunları dile getirdi:
"Güçlü bir Kürt yurtsever hattının inşa edilmesi için daha uzun bir yol olduğunu biliyoruz"
“Elbet Barajı aşmak, milletvekili çıkarmak veya % 3 gibi stratejik bir orana bu koşullarda ulaşmayı hiç düşünmedik. Bir iki vekillik için kimsenin kapısına gitmedik, pazarlık yapmadık ifadelerini kullandı. Sömürgeci, Kürt karşıtı partilere, MİTin kurgulayarak Kürt hareketine monte ettiği proje yapılara payanda olmadık.Kürt halkının temel taleplerini öne çıkarma uğraşı içinde olduk, gerçekçiydik.
Kitlelerin kısa süreli bir çalışma sömürgeci partileri, proje yapıları terk ederek ile yüzünü samimi Kürt yurtseverlerine dönmesini, yüksek bir oyla desteklemesini beklemiyorduk.
Hala Kürdün varlığına kasteden, asimilasyon politikalarını ısrarla sürdüren, katliamlarla dolu geçmişlerine toz kondurmayan partilerde aday olmak için yarışan Kürt siyasetçilerini, sözde ‘Kürdistani’ kadroların onlara yamanma çabalarını gördükçe güçlü bir Kürt yurtsever hattının inşa edilmesi için daha uzun bir yol olduğunu biliyorduk.
HAK-PAR Kürt karşıtı politikaları teşhir etmek, Kürtlerin kolektif taleplerini öne çıkarmak amacıyla seçim sürecini değerlendirmek istemiş ve bu konuda başarılı bir çalışma yürütmüştür.”
Açıklamanın devamında HAK-PAR olarak yaşanan yetersizlikleri ise maddaler halinde sıralayan Kaplan, şunları belirtti:
“ 1) Seçimlere katılmak için gerçekleştirdiğimiz teşkilat yapımızı henüz aktifleştiremeden Seçim sürecine katıldık. Bu sürecin önemli bir zamanı da deprem faaliyetleri ile geçti.
Tüm partiler seçim çalışmalarını çok önceden planlar, hazırlıklar yapar, il ilçe örgütlerini dinamik hale getirir. HAK-PAR teşkilat yapısını başta PM sini hem teşkilatlanma sürecinde hem de seçim sürecinde bir bütün olarak dinamik bir hale getiremedi.
Tüm çalışmalar çok az sayıda kararlı, sorumlulukla süreci omuzlayan kadro tarafından yürütüldü.
Bu durum mutlaka aşılmalıdır. Birlikte bu sorunu aşmak, Büyük Kongreyi toplamak dâhil gerekli adımları atmak önceliğimiz olmalıdır.
2) Seçimler Türkiye’de çok büyük mali kaynakla yürütülmektedir. Biz bu olanaklardan yoksunuz. HAK-PAR ‘ın bu seçim sürecinde kullanabildiği mali kaynak, yarışma halinde olduğumuz diğer partilerin sadece 1 ilçede sarf ettiği kadardır. Örneğin aktif illerimize birkaç büyük il hariç Genel merkezden aktarılan kaynak sadece 12.500 tl dir. (560 euro kadar)
Bu kadar kısıtlı kaynakla ortaya konan performans takdire şayandır.
Partiyi aktifleştirecek hatta profesyonel kadro çalıştırmaya imkan verecek kadar mali kaynak yaratmaya öncelik vermelidir.
Biz Kürt toplumunun içinde bulunduğu sosyolojik gerçekliğin farkındayız. Ve ona önderlik eden siyaset sınıfının nasıl büyük bir yozlaşma içinde olduğunu da biliyoruz.
Devletin Kürt varlığını inkar etme ve asimilasyon çabasında epey mesafe aldığı ortada. Özellikle Türkiyelileşme sloganı etrafında Kürtleri ulusal demokratik haklarından feragat ederek, tıpkı Lozan sürecinde olduğu gibi Kürt olmayanlar tarafından temsilini sağlama projesi hala çok etkili.
Biz Kürt yurtseverlerine düşen görev mevcut Kürt karşıtı yapılara uyum sağlamak ve eklemlenmek değil, ısrarla yılmadan bu yapıları teşhir etmek, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin doğru bir zeminde yeniden inşasın için çalışmaktır.
Dersim’de Ağrı’da, Zilan’da, Diyarbakır’da ve pek çok yerde soykırıma uğrayan Kürtlerin, bu uygulamaların mimarı Kemalistlerin başarısı için seferber olması bizi şaşırtmamalı.
Cıbranlı Xalıt ‘ın memleketinde İnönü’nün torunu Bir Türk solcusunu, Şeyh Sait’in asıldığı şehirde Bir Türkü omuzlarında taşıyarak meclise Kürtlerin temsilcisi olarak gönderenler bize garip gelmemeli.
"Sömürgecilik izi kendi ulusal kurumlarınıza, siyasetçilerinize, aydınlarınıza yabancılaştırır"
Çünkü sömürgecilik tamda böyle bir şeydir. Sadece yer altı yer üstü kaynaklarınız sömürmez; sizi kendi ulusal kurumlarınıza, siyasetçilerinize, aydınlarınıza yabancılaştırır, hatta düşman haline getirir.
Biz böyle bir halkın siyasetçileriyiz. Görevimiz sabırla, akılla, sömürgecilerin yarattığı bu algı ve davranış kalıplarına itiraz etme ve parçalamaktır. HAK-PAR bunu yapıyor ve yapmaya devam edecektir.
"Henüz yeterince güçlü değiliz"
Henüz yeterince güçlü değiliz. Oy Kullandığımız sandıkları bile koruyacak gücümüz yok. Özellikle Kürdistan'da oylarımızın tutanaklara gerçek bir şekilde geçirilmediğini, pek çok sandıkta oy kullanılmasına rağmen hiç oy çıkmadığını biliyoruz. Anadolu Ajansının basın kuruluşlarına geçtiği bilgilerle yetiniyoruz.
Her ne olursa olsun, ben HAK-PAR Genel başkanı olarak bu sonuçlarla ilgili tüm sorumluluğu alıyorum. İlk parti Meclis toplantımızda yapacağımız değerlendirme ve alacağımız kararları sizlerle paylaşacağız. “