HEZKURD, Yaşayan Diller ve Lehçeler dersinin seçmeli olmaktan çıkarılarak ilkokuldan lise son sınıfa kadar haftada en az iki saat zorunlu yapılması önerisinde bulundu.
Metinde, Yaşayan Diller ve Lehçeler dersinin zorunlu yapılmasıyla birlikte vatandaşların kendi benliklerini koruma ve geliştirme hakkını kullanacağı belirtildi.
Yaşayan Diller Lehçeler dersinin yer alacağı zorunlu eğitimden devletin tüzel kişiliğinin sorumlu olduğu ifade edilen metinde şöyle denildi:
“Türkiye halklarının barış ve huzur içinde yaşamasının önündeki en büyük engel anadilde eğitim hakkının çok geç ve sınırlı verilmesidir. Anadilde eğitimden kaynaklı sorunlar Türkiye’nin en can alıcı gündemidir. Bu konudaki çözüm önerimiz:
Yaşayan Diller ve Lehçeler dersinin seçmeli olmaktan çıkartılarak ilkokuldan lise son sınıfa kadar haftada en az iki saat zorunlu yapılması.
Teknik olarak Yaşayan Dillerin zorunlu okutulması konusunda biz de sivil toplum olarak elimizi taşın altına koymaya hazır ve istekliyiz. Yeter ki bu konuda sizler çözüm iradesi ortaya koyun.
Vatandaşların kendi benliklerini koruma ve geliştirme hakkı ile birlikte anadil eğitimini alması da temel insan hakları arasında yer almaktadır. Bu durum uluslararası sözleşmeler ile kabul edilmiştir. Bu nedenle Yaşayan Dillerin eğitiminden devletin tüzel kişiliği sorumludur.
Biz vatandaşlar, devletin bu tarihi sorumluluğunu eksiksiz ve ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde yerine getirmesini talep ediyoruz. Yeri geldiğinde İngilizce için: “Vatandaşların dünya ile entegre olma, yakınlaşma aracı” olduğu ifade edilir. O halde Türkiye Cumhuriyeti’nde diğer milletlerin dilleri de pekâlâ zorunlu olarak okutulabilir, öğretilebilir. Zira vatandaşlarımızın dünya ile entegre olup yakınlaşmasından daha önemlisi kendi içinde yakınlaşmasıdır.
“Yakınlaşma ve kaynaşma vesilesi olacaktır”
Bize göre bu diller zorunlu ders olarak okutulursa bu durum ülkemizde yaşayan farklı etnik gruplara mensup vatandaşlar arasında bir yakınlaşma ve kaynaşma vesilesi olacaktır. Çünkü yeni bir dil öğrenen, o dilde konuşanlara daha da yakınlık duyar.
Tüm siyasi partilerin, bu hakkın kullanılması konusundaki beyanları çok önemlidir ancak bu beyanlar, dile karşı uygulanan yasakların verdiği zararı engellemiyor. Bu zarar ancak söz konusu dillere, örgün eğitim içinde yer verilmesiyle giderilebilir.
İkinci önerimiz de: Kolay erişilebilir bir kentte, bütün tarafların (hükümet, partiler, sivil toplum kuruluşları, sanatçılar...) katılacağı bir toplantı düzenleyelim. Sizlerin de bu toplantıya katılmak isteyeceğinizi ve karşılıklı etkileşime girmek isteyeceğinizi umuyoruz.
Öneri ve taleplerimizi dikkate alacağınızı ümit ediyoruz. Olumlu veya olumsuz geri dönüşlerinizi bekliyoruz. Çalışmalarınızda başarılar dileriz.”