Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve NATO'nun inisiyatif alması gerektiği ifade edilen açıklamada, operasyonun kaotik ortamı daha derinleştirdiği belirtilerek bir an önce durdurulması çağrısında bulunuldu.
Kürdistani partiler AZADİ Hareketi, PDK-Bakur, PAK ve PSK tarafından yapılan ortak açıklama şöyle:
"Türkiye’nin Afrin’e karşı ÖSO güçleri eşliğinde başlattığı askeri operasyon üçüncü gününe girdi. Söz konusu askeri harekat nedeniyle daha şimdiden ciddi can kayıpları yaşandığı ve yüzlerce insanın yaralandığına ilişkin acı haberler geliyor.
Savaşın ve silahlı çatışmaların her yerde olduğu gibi Afrin’de de büyük insani acılara, gözyaşı, yıkım, siyasi istikrarsızlık ve toplumsal kırılmalara yol açması kaçınılmazdır.
Türkiye, Kürt meselesinde yeniden şiddet politikasına yöneldiğinden bu yana, bölge ülkelerindeki Kürtlerin her türlü hak ve özgürlük talebini kendisi için bir tehdit olarak görmeye başladı. Bu anlayışla Türkiye, İran ve Irak ile iş birliği yaparak Kerkük’ün Irak ordusu ve Haşdi Şabi güçleri tarafından işgaline destek verdi.
Türkiye, aynı zihniyetle işin başından itibaren Suriye’de Kürtlerin belli bir statü kazanmalarına karşı çıkıyor, Kürtlerin Suriye’deki kazanımlarını kendisi için bir ulusal tehdit olarak açıklamaya çalışıyor. Afrin’e karşı başlattığı askeri operasyonu da güneyinde bir “Kürt koridoru”nu önlemek amacıyla gerçekleştirdiğini iddia ediyor. Oysa “Kürt koridoru” olarak tarif edilen yer Kürtlerin binlerce yıldır üzerinde yaşadığı Kürdistan’ın bir parçasıdır.
Türkiye ve diğer bölge ülkelerinde olduğu gibi, Suriye’de yaşayan Kürtlerin de kendi kendilerini yönetme, kendi ülkelerinde özgür ve onurlu bir şekilde yaşama hakları vardır. Kürtlerin özgürlük ve eşitlik talebi ayrıca haklı ve meşrudur ve bölgede barış ve istikrarın da gereğidir.
Suriye’de Kürtlerin statü talebinin ve olası bir “Kürt koridoru”nun Türkiye için bir tehdit oluşturduğu iddiası gerçek dışıdır.
Bu çerçevede Türkiye’nin Afrin’e karşı başlattığı askeri operasyonun, Suriye’de hiçbir sorunun çözümüne hizmet etmeyeceği, tersine mevcut karmaşık durumu daha da içinden çıkılmaz hale getireceği açıktır. Ayrıca bu türden askeri hareketlerin Türkiye’nin kendi Kürt meselesinin çözümünü daha da zorlaştıracağı deneylerle sabittir.
Türkiye, hem bölge hem de kendi iç istikrarını tehdit eden, mevcut kaotik durumu daha da derinleştirecek söz konusu askeri operasyonu bir an önce durdurmalıdır.
Kürtler Türkler; barış, demokrasi ve özgürlükten yana bütün toplumsal kesimler her türlü şiddet ve savaş anlayışına dur demelidirler.
Uluslararası kamuoyu, BM. AB, NATO, İslam İşbirliği Teşkilatı söz konusu savaşın son bulması ve sorunların barışçıl çözümü için aktif inisiyatif almalıdır.
Savaş çözüm değil, çözümsüzlük ve kaostur.
Her türlü sorunun çözümünde diyalog, karşılıklı anlayış esas alınmalı, barışçıl yöntemler tercih edilmelidir.
Türkiye, Kürt meselesinin çözümünü askeri operasyonlarda, sınır ötesi askeri harekâtlarda değil, kendi içinde aramalıdır. Kürt meselesi daha çok demokrasi, karşılıklı diyalog ve barışçıl müzakerelerle ve Kürt halkının ulusal demokratik haklarının tanınması ile mümkündür. "