KCK yönetiminin, kanlı Ankara saldırısının düzenlendiği 10 Ekim günü ilan etmiş olduğu eylemsizlik kararı vesilesiyle Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, PKK gerillasına yönelik bir açıklama yaptı.
Fırat Haber Ajansı\'nda (ANF) yayımlanan habere göre, Karayılan, uzun mesafeli telsizle PKK üyelerine seslendi. ANF\'de aktarılan konuşmaya göre, 10 Ekim Cumartesi günü duyurdukları eylemsizlik kararını sürdüreceklerini belirten Karayılan, eylemsizlik süreci boyunca \"üzerlerine gelinmedikçe\" ve \"halka dönük saldırılar olmadığı müddetçe\" herhangi bir eylem yapılmaması gerektiğini söyledi.
Ankara’da yaşamını yitiren insanların vasiyeti gereği eylemsizlik sürecini uygulayacaklarını belirten Murat Karayılan, AKP ile devlet içindeki bir kesimin savaş konusunda uzlaşarak DAİŞ’le birlikte hareket ettiklerini vurguladı ve “şöyle veya böyle; AKP bu işin içinde“ dedi.
Eylemsizlik süreci boyunca gerillanın üzerine gelinmedikçe ve halka dönük saldırılar olmadığı müddetçe herhangi bir eylem yapmaması gerektiğinin altını çizen Karayılan, aylardır gerillanın denetiminde tuttuğu yolların gerilla tarafından bırakılmasını ve buralarda görevli olan gerilla birimlerinin üs alanlarına dönmeleri gerektiğini belirtti. “Eylemsizlik ruhuna uygun olarak hareket etmek ve çatışmaya hiçbir biçimde meydan vermemek için herkes bulunduğu yerde kalmalı“ diyen Karayılan, devletin de buna uyması durumunda kesinlikle eylemlerin yapılmaması talimatını verdi.
Murat Karayılan, Ankara katliamına ilişkin olarak da \"AKP ile devlet içindeki bir kesimin savaş konusunda uzlaşarak IŞİD’le birlikte hareket ettiklerini\" ileri sürdü. Karayılan, telsizde “Şöyle veya böyle; AKP bu işin içinde“ dedi.
Başta Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından olmak üzere, en az 95 kişinin öldüğü Ankara katliamını yapma kapasitesine sahip örgütlerden biri olarak gösterilen PKK, cumartesi günü açıklama yaparak iddiaları reddetmiş ve saldırının kaynağı olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan\'ı suçlamıştı.
İşte Karayılan’ın konuşmasından öne çıkan bazı başlıklar:
Ankara Şehitlerinin kanı yerde kalmayacak
Karayılan, “seçimlerin normal bir ortamda gerçekleşmesini sağlamak için, eylemsizlik sürecinin nasıl gelişebileceği tartışmalarını yürüttüklerini, bu konuda hem çeşitli uluslararası güçlerin ve demokratik çevrelerin, hem de Türkiye’de ve Kürdistan’da başta HDP olmak üzere çeşitli siyasi güçlerin, STK’lerin, yine aydın şahsiyetlerin yaptığı tüm çağrılara da karşılık olarak bir eylemsizlik sürecinin başlatılmasının gerekliliğini uygun gördüklerini,” belirttiği açıklamasında, “Barış Mitingi’nin gerçekleştirileceği gün olan 10 Ekim gününde eylemsizlik sürecinin ilan edilmesi uygun görülmüştür,” dedi.
AKP zihniyetinin Kürdistan’da geliştirdiği topyekun savaş kapsamında barış mitinginin kana bulandığını vurgulayan Karayılan “Barış ve demokrasi şehitlerimizin kanları elbette ki yerde kalmayacaktır. Bunun hesabı tarih karşısında gerektiği gibi sorulacaktır.“ dedi.
Murat Karayılan’ın konuşmasından satır başları:
Şöyle veya Böyle AKP bu işin içindedir
“Bir kesim derin devlet güçleri ve AKP Gladio çetelerinin Kürt halkına karşı DAİŞ ile yaptıkları ittifak ve Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne yönelik Kobanê’de geliştirdikleri katliamın bir devamı olarak Kürdistan ve Türkiye zemininde yaşanan bir dizi katliamın olduğu bilinmektedir. Ankara’da gerçekleştirilen bu katliam, seçimlerden önce Adana ve Mersin’de, 5 Haziran günü Amed’de, 20 Temmuz günü Suruç’ta gerçekleşen bombalı saldırıların bir devamıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde, yani Türkiye’de en çok korunan, kuş bile uçmayacak düzeyde denetim altında tutulan bir şehirde böylesi bir katliamın gerçekleşmiş olması her şeyi açık ortaya koymaktadır. Biz bu devlete karşı mücadele eden bir güç olarak çok iyi biliyoruz ki, polisin ve MİT’in bilgisi veya göz yumması olmadan, iki intihar eylemcisinin bu şehre girip eylem yapması kolay bir şey değildir.
Neden bir AKP mitinginde veya daha farklı bir mitingde benzer bir eylem gözükmüyor! Tabii ki biz kime karşı olursa olsun bu tür yönelimlerin yapılmasına karşıyız; her ne olursa olsun sivil insanların hedeflenmesi bir insanlık dışı girişimdir, kabul edilemez bir şeydir ama açık ki Kürt halkını ve Türkiyeli sol-sosyalist-demokrasi hareketini bastırma, ezme, gözünü korkutma ve bu temelde Türkiye’deki tüm şoven-ırkçı çevrelerin oylarını alarak AKP iktidarını perçinleme konsepti temelinde bunlar gerçekleştirilmektedir. Şöyle veya böyle bizzat içinde olunmuş ve bu saldırılara göz yumulmuştur. Bu katliamlar bu konsept temelinde yapılmıştır. Dolayısıyla bu katliam, AKP’nin iktidarının devam etmesi için Kürt halkına ve sosyalist güçlere karşı yapılmış bir saldırıdır. Bu, gizlenmesi mümkün olmayan ve hiç kimsenin gizleyemeyeceği bir gerçektir.”
Havuz Medyası yalan sanatında ustalaşmış
“Belli ki bunlar aslında ne Türkiye’ye demokrasi getirme, ne de Kürt sorununu çözme derdinde.
Dikkat edelim, hangi hükümetin bu biçimde oluşturduğu bir havuz medyası vardı! Ama bunlar örgütlendirilmiş bir özel savaş hükümeti olduğu için, özel savaşın uygulanması için de devasa bir medya departmanı geliştirmişler. Bu havuz medyası denilen topluluğun, dünyanın en kirli devletlerinde uygulanan yalan sanatında bu kadar ustalaşmış olmasının nedeni de budur.”
Eylemsizlik kararımız AKP’yi ürkütmüştür
“Bunun karşısında hareketimizin yeni eylemsizlik politikası da onları ürkütmüştür. 5-6 gündür eylemsizliğin olacağı tartışılıyor. Nasıl ki bu tartışmalar basına yansıdı, AKP yetkilileri hemen reddettiler, ‘bizim karnımız bu şeylere tok; savaşa devam’ dediler. Buradan da anlaşılıyor ki eylemsizlik onların hesabını daha da alt üst edecekti.”
Şehitlerimizin anısı gereği eylemsizliği bozmayacağız
“Tam da eylemsizliğin ilan edileceği gün, böylesine hunharca, eşine ender rastlanır bir vahşetle, barış isteyen insanların canına kıyılmıştır. Elbette ki bu saldırılar karşılıksız kalmayacaktır ama bunların birincil amacının eylemsizlik sürecini bozmak olduğu görülmelidir. Nasıl ki Suruç’ta katliam yapıp, ardından 24 Temmuz günü topyekun savaşı başlattılarsa, şimdi de bu katliamla eylemsizlik sürecini bozmak istiyorlar. Bu değerli ve güzel insanların kanlarını dökerek bizlere ulaştırdığı vasiyeti doğru okumak durumundayız. Bu anlamda eylemsizlik sürecini bozmayacağız. “
AKP bu sürece uymayacaktır, tek taraflı olduğunu bilelim
“Hunharca yapılan bu katliamla birlikte geliştirmek durumunda olduğumuz eylemsizlik sürecine, AKP’nin uymayacağı açıktır. Çünkü AKP, kaos ve çatışmaya dayanarak bir darbe seçimi tarzında 1 Kasım seçimlerini oldu bittiye getirerek iktidarını kalıcılaştırmak istemektedir. Bu açıdan bu sürece büyük oranda uymayacaktır. Bu nedenle tüm arkadaşlar bizim geliştirdiğimiz bu sürecin tek taraflı bir tutum olduğunu ve olacağını iyi bilmelidir.”
Yol denetimi sona eriyor
“Eylemsizlik ruhuna uygun olarak hareket etmek ve çatışmaya hiçbir biçimde meydan vermemek için herkes bulunduğu yerde kalmalı ve yeni mevziler kazanmaya dönük herhangi bir hareket yapmamalıdır. Yani devlet güçleri kendi yerlerinde kalmalı, gerilla da üs alanı olarak bulunduğu yerde kalmalı.
Ama şimdi Hakkari’den Dersim’e kadar bir çok alanda gerillanın yol denetimleri var. Bir kısım yollar sürekli bir biçimde denetim altında tutulmakta, kontrol yapılmakta; bir kısım yollar da çeşitli zamanlarda aralıklı olarak denetim altına alınmaktadır. Bu eylemsizlik süreci nedeniyle yol denetimleri sona erdirilmiştir. Yol denetimi pozisyonunda olan güçlerimiz yol hattından üs alanlarına çekilebilirler.”
Şehirlerde eylemsizlik esas alınmalı
Yine bilindiği gibi bazı şehirlerde bazı mahalleler öz yönetimlerini ilan etmiş, buralar daha çok halkın ve gençliğin denetimi altındadır. Artık bu Kürdistan’ın bir gerçekliği haline gelmiştir. Geçen yıl 6-8 Ekim tarihlerinden Ocak ayına kadar da bir çok şehirde ve bir çok mahallede gençliğin denetimi olmuştu. Şimdi bu süreç siyasi bir formasyon kazandı ve bir çok alanda artık halkın bir sistemi oluşmuş bulunuyor. Dolayısıyla herhangi bir çatışmaya mahal vermemek için en azından bu aşamada polis kuvvetleri bu mahallelere baskın yapmayı düşünmemelidir. Eğer böyle bir yönelime girerse çatışmalar yaşanır. Buralarda bulunan halkın ve gençliğin polis zulmünden kendini korumak amacıyla kendi mevzilerini koruma ve savunma hakkı vardır. Kısacası eylemsizliğin her iki tarafça uygulanması halinde herkes bulunduğu yerde durmalıdır.”