Cumhuriyet gazetesinden Pınar Öğünç, Hakkari’nin il olmaktan çıkarılmasının sebebi olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir ziyaretinde fırlatılan domatesi gösterdi.
Pınar Öğünç Hakkarililerle yaptığı röportajının bir kısmında şunları belirtti: Erdoğan’ın kente dair kişisel öfkesinin etkili olduğu. Bunu türlü şekillerde kendisi de ifade ettiği için paranoya da sayılmaz. Erdoğan’ın şimdiye dek şehre yaptığı dört ziyaretten birinde çöpler tepki olarak toplanmamış. Bir defasında AKP mitingine pek itibar edilmezken, bir hafta sonraki Kılıçdaroğlu mitinginde meydan doluymuş. En mühimi de domates. Nasıl diyeceksiniz? Bir ziyaretinde Erdoğan’a domates fırlatılmış. Mazlum-Der yöneticisi, Ticaret Odası eski başkanlarından Cemal Erip, Cumhurbaşkanının bunu unutamadığını söylüyor
Pınar Öğünç’ün ‘Yine mi göç edeceğiz’ başlıklı röportajından ilgili bölümler şöyle:
“Biz göçmen değiliz, bu toprağın yerlisiyiz. Bize sorulmadan nasıl karar verilir” diye çıkışıyor 74 yaşındaki İbrahim Özdemir. Şaban Güzel, 1994’te Çukurca’ya bağlı köyünü boşaltıp ailesiyle Hakkâri merkeze yerleşmiş. “Buradaki memurlar giderse Hakkâri biter, biz bir daha mı göç edeceğiz” diye soruyor. “90 yıldır vilayet olan bir yere bu yapılan darbedir, kabul etmiyoruz” diyor 71 yaşındaki Muhammed Cida, “Bak Erdoğan böyle puan kaybeder. Bunu yaz, eğer Hakkâri ilçe olursa tepki olsun diye hepimiz gideriz. Irak’a, Suriye’ye, ekmeğimiz neredeyse oraya gideriz.”
‘Kaymakam yaşadı’
Yüksekova’nın il olması beşaltı yıldır türlü şekillerde dile getiriliyordu lakin Hakkâri’nin aynı anda ilçe yapılması kararı, kent sakinlerinde şok tesiri yaratmış. Kimle konuşsak şaşkınlığa eklenen öfke ama en çok da kırgınlık var. Hakkâri bunu onur kırıcı bir karar gibi çekmiş içine, mertebe düşürülmekten düpedüz incinmişler. Büyük bir ekonomik çöküşe kesin gözüyle bakıyorlar, çünkü burada en sık zikredilen cümle şu: Hakkâri’nin en büyük geçim kaynağı il olması. İsminin Çölemerik’e değiştirilmesi ise ayrıca aşağılayıcı geliyor çünkü bölgenin kadim ismi Hakkâri’yken, Çölemerik, Kürtçe ismini karşılamayan, üstelik daha küçük bir bölgenin adı olarak kabul ediliyor. Avukat Erol Çallı “Buranın adı Çölemerik’tir demek, Kürt ‘kart-kurt’tan geliyor kadar uydurma bir teoridir” diyor.
Lafını bir gazeteye eriştirmenin heyecanıyla etrafımızdaki çemberin büyüdüğü kahvenin tam çaprazında bir inşaat var. İhtişamına rağmen Hakkârililer için bir eziyet gibi büyüyen taş binanın kapısında “Hakkâri Valiliği Hükümet Konağı” yazıyor. Osmanlı-Selçuklu mimarisinden motifler karılan 17 bin metrekarelik alanda yedi katlı binanın inşaatı dört yıl önce başlamış, bitmek üzere. Bitecek de ne olacak? Çalışan işçilere yanaşıp “Kaç odası var bu binanın? Burası Hakkâri’nin AKsaray’ı mı” diye soruyorum, gülüşüyorlar. “Abla gelecek kaymakam yaşadı, Türkiye’de böyle kaymakamlık binası mı var” diyorlar.
Salça fabrikası
Peki neden? Yüksekova’nın il olması için Hakkâri’nin il olmaktan feragat etmesi gerekmiyor. Mesele büyüme potansiyelinin olmayışı mı, Hakkâri’den ne kadar büyümesi bekleniyor? Neden? Abdurrahman Er, yeni valilik binasının müteahhidi. Er, siyaseten yakın durduğu aşikâr olan Erdoğan’la bu yıl iftarda görüştüğünü anlatıyor. “Sayın Cumhurbaşkanı, Hakkâri gibi bir sürü il var. 7 bin yıllık kadim kente yapmayın’ diye rica ettik, ‘Yok ya, ne tarihi kenti’ diye sinirlendi. ‘Ramazanın hürmetine bir daha düşünün, dedim. ‘Bana ikide bir aynı şeyi söylemeyin’ dedi. Kararını vermiş, önceki gelişlerinde çok sinirlenmiş.”
Uzaktan pek anlaşılmıyor ama Hakkâri’de yaygın kanı, bu kararda Erdoğan’ın kente dair kişisel öfkesinin etkili olduğu. Bunu türlü şekillerde kendisi de ifade ettiği için paranoya da sayılmaz. Erdoğan’ın şimdiye dek şehre yaptığı dört ziyaretten birinde çöpler tepki olarak toplanmamış. Bir defasında AKP mitingine pek itibar edilmezken, bir hafta sonraki Kılıçdaroğlu mitinginde meydan doluymuş. En mühimi de domates. Nasıl diyeceksiniz? Bir ziyaretinde Erdoğan’a domates fırlatılmış. Mazlum-Der yöneticisi, Ticaret Odası eski başkanlarından Cemal Erip, Cumhurbaşkanının bunu unutamadığını söylüyor: “İki domatesin acısını bütün Hakkâri çekiyor. Unutamadığını kendi söyleminden de biliyoruz. Yakın zamanda külliyede yaptığı bir toplantıda, bir gence nereli olduğunu soruyor. Hakkârili olduğunu duyunca, ‘Size salça fabrikası kuracağız’ diyor birden. Domates atılmasını biz de tasvip etmiyoruz ama bir lider böyle şeylerle muhatap olabiliyor. Kimlere yumurtalar, ayakkabılar atıldı...” O yıllarda AKP’nin bir ilçe teşkilatında yönetici olan, baştaki ruhunu kaybettiği gerekçesiyle 2011’de partiden ayrılan Eyüp Zibek, Erdoğan’ın öfkesine yakından tanık, “O zamandan belliydi takacağı” diyor.
Erdoğan, bu yıl mayısta Kocaeli Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada da şehri anmıştı. Hakkâri’ye de üniversite götürdüklerini ama “oradakilerin kadir kıymet bilmediğini” söylemişti.
Tamamını okumak için tıklayın