Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin davada karar açıklandı. Açıklanan kararda, 3 sanık polis beraat etti.
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin davada karar açıklandı. Mahkeme heyetine tepki gösteren avukatların salonu terk etmesinin ardından açıklanan kararda, 3 sanık polis beraat etti. Avukatlar, mahkemenin davayı faili meçhul bırakmak istediğini savundu.
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve çok sayıda baro başkanının da aralarında bulunduğu 300’ü aşkın avukat katıldı. Avukatların yanısıra çok sayıda yabancı hukuk örgütünün temsilcileri de salonda hazır bulundu. Davayı, Elçi’nin eşi CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi’nin de içinde bulunduğu CHP ile DEM Parti heyetleri de izledi.
Dava nedeniyle adliye çevresinde ve içinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Üç sanık polisin SEGBİS yoluyla katıldığı duruşmada savcı mütalaasını yineledi. Savcı üç sanık hakkında, “bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi karşısında, garanti altına alınan masumiyet karinesi uyarınca, beraatine karar verilmesi”ni istedi.
Savcının ardından konuşan Tahir Elçi'nin kardeşi Mehmet Elçi, “Mahkeme heyeti olarak olayı çözmemek için elinizden geleni yaptınız. Sanıklar hakkında beraat kararı istendi. Bu doğru değil” dedi.
Daha sonra söz alan avukatlar ise soruşturmanın derinleştirilmesini talep ederek, karar verilmemesini istedi. Avukatlar cinayetin faili meçhul bırakılmak istendiğini savunarak, karar verilmeden önce taleplerin yeniden gözden geçirilmesini talep etti. Tüm baro başkanlarının ayrı ayrı söz aldığı duruşmaya katılan avukatlar, mahkemenin yargılama boyunca gösterdiği tutumu protesto etmek amacıyla alkışlarla duruşma salonunu terk etti.
Görüntü çeken bir gazetecinin telefonuna polislerin el koyması üzerine duruşma salonunda gerginlik yaşandı. CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu mahkeme başkanının talimatıyla, polis zoruyla salondan çıkarılmak istendi. Avukatlar ve CHP milletvekillerinin tepkisi üzerine Tanrıkulu salonda oturdu ve oradan ayrılmayacağını söyledi. Mahkeme başkanı ile yapılan görüşmenin ardından gözaltına alınan Dilan Temiz salona getirildi. Kimlik tespiti yapılıp, telefonuna el konulduğu tutanağa geçirilerek hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulunuldu.
Dava faili meçhul mü kalacak?
Alkışlı protestolarına bina dışında da devam eden avukatlar tepkilerini VOA Türkçe’ye anlattı. Dava avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, yargılama boyunca hiçbir taleplerinin kabul edilmediğini savunarak, “Bu mahkemeden hiçbir şey beklemediğimiz için ve bu oyunun parçası olmak istemediğimizi göstermek istediğimiz için ayrıldık. Şu ana kadar 40-50 tane talepte bulunmuşuz. Davanın önünü açabilecek nitelikte tamamı reddedilmiş. O bakımdan bu saatten sonra verdikleri karar, yargı, hüküm bizi ilgilendirmiyor” diye konuştu.
Avukat Mehmet Emin Aktar ise mahkemenin ilk günden cinayeti aydınlatmak istemediğini savundu. Aktar, “Bugün de biz önceki söylediklerimizi tekrarla mahkemeden başa dönmesini ve yargılama yapmasını istedik. Mahkeme öyle görünüyor ki bugün karar verecek, davayı kapatacak. O açıdan da kararı dinlememek için çıktık. Faili meçhul değil, faili ortaya çıkarılmayan dava olacak” şeklinde konuştu.
Elçi’nin görev yaptığı dönemde başkan vekili olan Avukat Ahmet Özmen ise davanın faili meçhul bırakılmak istendiğini söyledi. Öfkeli ve üzgün olduğunu dile getiren Özmen şunları kaydetti: “İlk günden beri nezaketimizi, sabrımızı, metanetimizi her bir hukukçu adına söylüyorum, korumaya çalıştık. Tahir Elçi’nin ailesi hakeza öyle. Diyarbakır Barosu hakeza öyle. Ama ne yazık ki deliller toplanmadı. Hatta bir kısım deliller karartıldı. Duruşma salonunda hiçbirimizin faillerin bulunması, cezalandırılması, arkasındaki karanlık odakların ortaya çıkarılması gibi bir iradenin olmadığını aylardır, yıllardır söylüyoruz. Bugün duruşma salonunda bir kez daha bunu gördük. Tam da faili meçhul dosyalar rafına konulmak istenen bir dosya.”
Avukatlar kararı cinayetin işlendiği yerde öğrendi
Avukatların tepkisi bununla da sınırlı kalmadı. Avukatlar cübbeleriyle Elçi’nin vurulduğu Dört Ayaklı Minare’ye kadar yürüdü. Avukatların yürüyüşü devam ederken mahkeme kararını açıkladı. Haklarında “bilinçli taksirle ölüme neden olmak" suçlamasıyla dava açılan üç polis beraat etti. Beraat kararına “suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması” gerekçe gösterildi.
Dört Ayaklı Minare’nin yanında toplanan avukatlar adına ilk söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, davanın cezasız kalmayacağını söyledi. Eren, “Birgün muhakkak gerçek failler yargı önünde hesap verecek” dedi. Tahir Elçi dosyasının cezasız kalmayacağını ile getirten Eren, “Belki bugünün iktidarı, belki bugünün siyasi atmosferi böyle bir kararın çıkmasını sağladı. Ama bir gün muhakkak Tahir Elçi’nin gerçek failleri yargı önünde hesap verecek. Kararlılığımızı, irademizi, gücümüzü göstermek için bugün bir kez daha buraya geldik. İstinafa, Yargıtay’a, Anayasa Mahkemesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bu dosyayı taşıyacağız muhakkak” dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise cinayetin hukuk içinde bir gün aydınlatılacağını ifade etti. Mahkemenin insanların aklıyla alay ettiğini savunan Sağkan, “Bunu çok net olarak ifade etmek istiyorum. Bu ülkede bir cinayet işlendi ve dönemin başbakanı ‘bu siyasi bir suikasttır’ dedi. Dönemin başbakanını bile dinleyemedi bu mahkeme. ‘Bu yargılamaya meşruiyet kazandırmayacağız’ demiştik. Ancak biz hukuk sisteminin içerisinde elbette ki bu olayın aydınlanacağına inanıyoruz. Bunun için sonuna kadar hukuki mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Siyasilerden siyasete eleştiri
Davayı takip eden CHP heyeti adına konuşan İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, mahkemenin verdiği karardan siyasi otoriteyi sorumlu tuttu. Tanrıkulu, kararın toplumun vicdanını yaraladığını savunarak şöyle konuştu: “Tabii büyük sorumlu siyasetçilerdedir, siyaset kurumundadır.
Siyaset bu olayın aydınlatılmasını istememiştir maalesef. Eğer istenmiş olsaydı bugün burada bu karar çıkmazdı. Tahir Elçi'yi öldürenlerin kimler olduğunu, hangi zihniyet olduğunu farkındayız. Bu kararın da peşinde olacağız.”
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan da kararın siyasi olduğunu savundu. Cezasızlık politikasına karşı mücadele edilmesi çağrısı yapan Doğan, “Yine hukukla, adaletle izah edilemeyecek, siyasete göre yön alan, şekil alan ve maalesef iktidar lehine ve iktidar politikalarını destekleyen bir kararla karşı karşıya kaldık. Türkiye'de iktidarlar değişiyor ama faili belli bu cinayetlerde kimlerin rol, sorumluluk ve misyon sahibi olduğuna dair hep aynı politika izleniyor. Bu saatten sonra bir kez daha biliyoruz ki Tahir Elçi gibi faili belli cinayetlerin cezasızlık politikalarının karanlığında daha da koyu bir karanlığa teslim olmaması için, bu karanlığı birlikte yarmak için siyasetteki mücadelemizi büyütmeliyiz. Hukuksuzluk bir insana uygulandığında, eşitsizlik bir insana reva görüldüğünde, adaletsizlik bir insana reva görüldüğünde diğerlerinin de Türkiye'de eşit, adil ve hukuk içinde güvenli bir alanda yaşayamadığını ne yazık ki hayat bize sayısız acı tecrübeyle büyük kayıplarla gösterdi” dedi.
Davanın sanıklarından PKK üyesi Uğur Yakışır’ın dosyası ise ayrıldı. Olaydan sonra kayıplara karışan Yakışır, PKK’nin yönetiminin bulunduğu Kandil Dağı’nda ortaya çıkmıştı.