Kürdler arası çatışmaların hepsinde devletin derin yapılarının parmağı olmuştur hep. Yaşanan birçok olay zamanında anlamlandırılamamış ve acı olaylar yaşandıktan çok sonra işin içinde devletin tetikçilerinin olduğu anlaşılmıştır. Yaşanan bunca tecrübeden sonra Kürdlerin hem dikkatli olması hem de provokasyona yer alan ve polisle bağlantılı olan üyelerini tespit edip tecrit etmesi lazımdır.
Diyarbakır’da yaşanan bir olay devletin karanlık birimlerinin harekete geçtiğini ve Kürd Gençlerini birbirine kırdırtmak için özel bir çaba içerisinde olduğunu gösterdi.
Tevger olarak en sert tartışmaları yapsak ve Kürdistani duruşumuzdan hiç kimseye taviz vermesek de, şiddete bulaşmamaya ve başka örgütlerle/partilerle çatışmamaya özen gösteriyoruz. Kuşkusuz ki bu tür olumsuzlukların önüne geçmek için tek taraflı anlayış yeterli olmuyor. Tüm muhatapların sorumluluklarını yerine getirmesiyle olumsuzluklar önlenebilir ancak.
Uzun süredir YDG-H ve bağlı olduğu PKK arasında anlaşmazlıklar olduğu biliniyor. Başta Cizre olmak üzere yaşanan bazı olaylarda YDG-H olayları üstlenirken, PKK/KCK yetkilileri bu olaylar bizi bağlamaz açıklaması yapıyorlar. Dahası bazı açıklamalarda YDG-H açıkça itham edilerek ‘Yüzlerini kapatanlar ajandır’ denildi. YDG-H adına yapılan birçok eylemin aynı zamanda polisin bilgisinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Yaşanan olaylar da polis mi, YDG-H mi tereddüttü bile olayın karmaşıklığını göstermeye yetiyor.
Diyarbakır’da 5 kişilik bir grup gece yarısı arkadaşımızın evine gidip kapıyı zorluyorlar. Arkadaşımızın küçük kardeşi kapıyı açtığında mahallenin serserileri olan ve hapçı-esrarcı oldukları herkesçe bilinen sarhoş gençler “bize esrar satacaksınız” demişler. Arkadaşımızın kardeşi “yanlış yere geldiklerini kendilerinin böyle bir iş yapmadığını, yapanların belli olduğunu” söyleyerek evi terk etmelerini istemesi üzerine 5 kişilik grup arkadaşımızın kardeşini dövmeye başlamışlar. Bunun üzerine uyanan arkadaşımızın müdahalesiyle saldırgan grup olay yerinden kaçıyor.
Ertesi gün arkadaşımızın evi YDG-H tarafından silahla taranıyor. Polis arkadaşımız alarak sorguluyor ve en sonunda “YDG-H karar almış seni kaçırıp sorgulayacak” uyarısında bulunuyor.
İşin ilginç yanı evi basan ve sarhoş olan grup aynı zamanda YDG-H ile bağlantılıdır ve daha da ilginç olanı polisin bu işten haberdar olmasıdır. Ortaya çıkan tablo uzun süredir kamuoyunun kafasında soru işareti oluşturan YDG-H ile polis ilişkisinin bu olayda da görülmesidir.
Bir kez daha belirtmek istiyoruz ki, Kürd Gençlerini birbirine kırdırma politikası devletin karanlık birimlerinin işi olmuştur hep. Bu olayda da devletin işin içinde olduğundan kuşku duymuyoruz. Ancak YDG-H nin de bu işin sorumlusu olduğu açıktır. Kimin kontrolünde olduğu muamma olsa da, bu karanlık işin muhatabı DBP/HDP’nin yönetici kadrolarıdır. Ev baskınına katılan ve herkesçe uyuşturucu sattıkları bilinen esrarkeşlerin/hapçıların iki tanesi aynı zamanda YDG-H üyesidir de.
Uyuşturucu satıp kullananlar aynı zamanda “uyuşturucu satıyor” gerekçesiyle evi silahla tarıyorlar.
Kukusuz ki bu kirli ve karmaşık ilişkileri çözecek olan PKK/HDP/DBP’dir. Ve devletin kirli oyununda devletle ortak hareket eden elemanlarının tecrit ve teşhir edilmesidir esas çözüm. Tevger olarak her türlü şiddetten ve çatışmadan kaçındığımızı ve devletin kirli oyunlarının bilincinde olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyoruz. Ancak uyuşturucu tüccarlarının/hapçı serserilerin arkadaşımızın evini basmasına da kayıtsız kalmayacağız ve bu pisliklerden mutlaka hesap soracağız.
DBP/HDP yöneticileri ile birlikte duyarlı Kürdistan kamuoyuna da bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Devletin kirli oyunlarına aracılık yapan serserilere/çetelere karşı tutum almayanlar da yaşanacak olumsuzluklarda pay sahibi olacaklardır. Her şey olup bittikten ve önü alınamaz sorunlar başladıktan sonra “yapıcı” davranmak ve “aman kardeş kavgası olmamalıdır” temennisinde bulunmak çözüm olmayacaktır. Herkes geç olmadan tavrını almalı ve bu kirli oyun ve oyuncuları teşhir ederek mahkûm etmelidir…
Tevgera Ciwanên Kurdistanê