ABD Dışişleri Bakanlığı, başmüfettişliğinin ABD kuvvetlerinin Irak, Kürdistan Bölgesi ve Rojava ile Suriye’deki çalışmalarına ilişkin son üç aylık ara raporunu yayınladı.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Peşmerge güçlerinin çalışma programını geçen yıl Ekim ayında onaylamıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, hükümete bağlı başmüfettişliğinin ABD kuvvetlerinin Irak, Kürdistan Bölgesi ve Rojava ile Suriye'deki çalışmalarına ilişkin son üç aylık ara raporunu yayınladı.
Raporun bir bölümü ABD ve müttefiklerinin Peşmerge Bakanlığı ile işbirliğine ve Peşmerge güçlerinin birleştirilmesi sürecine ayrıldı.
Raporda, "Peşmerge Bakanlığı reform planının önemli bir kısmı, Kürdistan Yurtseverler Birliği'ne bağlı 70’inci ve Kürdistan Demokratik Partisi'ne bağlı 80’incin Birliği personelinin 2026 Eylül'üne kadar Peşmerge Bakanlığı'na devredilmesinden oluşuyor" denildi.
Peşmergeyi yeniden yapılandırma adımları
Raporda, partilerin Terörle Mücadele Güçleri, Petrol Koruma Polisi ve Askeri Polis birimlerinin Peşmerge Bakanlığı entegrasyonunun dışında kalacağı belirtiliyor.
Peşmerge Bakanlığı'na devredilecek Peşmergelerin 11 birlikten oluşacağı ve iki bölge komutanlığına dağıtılacağı, toplamda yaklaşık 138 bin Peşmergeden oluşacağı ifade ediliyor.
Rapora göre, komutanlıkların oluşturulması, planın Kürdistan Bölgesi Başkanı ve Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani tarafından onaylanmasını gerektiriyor.
Reform sürecinin önemli bir parçası olarak, Peşmergelerin maaşlarının elektronik olarak ödenmesi de yolsuzluk fırsatlarını azaltma yolunda önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Şu ana kadar Peşmerge Bakanlığı'na bağlı 70 bin peşmergenin maaşlarını elektronik olarak almak üzere kaydedildiği, sadece 17 bin peşmergenin hala maaşlarını nakit olarak aldığı belirtildi.
Raporda ayrıca, emeklilik yaşına gelen Peşmergelerin emekliye ayrılması sürecinin de devam ettiği, emekliye ayrılması gereken toplam 36 bin peşmergeden şimdiye kadar 18 bininin emekliye ayrıldığı vurgulandı.
3 Şubat 2025'te, Kürdistan Bölgesi Başkanı ve Peşmerge Güçleri Başkomutanı Neçirvan Barzani'nin katılımıyla, Peşmerge Bakanlığı'na bağlı 3. ve 4. Piyade Tümenlerinin göreve başlamaması vesileyle bir tören düzenlendi.
Burada bir konuşma yapan Neçirvan Barzani, Peşmerge güçlerinin birleştirilmesi ve bu alandaki gelişmelerden bahsetti. Barzani, "Bu başarı, güçlü irademizin ve Kürdistan halkının ve peşmergenin on yıllar boyunca sunduğu büyük fedakarlığın bir sonucudur" dedi.
Rapor: Bağdat ve Erbil arasındaki sorunlar sürüyor
Raporda, Irak federal hükümeti ile Kürdistan Bölgesi Hükümeti arasındaki çözülmemiş sorunların devam ettiği de belirtildi.
Bu sorunlar arasında Irak-Türkiye boru hattının kapatılması ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti kamu çalışanlarının maaş ödemelerinde yaşanan gecikmeler öne çıkıyor.
ABD'nin eski Irak Büyükelçisi Alina Romanowski ve ABD'nin Erbil Konsolosu Steven Bitner, 20 Ekim'de yapılan Kürdistan parlamentosu seçimlerinin ardından siyasi liderlerle görüşerek, yeni hükümetin kurulması için işbirliği çağrısında bulundu.
DSG ile SMO arasındaki çatışmalar
Başmüfettiş, raporunda Rojava’ya da değinerek, Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) ve Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu ile yaşadığı çatışmalara ve IŞİD’le mücadelesine odaklandı.
Raporda, "Türkiye tarafından desteklenen Suriye Ulusal Ordusu ile DSG arasındaki çatışmalar Kuzey Suriye'de yoğunlaştı" denil ve şu ifadelere yer verildi:
"Suriye Milli Ordusu'nun Tel Rıfat ve Minbic'teki ilerleyişi binlerce sivilin yerinden edilmesine ve Fırat Nehri'nin doğusuna, DSG’nin kontrolündeki bölgelere doğru göç etmesine yol açtı."
Raporda, bir zamanlar Suriye'nin kuzeydoğusunda önemli bir elektrik kaynağı olan Tişrin Barajı çevresinde çatışmaların sürdüğü belirtiliyor.
Geçtiğimiz yıl 8 Aralık'ta Esad'ın devrilmesinin ardından DSG ile SMO arasındaki çatışmalar genişledi. ABD Başmüfettişine göre, "savaş, DSG’nin IŞİD'e karşı savunma ve operasyon yürütme kabiliyetini etkiledi."
Raporda, ABD'nin, gerginliği azaltmak, Türkiye'nin güvenlik endişelerini gidermek ve bölgede istikrarı artırmak amacıyla Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerle sürekli görüşmelerde bulunduğu belirtiliyor.
Esad rejiminin çöküşü ve IŞİD tehdidinin artması
ABD Başmüfettişi, Rojava’da artan güvenlik tehditlerine ilişkin raporunda şu tespitlere yer verdi:
"Esad rejiminin düşüşü, IŞİD’in DSG hapishanelerinden savaşçılarını çıkarma planları ve Hol kampındaki mültecilerin durumunu istismar etme konusundaki endişeleri artırdı."
Başmüfettiş, ABD'nin eski Savunma Bakanı Lloyd Austin'in geçen yıl Aralık ayında söylediği, "ABD güçlerinin IŞİD’in yeniden yapılanmasını önlemek ve DSG’yi hapishanelerin ve Hol Kampı’ndaki mültecilerin güvenliğini korumak için desteklemek amacıyla Suriye'de kalması gerektiği" sözlerini örnek gösterdi.
15 Şubat 2025 tarihinde DSG sözcüsü Ecbar Davud, geçen Aralık ayından bu yana IŞİD’in bu bölgelere 27 saldırı düzenlediğini açıkladı. Ayrıca, IŞİD’in Haseke'deki bir hapishaneye yönelik yeni bir saldırı planını boşa çıkardıklarını aktardı.
ABD Başmüfettişi'nin raporuna göre, geçen Kasım ayında DSG, Hol Kampı’nın güvenliğini sağlamak, IŞİD’lileri yakalamak için birkaç gün üsren bir operasyon düzenledi.
13 Aralık 2024'te İngiliz medyasına konuşan DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi, "IŞİD'in kamplarda ve cezaevlerindeki tehdidi büyümeye devam ediyor ve genel hareketliliği arttı" dedi.
Abdi, “Eğer yeniden ayaklanmasını engellemek istiyorsak, IŞİD'e karşı mücadelede çabalarımızı yoğunlaştırmalıyız. IŞİD hala cezaevlerine girmeyi planlıyor” uyarısında bulundu.
DSG Genel Komutanı ayrıca, IŞİD'in bu girişiminde başarılı olması durumunda Ortadoğu ve ötesinde büyük bir "terör" dalgası tehdidi oluşturacağı uyarısında bulundu.
Rojava’da IŞİD üyeleri ve aileleri için çok sayıda hapishane ve özel kamp bulunuyor. Bunlar arasında öne çıkanlar ise Roj ve Hol Kampı. DSG’li yetkililere göre, El Hol ve Roj kamplarında yaklaşık 60 bin IŞİD üyesi ve aile üyeleri bulunuyor.
"Suriye'de insani durum kötüleşti"
ABD Başmüfettişi, raporunda Suriye'nin insani durumuyla ilgili olarak, "Gerilimler, gıda güvensizliği ve kuraklık nedeniyle Suriye'deki insani durum kötüleşti" dedi.
Başmüfettiş, 27 Kasım'dan 2024'ün sonuna kadar çatışmalar ve gerilimler nedeniyle yaklaşık bir milyon kişinin yerinden edildiğini belirtti.
Ayrıca, insani yardım kuruluşlarının gıda depolarına yönelik baskılara dikkat çektiğini vurguladı. Bu baskıların artmasının en belirgin nedenleri hırsızlığın artması ve sınırların kapatılması oldu.
Raporda, Birleşmiş Milletler istatistiklerine dayanarak, 23,5 milyon Suriyeliden 16,7 milyonunun insani yardıma ihtiyacı olduğu belirtildi. Minbic, insani yardım sağlama konusunda en zorlu bölgelerden biri olarak tanımlandı.
Irak'ın ekonomik durumu ve petrol üretiminin azaltılması
ABD Başmüfettişi raporunda, Irak'ın geçen yılın 10 Aralık'ından bu yana günlük petrol üretiminden 200 bin varil azalttığını belirtti. Bu, OPEC+'ın daha önce belirlenen fazla üretim miktarını telafi etmek için talebiydi.
Başmüfettiş, OPEC+'ın Irak dışında bazı diğer üyelerinden de aynı talebi bulunduğunu ve Mart ayının sonuna kadar buna uymalarının gerektiğini belirtti.
Rapora göre, petrol Irak bütçesinin yüzde 85'ini oluşturuyor ve petrol üretiminin azaltılması ülke bütçesi üzerinde baskı yarattı.
Raporda ayrıca, Irak'ın sorunlarından birinin elektrik için komşu ülkelere bağımlılık olduğu belirtildi. Müfettişin Irak hükümetinin resmi istatistiklerine dayanarak belirttiğine göre, Irak'ın elektrikte 25 gigawatt açığı bulunuyor. Açığı kapatmak için Irak hükümeti, Ürdün dahil komşu ülkelerden elektrik ithalatına ve üretim kapasitesinin artırılmasına güveniyor.
8 Mart 2025'te, ABD'nin önceki yönetiminin Irak'a elektrik üretim istasyonlarını çalıştırmak için İran'dan gaz ithalatı için verdiği 120 günlük süre sona erdi.
Daha önce Irak, İran'dan 1,2 gigawatt elektrik ithal ediyordu. Bu ülkeden ithal ettiği doğal gaz miktarı 8,8 gigawatt elektrik üretmek için yeterliydi. Bu 10 gigawatt, Irak'ın toplam elektriğinin yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyordu.