Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü, \'Yeni Türkiye\' sentezinden bahsedebilmek için Türkiye\'nin en azından demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması ve özerkleşmesi, iktidarın en geniş planda paylaşılması, azınlık haklarının benimsenmesi düzeyinde Avrupa Birliği’ne (AB) yaklaşması gerektiğini söyledi.
Güçlü, Türkiye\'de 2002 yılında iktidara gelen AK Parti\'nin, bugüne kadar kendi felsefesine, sosyal ve siyasal düzen tasarımına uygun olarak değişiklikler yaptığını ifade etti. Hükümetin, Kemalist devlet elitinin belasından kurtulması için de demokrasi, AB, Kürt sorununa sarıldığını dile getiren Güçlü, bu temel meseleler etrafından gidip gelerek devlette köklü değişiklik yapmayarak, Kemalist elit ve askeri bürokrasi karşısında güç kazandığını ifade etti.
O gelişmelerden sonra da kendi sistemini, kendi sosyal ve siyasal sistem tasarımını \'Yeni Türkiye\' şeklinde kavramlaştırdığını anlatan Güçlü, \"AK Parti, son hükümet döneminde ve özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasından sonra bu kavrama daha fazla vurgu yapmakla kalmadı, onun içeriğini de anlatmak ve tanımlamak için büyük çaba içine girdi. AK Parti\'nin \'Yeni Türkiye\' tanımı, \'Demokratik Cumhuriyet\' kavramıyla da bir örtüşme gösteriyor. Bununla da Apoistlerin dudağına bir parmak bal da çalınmış oldu. Doğrusu çok açık değil. Ama buna rağmen Apoistler, kendilerine ve MİT önünde düğme bağlayan liderlerine bir pay çıkarma peşinde oldukları tartışmasız. Apoistler için nasıl olsa önemli olan Kürtler, Kürt halkı, Kürt milleti, Kürdistan değil. O zaman da Yeni Türkiye kavramına bayılmaları anlaşılır.\" diye konuştu.
Yeni Türkiye\'nin \"Demokrasi, temel hak ve özgürlükler, ekonomik gelişme, Avrupa Birliği, azınlık halklar, dinler ve mezhepler sorunu, dış politika sorunu, felsefeler ve ideolojiler, İslam, militarizm, sömürgeci yapı\" konu başlıklarıyla ele alınabilecek bir konu olduğuna dikkat çeken İbrahim Güçlü, şöyle devam etti: \"Yeni Türkiye sentezinden bahsedebilmek için Türkiye\'nin en azından, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması ve özerkleşmesi, iktidarın en geniş planda paylaşılması, azınlık haklarının benimsenmesi düzeyinde AB’ye yaklaşması gerekir. Türkiye, AB’ye üye olmak için halen daha uzaklarda ise hukukun üstünlüğü geçerli değilse, yargı bağımsız ve tarafsız değilse, her türden vesayet sistemi son bulmamışsa, AB standartlarında bir anayasaya sahip değilse, Kürtlerin ve diğer etnik grupların kendi kendini yönetme ve kendi dilleriyle eğitim ve öğretim hakkı dahil bireysel ve kollektif/grupsal hak ve özgürlükleri verilmemişse, örgütlenme (Kürtler kendi partilerini ulus ve ülke kimlikleriyle kuramıyorlar), ifade ve düşünce özgürlüğü halen belli alanlarla sınırlıysa, inanç özgürlüğü belli bir din ve mezhep için geçerli ise o zaman Yeni Türkiye\'den bahsetmek olanaklı değildir.\"
Yeni Türkiye\'den bahsetmek için devletin yapısının değişmesi gerektiğini vurgulayan Güçlü; devletin Kürtlerin, Türklerin, diğer etnik grupların devleti haline gelmesi gerektiğini kaydetti. \"Kürtlerin ve diğer etnik grupların da egemenliği ele geçirmesi ve iktidarı paylaşması; Kürtlerin kendi ülkeleri olan Kürdistan’da egemen ve iktidar olması gerekir.\" diyen Güçlü, Kürtlerin kendi kedini yönetme hakkı dahil tüm kollektif/grupsal haklarından yoksun olduğunu kaydetti.
\"Yeni Türkiye\'den bahsederken bir elit ve hükümet değişikliğinden bahsediliyorsa buna söylenecek bir şey yok.\" diyen Güçlü, yeni Türkiye\'nin federal ya da konfederal bir devlet olduğu zaman yeniliğinden bahsedilebilir olacağını savundu.